Gezi kampı aklıma gelmişti. Kot pantolonla ve okulda giydiğim t-shirt le uyumuştum. Hemen üzerime rahat birşeyler giyip salona annemin yanına gittim. Annem"günaydın kızım"dedi ben uzatmayarak bu kamp işinin bütün hepsini anlattım. Annem"tamam kızım gidebilirsin" dediğinde hemen odama koşup telefonumu elime alıp Ji-hyo ya mesaj attım.
Ben: Ji-hyo annem izin verdi perşembe günü kampa geliyorum.Ji-hyo: Tamam gelmene sevindim aynı çadırda kalırız değil mi?
Ben: Evet
Ji-hyo: Bende geniş bir çadır ve iki tane uyku tulumu var ben onları getiririm sende yiyecek , içecek getirirsin.
Ben: Tamam getiririm.
Ertesi gün
Sabah okul olmadığı için saat 11.00 da kalktım. Annem çoktan işe gitmişti. Valisini kahvaltı yapmadan önce hazırladım.
15 dk sonra
Valiz işi beni yormuştu. Önceden Ji-hyo ile dışarıda kahvaltı yapalım diye sözleşmiştik. Hemen Ji-hyo ya mesaj attım.
Ben: Ji-hyo birazdan çıkıcaz değil mi?
Ji-hyo: Evet ben hazırlanmaya başladım sende hazırlan.
Ben: Tamam
Ji-hyo bunu dedikten sonra hemen bende hazırlanmaya başladım. Altıma yırtık bir kot şort üzerime göbeği açık bir buliz giyindim ve hafif bir makyaj yaptım, saçımın uçlarını da maşamla hafif bukleler haline getirdim , telefonumu da alıp evden çıktım. 5 gün sonra Nisan ayına girecektik ve hava sıcaktı. Ji-hyo ile buluşacağımız restoranta girdim Ji-hyo ya mesaj attım
Ben: Ji-hyo ben geldim sen nerdesin?
Ji-hyo: 3 dakikaya ordayım
Ben: Tamam
Ji-hyo: Sen istersen kahvaltılıkları sipariş ver gelince beklemek zorunda kalmayız.
Ben: Kurt gibi açım neyse ben siparişleri veriyim.
Ji-hyo: Tamam hadi gelince konuşuruz by
Ben: Tamam by
Garsona "bakarmısınız"diye seslendim. Garson yanıma gelip "buyrun"dedi. Ben"bütün kahvaltılardan biraz istiyorum"dedim (biraz abartmış olabilirim) garson "hemen getiriyorum"dedi.
Bu sırada restorantın kapısından içinden Ji-hyo girdi. Hemen bana selam verip karşıma oturdu Ji-hyo"siparişleri verdin mi?"dedi. Bende "evet" diye yanıtladım. Garson 5 dakika sonra gelip masamızı leziz görünen kahvaltılıklarla donatmaya başlamıştı bile garson gittiğinde Ji-hyo ile birlikte kahvaltılıkları yemeye başladık.10 dakika sonra
Yemekleri hayvan gibi yedikten sonra yediklerimizi sindirmek için biraz yürümeye karar verdik. Masadan kalkıp yemeklerin parasını ödedikten sonra Ji-hyo ile restoranttan çıkacakken biri bana çarptı. Çarpan kişiye baktım bu Jin di onu burada görünce çok şaşırdım ve bacağımı burktuğum için çok ağrıyordu. Jin özür dileyerek beni yerden kaldırdı ve beni sandalyenin birine oturttu birden Ji-hyo nun telefonu çaldı dışarı çıktı. Jine baktığımda oda bana bakıyordu gözlerimi kaçırdım sonra Ji-hyo yanımıza geldi acil bir işi çıktığını söyledi ve gitti. Çok güzel ben nasıl eve gideceğim diye düşünürken Jin içimi okumuş gibi "sen böyle gidemezsin gel seni evine bırakayım" dedi bende kabul ettim. Arabanın oraya kadar zar zor yürüdüm arabaya bindik ve evimin adrasini Jine tarif ettim. Evimin biraz gerisinde durduk benim ayağımın ağrısı çok yoktu ama Jin bana biraz daha yakın olduğu ve benimle ilgilendiği için biraz abartma ya başladım. "Ah"diye bir ses çıkardım Jin "yardım ediyim sana"dedi ve arabadan inip benim olduğum kapıyı açtı beni çıkarttı aslında bildiğin beni kucağına almıştı. Ev kapısının önünde beni indirmişti. Ben ev kapısını anahtarla açarken Jin"yarın okul kampına geliyorsun değil mi?"diye sordu kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı o yanımda olduğundan beri inşallah dışarıdan duyulmuyordur diye düşünürken Jin"cevap vermeyecek misin?"diye sordu ben uzatmayıp "gelecegim"dedim Jin"tamam yarın görüşürüz"diyip arabaya doğru yürümeye başladı bende o yürürken"görüşürüz"dedim ve eve girip kapıyı kapatıp kilitledim o sevinçle en sevdiğim şarkıyı açıp ağrısı olmayan ayağım ile dans etmeye başladım....
Heyecanla beklediğim kamp günü gemişti....