1. Türk erkeğinin saçı: Günümüzde yaygın olan ''Erkek adamın saçı uzun mu olurmuş!'' sözü aslında tamamen kültürümüzün bozulmasıyla ağızlara gelen cümledir. Düşmanlarımız Türkleri, at üzerinde savrulan saçlarından tanırlarmış. En yaygın olan saç şekilleri saçların yandan arkaya kadar kazıtılmış üstte kalan saçlarında örülmüş olmasıydı. Bir diğer saç şekli ise saçların arkadan üç örgü, önden ise şakak hizasındaki saçların örülmesi, yani ön tarafta da iki örgü bulunmasıydı. Kısa saçın kültürümüze girişi ise şu şekildedir. İslamiyetten sonraki İslam yorumcularının kısa saçı haram ve günah olarak görmesi, bir diğeri de Rumların kısa saç kültürünü almamız...Eklemek istiyorum atalarımızın uzun saçı tercih etmesinin nedeni ise inançları olan Tengriciliktir. Saçlarını uzun tutarak ve bahsettiğim şekilleri vererek Gök Tanrı'ya bağlılıklarını gösteriyorlardı.
2. Türk erkeğinin bıyığı: Günümüzde siyasi bir sembol olarak görülen, hilal bıyık denilen dudaklardan çeneye kadar sarkan bıyık, atalarımızın kullandığı bıyıktır. Türk erkeğinin bıyığı o dönemde eli, kolu kadar değer taşırdı. Günümüze kadar gelen bilgilere göre bıyığı en uzun olan kişi kabilenin reisi olmakta diğerlerinden daha avantajlıydı.
3. Türk kadını: Diğer milletlerde görülenden farklı olarak Türk kadını, ok atar, ata biner, kılıç sallardı. Kadınlarımız da en az erkeklerimiz kadar iyi savaşırdı. Göktürk devletine gelen Çin beyleri, Türk kadınlarının at sürüşünü, ok atışını görünce hayret ederlerdi haliyle çekinirler pek fazla konuşamazlardı. Türk kadını sert bir karaktere sahipti. Güldükleri az görülürdü. Eklemek isterim ki Türk kadını diğer milletlerde olduğu gibi ikinci planda veya köle konumunda değildi. Kadının değeri çoktu. Cengiz Han'ın bir topluluğun içerisinde bulunduğu sırada eşini işaret ederek; ''Ben sizin Han'ınızım, bu da benim Han'ım!'' demesi ve Bilge Kağan yasalarının ''Kadın ve çocuğa vurulmaz, esir edilmez!'' maddesi Türk'ün kadına verdiği değere örneklerdir.
4. Türk'ün Simgesi Bozkurt: Bozkurt günümüzde siyasi sembol olarak görülen fakat Türklüğü simgeleyen asil bir hayvandır. Atalarımızın kutsal olarak gördüğü bu hayvan Gök Kurt olarak da bilinmektedir. Bozkurt ya da Gök Kurt'un kutsallığı Türeyiş Destanı'na dayanmaktadır.
5. Türk bayrağında bilinmeyen gerçek: Bizim yıllardır hilal olarak bildiğimiz simge aslında Güneş tutulmasıdır. Eğer hilal aya ve bayrağımızdaki simgeye bakarsanız birbirinden faklı şekillerdir. Ay, Güneşi kapattığında tam olarak bayrağımızdaki şekil ortaya çıkar. İslamiyetin simgesi olan hilal de aslında hilal değil yine Güneş tutulmasıdır. Türklerin İslamiyete geçiş yaparken İslamiyete kazandırdığı bir semboldür. Buna kanıt olarak bundan 3000 yıl önce Türkler tarafından yapıldığı söylenilen Asya'daki Türk piramitlerinin içindeki duvarlara bayrağımızdaki Ay (Güneş tutulması) ve yıldız motifleri kazınması gösterilir.Peki neden Güneş tutulması? Atalarımızın dini olan Şamanizm ve Tengricilik dinlerindeki inanca göre göğün 7 katı vardır. 6. katında Ay, 7. katında ise Güneş vardır. Güneş ve Ay kutsaldır. Şamanist Türklerin Güneş tutulması esnasında bazı Şaman ayinleri yapmaları da bu konunun kanıtlarındandır. (Ayin ayrıntılarına girmeyeceğim). Diğer Türk devletlerine bakarsak hilal olarak bilinen Güneş tutulması (Her bayraktaki Güneş tutulması motifi farklıdır fakat hepsi ayın güneş üzerindeki farklı bir konumunun resmedilmesidir.) ve Güneş sembolünün olduğunu görürüz. Oğuz Han'ın; ''Kün tuğ bolgıl kök kurıkan.'' Günümüz Türkçesiyle ''Güneş tuğumuz (bayrağımız) gök çadırımız.'' sözü de bunun kanıtlarından bir diğeridir
6. Türk bayramı: Nevruz: Nevruz, bir çok milletin 21 Martta baharın gelişi olarak kutladığı bayramdır. Tarihte Nevruz kutlayan en eski milletlerden birisi Türklerdir. Bildiğiniz gibi Nevruzda ateş yakılır, demir dövülür. Peki nedir bu faliyetlerin asıl amacı? Demir dövmek aslında Ergenekon destanını, demirden dağı delip geçtiğimiz destanı anmak üzere yapılır. Ateş ise Şamanizmde önemli bir unsurdur. Türk mitolojisinin temel sembollerinden biridir. (yine derin bir konu bu yüzden ayrıntıya girmeden geçeceğim.) Bahar kısmı ise Şamanizmdeki ruhani inanca dayalıdır. Doğanın uyuyan ruhunun baharla beraber uyanması kutlanır.
7.Türkler'in kökeni: Taş Devri adı verilen çağlardan beri ''Brakisefal'' ismiyle tanımlanan beyaz bir ırk, Altay Dağları ile Savan Dağları'nın Güney-Batı kısımlarında yaşıyorlardı. Bu ırk Tanrı dağları bölgesine yayılırken bir yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru ilerlemişti. Amuderya'nın güneyinde, Pamır bölgelerinde ''Dolikosefal'' adında bir insan ırkı vardı. Güney Sibirya'da ise ''Mongoloid'' ismi ile tanınan bir ırk bulunmaktaydı. Sibirya'da ilerleyen dönemlerde bu beyaz ırkla mongoloid ırkının karışımından yeni bir ırk doğmuştur. Kıtanın en doğusunda ise çekik gözlü sarı bir ırk bulunmaktaydı. Aradan geçen binlerce yıl içerisinde saydığım ırkların karışımıyla melez ırklar ortaya çıkmıştır. Türklerin asıl atalarının yukarıda saydığım beyaz ırklardan bir tanesi olduğu düşünülmektedir. Bu ırklar ortalama 40-50 bin yıl önce Orta Asya ve Sibirya'da yaşıyorlardı. Fakat tufan öncesi kayıtlı belgelerin azlığından dolayı en yakın mazimiz olan M.Ö. 2000-3000 yılları arasında kayıtlı belgeler vardır ve bu bilgilerin doğruluğu kanıtlanamamıştır.