36.Bölüm: BAHANE ZIRHINA BÜRÜNEN DUYGULAR

314 13 7
                                    

Hazan meraklı bakışlarla Umut'u süzdü. Yıllardır her yaptığı sürprizle ona hayatı tekrar tekrar sevdiren bu güzel adamın iki dudağı arasında hayat bulacak kelimeleri duymak için eğilebildiği kadar eğildi masaya doğru. Umut ise onu meraklandırmış olmanın afacanlığını sergilercesine birkaç saniye tebessümle izledi onu.

"Aaa hadi ama meraktan çatlayacağım şimdi Umut!"

"Tamam tamam güzel karım seni daha fazla meraklandırmadan söyleyeyim. Hani ikinci kitabım için hazırlık yapıyordum ya..."

"Eee..."

"Aslında birkaç hafta önce onu bitirmiş ve de yayınevine sunmuştum bile. Yayınevi düzenleme konusunda beni fazla yormadı. Böylelikle hemen basıma alacaklarını belirttiler. İnan bende bu kadar kısa sürede basıma alınacağını tahmin etmemiştim. Geçen hafta son işlemleri hallettik. Birkaç gün içinde raflardaki yerini alacak ve de bu ay içinde yapılacak kitap fuarında kitaplarımı imzaya açabileceğim."

Hazan'ın mutluluktan nutku durmuş gibiydi. Umut'un onca şey yaşadıktan sonra bu kadar kısa sürede bu başarıyı elde etmiş olması karşısında gurur duyuyordu. Gözleri ise istemsizce yaşardı. Umut'un belirginleşen gamzelerine haksızlık yapmamak adına kendini toparlayıp mutluluk yaşlarını öteledi. Ve genzini temizleyip Umut'un ellerini sımsıkı kavradı.

"Seninle ne kadar iftihar etsem azdır Umut. O kadar mutluyum o kadar gururluyum ki bunu sana ifade etmem imkansız. Erken verilmiş bir doğum hediyesi gibi geldi bu haber bana. Geceler boyu verdiğin emeğin meyvesini sonuna kadar hak ediyorsun. Uykusuz ve yorgun geceler boyunca usanmadan kalemine yol gösterdin. Ben hala ikinci kitabın üzerinde çalışıyorsun zannediyordum."

"Teşekkür ederim ipek bakışlım. Ben ne yapıyorsam sadece sizin için yapıyorum. Yazmak ise bir tutku oldu benim için. Bu arada teyzen ve eniştenin de hakkını yememek lazım. Kitabı bu kadar kısa sürede bitirmem de büyük bir paya sahipler. Beni kırmadılar ve gocunmadan, acılarının yüreklerine batan kırıklarına aldırmadan,  yaşadıkları onca elemi itinayla kaleme alıp bana mail olarak attılar. Senin araştırma tecrübelerin ise işime çok yaradı."

"Ah canım, yüreği yaralı teyzem benim... Onlara da güzel bir teşekkür borçluyuz desene."

"Eğer kabul ederlerse onları da davet etmek istiyorum zaten buraya. Sana da çok teşekkür ederim senin yaptığın araştırmalarda ortaya koyduğun makaleler, birinci ağızdan anlatımlar ise kitabımın eksik parçalarını tamamladı."

"Ne demek canım benim. Sana bir faydam olduysa ne mutlu bana. Sen Bosna Hersek konusunu yazmak istiyorum dediğinde zaten gönlümü ta baştan feth etmiştin. Bu tür konularda ne kadar hassas olduğumu biliyorsun. Kitabını okumak için sabırsızlanıyorum. Dur bir dakika sen yoksa üçüncü kitabına mı başladın?"

"Evet Hazan'ım. Dedim ya yazmak bir tutku oldu bende artık. Ben dursam kalemim durmuyor. Uyumak istesem kelimeler uykumdan uyandırıyor beni. Ama bu kez henüz olgunlaşmadan sana okutmaya niyetim yok bilesin!"

"Ah Umut'um gündüz iş yoğunluğun ve benim yüküm, akşam ailemize ayırdığın vakit bir de bunun üzerine yazmak için uykusuz geçirdiğin geceler... Bünyen zayıf düşecek diye korkuyorum."

"Sen merak etme canım. Vücudum bu yoğunluğa alıştı. Hem insan isteyerek ve severek yaptığı işlerde yorgunluk hissetmez. O yüzden hiç tasa etme benim için. Ben durumumdan gayet memnunum. Sonucunda siz ve ben mutluyuz ya bu benim için her şeyden daha kıymetli."

Hazan, Umut'un bu açıklaması karşısında itiraz içeren bir cümleyi kuramayacağını anlayarak sustu. Sevgi dolu gözlerle bir süre baktı sadece ona. Evde onları bekleyen İnci'yi düşünerek oturdukları kafeden ayaklandılar. Yol boyunca ise Hazan dernekte geçirdiği muazzam zamanlardan ve Nergis hakkındaki gelişmelerden bahsetti Umut'a. Umut ise her bir detayı pür dikkat dinleyerek karısının git gide eski haline dönen yüzüne hayranlıkla baktı. İnsanlara faydalı olmak onun yegane ilacıydı çünkü. Bu hastalığı atlacağına dair şüphe kalmamıştı artık içinde. Kaybedecek bir çok şeyi olan insan, hayata daha bir bağlanırdı bundan adı kadar emindi. Ela ise hayatlarına katıldığında kalan pürüzlerde kendiliğinden törpülenip yok olacaktı...

"mektubat-ı aşk" 2 KANSER (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin