Bazı hataları yapmak istemezsin ama yapmak zorunda kalırsın .
Buna seni onlar zorlar ama sonra sen hatanı yapınca kendilerini değil yine ilk seni suçlarlar.
Tüm yaşantım boyunca bunlara maruz kalmıştım. Kimse neden hata yaptığımı sorgulamazdı sadece hata yaptığım için cezamı verirlerdi.Herşeyin farkındaydım ama elimden şuanlık bir şey gelmiyordu o yüzden susmak zorundaydım. Tüm yapılanlara susmak.. Elbette zamanı gelince hepsinin canına okuyacaktım ama zaman daha gelmemişti.
Düşüncelerimde boğulurken Buğra'nın yanıma oturmasıyla kendime geldim. Sabah ilk işim zuladan malları alıp eve bırakmak olmuştu daha sonra yeşil evin önünde toplanıp grupca uzun park dediğimiz yere gelmiştik. Ömrüm bakkaldan maden suyu alıp gelmiş sonra da hapları içmiştik.
Neden maden suyu ? Diye sorarsanız. Asitli olduğu için hapı daha hızlı eritip , kafasının uzun kalmasını sağlıyor bu yüzden maden suyu ile içmiştik.
Şöyle bir etrafıma baktığımda Arzu ve Emine şarkı açmış ritimle birlikte kendinden geçiyordu , Nazlı normal bir şekilde Ömrümün yanında oturuyordu , Murtaza ve Apo da kopuşlardaydı ve bizde Buğra'yla omuz omuza oturmuş kendimizi serbest bırakıp hapın beynimizi uyuşturmasına izin vermiştik.
"Gençler kalkın artık biraz dolaşalım böyle kafamı yaşanır lan gezelim biraz" ben Apo'ya bitkin bir halde bakarken diğerleri onaylayıp çoktan ayaklanmışlardı bile. Bende ayağa kalkıp Murtaza'nın koluna girdim. Ayaklarım benden kopuk bir halde hareket ederken beni yönlendiren Murtazaydı.
Beynim uyuşmaya başlamıştı , attığım her adımı sanki boşluğa atar gibi hissediyordum. Hafif korkmaya başlarken Murtaza'nın kolunu sıktırdım. Kafasını yana çevirip yüzüme baktı , bayılacak gibi gözüken gözlerimi umursamadan bende ona bakmaya başladım. "İyi misin? Oturalım mı biraz?" gözlerindeki endişeyi görünce içimden kendime küfürler savurdum. Gözlerimi kapatıp "iyiyim sorun yok" desem de sesimi ben bile duymamıştım.
Adımlarını bana göre yavaş hareket ettiriyordu. Önümdeki grubun diğerlerine bakınca onlarında benden bir farkı olmadığını anlamıştım. "Bisküvi" Murtaza bana sorar bakışlar attığında birden kendime geldim ve kolundan çıkıp bakkalı gösterdim "bisküvi" dedim tekrar.
Birden gülmeye başlayınca irkildim ve Murtazaya baktım. Diğerleri de bize doğru dönerken hepsi tuhaf tuhaf Murtazaya bakıyordu. Sonunda kendine gelip yine bir kıkırtıyla "bizimki içince içine küçük Hazal kaçtı" diyerek tekrar gülmeye başladığında bu sefer diğerleri de gülüyordu.
Dayanamayıp bende güldüm "siktir git lan bana bisküvi al" elimle gösterip "şuna bak görende kalıbına bakıp adam sanar püü" diyerek saçlarımı savurup sarsak adımlarla diğerlerinin yanına gittim.
Buğra elini omzuma atıp "kanka güldüm ama olayı anlamadım anlatsana" diyip sırıtınca elini ittirdim ve "ne münasebet ayol o aygır delirmiş bir kaçık benimle alakası yok" dediğimde Murtaza çoktan gelmişti ve biz kahkahalarla yolun ortasında gülmeye devam ettik.
--------------------
Parka gelir gelmez kendimi bir banka attım ve elimdeki bisküviyi açarak yemeye başladım. Gözlerimi grubuma çevirdim Arzu'ya bakınca tanıştığımız gün gelmişti aklıma.
Bizim sınıfta Kaan diye bi çocuk vardı baya sümsük bir çocuktu. Okulda erkeklerle olan kavgalarımdan ve diğer olaylarımdan dolayı baya tanınırdım. Biz bunla tartışmıştık ve çocuk bana gelip elini sallaya sallaya "çıkışta arkada ol" demişti. Meğer bunlar iddaya girmiş Hazal'ı dövemezsin , döverim gibisinden tabi benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Çıkışta gitmiştim bende arkaya bi kaç kişi de izlemeye gelmişti. Biz çocukla kavga ettik , beni devirememişti ama bende onu devirememiştim. Kavgadan sonra Arzu'dan bahsetmişlerdi bana " yiğeni var Arzu diye gelirse seni döver bence bulaşma" diye tabi bende durur muyum "çağırın lan" diye bağırmıştım. Kaan Arzu'yu arayıp "olay var gel"diyince Arzu koşa koşa okula gelmişti. Ben alaycı gözlerle bakıp kendimi tanıtmıştım. Ninemin adını duyunca Arzu gerilmişti ve kuzenine bağırmıştı biz de daha sonradan arkadaş olmuştuk.
"Dünyadan Hazal'a , Hazal'dan uzaya burda mısın?" Emine'nin gülerek el sallamasıyla kendime gelmiştim. "Nereye daldın lan yine yoksa yine mi onu düşünüyodun?" Buruk bir şekilde gülümseyip "yok kanka Arzu ile tanışmamız geldi aklıma ona gülüyordum" dedim ve sırıtarak Arzu'ya baktım. Gülerek başını iki yana sallayınca onunda hatırladığını anladım.
Yaklaşık 2 saat oturduktan sonra biraz kendimize gelmiştik. Ayağa kalkıp okula doğru gitmeye başladık. 2 tane kız gülerek bizim çocuklara bakınca kafamı çevirip bizimkilere baktım. Işte en nefret ettiğimiz şey yanımızdaki erkeklere bakmak. Kıskanç ruhumuz öne çıkarken Arzu Apo'nun , Emine Murtaza'nın , Nazlı Buğra'nın ben de Ömrüm'ün koluna girip karşıdan gelen kızlara ölümcül bakışlarımızı atmıştık.
Yanımızdan geçerken kısa boylu kızın "ay çok tatlılar" dediğini duyar duymaz gözlerimi açıp şiddetle arkamı dönmem bir oldu. Bizim kızlarda anlamış olacak ki hepsi çocukların kollarından çıkıp arkama geçtiler."Kızlar" diye bağırıp ilgilerini üstümüze topladıktan sonra alayla gülüp "bizim çocuklara mı dediniz tatlım" dedim. Arkama baktığımda Kübra hariç diğerleri tek kaşlarını kaldırıp kızlara bakıyordu.
Gerilmelerinden korktuklarını anlayınca sırıtmam genişledi. "Ne alakası var biz onlara demedik" diyerek hızla uzaklaşınca kızlarla kahlaha atmaya başladık. "Lan kısmetimizi bari kapatmayın" diyip yüzünü buruşturan Apo'ya bakarak "yengelerimizi bizim de beğenmemiz lazım zırtolar o yüzden şimdilik sapsınız" deyip yürümeye devam ettik. Homurdandıklarını duysam da sadece kıkırdadım.
Bugün bir kez daha bana ne kadar iyi geldiklerini anlamış oldum. Hepsi aile olaylarımı biliyordu ama bana belli etmemek için elinden geleni yapıyorlardı. Hepsini çok seviyordum.
Okulun iki sokak arkasına gelince boş bir evin önünde oturmaya başladık. Gülüşlerimiz sokağı doldururken "Hazo" diye bir ses gelince hepimiz kafamızı oraya doğru çevirmiştik. Buğday tenli bizden 2,3 yaş büyük çocuğa bakarken Hazo demesinden dolayı torbaya gelen çocuk olduğunu anlamıştım ama adını hatırlayamamıştım.
"Ne var?" diye çocuğa kabaca sorunca grup bile şaşırmıştı. Çocuğun endişeli yüzünü görünce bende endişelenmiştim mahalleye bir şey mi oldu acaba? Diye düşünürken ağzından çıkan kelimeler haklı olduğumun kanıtıydı.
"Mahalleden geliyorum ama giremedim bile baskın olmuş herhalde her taraf polis kaynıyordu" diyince içimdeki adrenalin patlamasıyla yerden çantamı alır almaz koşmaya başlamıştım. Arkamdan bağırdıklarını bilsem de durmadan koşmaya devam ettim.
İçimdeki bu korkunun sebebi neydi? Onlardan bu kadar nefret ederken bu kadar endişe duyup öfkelenmem ne kadar doğruydu? İşte nefret ettiğim bir huyum daha , bana yaptıkları onca şeyden sonra hala onları koruyordum , başlarına birşey geldiğini hissettiğimde deliye dönüyordum.
Nefes nefese kalsam da koşmaya devam ettim. Acaba evden birşey çıktı mı? Kimin evini bastılar? Düşüncelerimle hızımı arttırırken mahallenin başına gelince gördüğüm polis kalabalığıyla yüzümü buruşturup küfürler savurdum. Bakalım bu sefer neler olacaktı..
Yorum yaparsanız cidden daha mutlu olurum. Bunu bir hikaye olarak hayal edin ve düşüncelerinizi yazın. Yeni bölümde görüşmek üzere Sizi Seviyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kabusum
Teen Fiction"Ne demek annem aslında teyzem?". Bunu duyduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı , olmayacaktı biliyordum. Bunca zaman yalanlarla büyütülmüş olmanın acısı , nefreti ve kini asla bitmeyecekti bunu da biliyordum. Kendimi bu hayattan , bu iğrenç h...