Ragnarok Part 6: Promise

327 35 61
                                    

Konu: Wanda o gece gördüğü öngörüsünden sonra değişmeye başlamıştır. Genç kız olacakların sonuçlarına katlanabileceğini düşünse de gerçek sandığı gibi olmayacaktır. Öte yandan Tony, Fenris'in yok ettiği Pepper'ın yasını tutmaktadır. Fakat Wanda'nın vereceği haber ile her şeyi unutacaktır.

Bölüm: 'Onu zaten yeteri kadar sevmiyordun. Ne diye bu kadar üzülüyorsun ki? Yoksa üzülmüş gibi mi davranıyorsun, ha Tony?'

Tony sıçrayarak uyandı. Şaşkınlıkla etrafına bakındı, boynu tutulmuştu. Garajdaki çalışma masasının üzerine başını koyma suretiyle uyuyakaldığını anladı. Üzerinde bir battaniye vardı. Dummy, tuhaf hareketlerinden birini sergiliyordu yine.

"Brrppp."

"Anladım evet, teşekkür ederim," dedi Tony heyecanlı robotuna. Dummy, sahibinin üzerine battaniye örtmüştü. Butterfingers ise Dummy'nin yanına gelerek, battaniye işinde katkısı olduğunu gösteriyordu.

"Tamam, sana da teşekkürler," diye mırıldandı Tony, gözlerini devirerek.

Masanın üzerinde duran su şişesini ağzına götürüp birkaç yudum aldığı sırada, ilginç rüyasını hatırladı. Kim olduğunu görmemişti, ama bir ses ona Pepper'ı aslında tam anlamıyla sevmediğini söylemişti.
Tony sandalyesinin arkalığına yaslandı. Ağzına gelen safra suyunu yutmak zorunda kaldı. Ses... haklıydı. Tony, Pepper'a aşık değildi, onu evlenecek kadar sevmiyordu ama evlenme teklifi etmişti. Çünkü suç o örümcek çocuktaydı.

Kafasını ileri geri sallayıp düşüncelerinden kurtulmak isterken tavandan aşağı sarkan Model 45'e baktı. Nihayet bitirmişti. Şimdi Pepper olsa, 'Zaten bir sürü var, bunu niye yaptın ki?' diye sorardı.

O sırada garaja inen merdivenlerden ayak sesleri duymaya başladı. Aslında kimseyi çekecek hali yoktu ama yine de birileriyle konuşmak iyi olabilirdi.
Steve Rogers'ı görmeyi beklemiyordu, daha çok Natasha gelir sanıyordu, ama görünen o ki Tony bu sıralar fazla yanılıyordu.

Steve içeri girdiğinde başını kaldırıp Tony'e baktı. "İyi misin?"
Tony omuz silkti, "Bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok."
Steve başını salladı ve ellerini kotunun cebine soktu.

"Uykusuz görünüyorsun, biraz dinlenmeyi denemelisin Tony."

"Az önce uyandım zaten."

"Öyle mi? Kaç dakika uyudun peki?" diye sordu Steve, kaşlarını kaldırarak.

Tony kolundaki akıllı dijital saate baktı, bu saati kendi üretmişti. Saat kalori hesabından derin uykuya, nabız atışından, tansiyona dek her şeyi kusursuz bir şekilde ölçebiliyordu.
Tony saatlerce uyuduğuna emindi, ama kolundaki akıllı saat onun düşüncesinin tam tersini gösteriyordu.
17 dakikalık uykuda sadece 9 dakika derin uyuyabilmişti.

Steve, "Evet?" diye sordu.

Tony gözlerini devirdi. "Uyuyabilsem uyurum herhalde."

"Garajdan çıkıp yatak odasına gitmeyi denedin mi peki? Yatağına uzanıp üzerine yorganı çekmeyi falan?"

Tony bunların hiçbirini denememişti elbette. Uyuyamayacağını bilerek yatağa girmesinin bir anlamı olduğunu sanmıyordu.

Steve konuyu değiştirmeye karar vererek tavandan aşağı sarkıtılan zırha baktı. Sonra mini tezgahtaki kahve makinesinin düğmesine bastı. Makine hafif bir tıngırtıyla çalışmaya başladığında, Steve tezgaha yaslanıp, "Bu model kaç?" diye sordu zırhı gösterip.

Tony önce Steve'e sonra zırhına baktı. "Model 45," dedi.

Steve hafifçe gülümsedi. "Zaten bir sürü yok mu? Neden yenilerini üretip duruyorsun?"

Masters of Infinity (Stony)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin