"Neden bunu yapıyorsun?"
Sorusuyla irkildim.
Başımı kaldırıp acıma ile bakan gözlerini inceledim.
İşte yine aynısı olacaktı.
Acıma dolu gözler.
Sözler.
Ve sarılma, destek...
Bu olay o kadar fazla olmaya başladı ki artık verdiğim sözleri tutmak için çaba bile harcamıyordum.
Gözlerini yüzümden bileğime kaydırdı,aynısını bende yaptım. Uzun parmaklarını çiziklerin üstünde gezdirdi.
Acaba bir şey hissettiğimi mi düşünüyordu?
Oysa onlar sadece yaralardı.
Minik minik başlayıp gittikçe büyüyen pişmanlıklar.
Gözlerini gözlerime dikti.
"Neden?" diye yineledi.
Şöyle bir düşününce adamakıllı verecek bir cevabım yoktu. Beni rahatlatır diye düşünmüştüm ve yapmıştım.
Yaptıkça hoşlanmıştım ve devam etmiştim. Bu kadar basitti. Bunların altında edebiyat yapmaya gerek yoktu ; ama bunları ona söyleyemezdim. Cevap niyetine omzumu silktim.
Gözlerimi bileklerimden ayakkabılarıma diktim. Elleri bileğimden parmaklarıma kaydı. Sıkıca tuttu.
Neler olduğunu fark edemeden beni kendine çekti , kolları bedenimi sarmaladı. Uzun bir süre öyle kaldık.
Olayı ilk defa bu kadar duygusal yapan biri olmuştu ya da ben çok duygusuzdum.
"Bana ne zaman ihtiyacın olursa ara, tamam mı?" dedi bedenini benimkinden uzaklaştırırken.
Başımı hafifçe salladım.