B/1

59.4K 2.7K 2.4K
                                    

23:30

Gece yarısına yarım saat kalmıştı. Birden başlayan yağmurla karışık gök gürültüsü tüyleri diken diken etmeye yeterdi. Çamurlu yollarda biriken su göletleri, tekerlek üzerlerinden her geçtiğinde arabanın yan taraflarına sıçrıyordu. Hiç ışık olmayan yollardan tek başına geçerken oldukça tedirgindi.

Yol kenarlarında olan ağaçların aralarından her an bir şey çıkacak sanıyor, alt dudağını dişleri arasında ezmekten kendini alıkoyamıyordu.
Arkadaşının ona tarif ettiği yollardan geçtiğini sanarak öylece ilerliyordu.

Telefonun şarjı bitip kapandığında arabayı durdurmuştu. Yol tarifine bakması gerekliydi ama şarjı yoktu. Geri istese de dönemezdi. Dar olan yolda arabayı döndürmek biraz zor olacaktı. Önüne gelen saçlarını tedirgin bir şekilde başının üzerinde toplayıp topuz yaptı ve sürmeye devam etti. Yağmur dineceğine hızını daha bir artırmıştı. Genç kız gözünü yoldan ayırmıyordu. Az bir dikkatsizlik onun kaza yapmasına neden olabilirdi.

Oldukça fazla ilerledikten sonra karşısına iki yol ayrımı çıkınca durdu. Nereden gideceğini bilmiyordu. Aslında biliyordu fakat unutmuştu. Arkadaşı hangi yönden gitmesi gerektiğini söylemişti fakat hatırlamıyordu. Elini koltuğa bastırıp arkasına dönerek camdan geriye doğru baktı. Buraya kadar gelmişken geri dönmek istemiyordu.

Birkaç dakika öylece durup gözlerini yol ayrımında gezdirdi. Tam olarak emin değildi ama nedense sağ taraftan gitmek istiyordu. Etrafına bakınıp herhangi bir tabelanın olup olmadığına bakındı. Önü hariç yan tarafları göremiyordu. Yol fazla karanlıktı.

Sadece iki taraftan gidilebileceğini gösteren ok tabelalarından başka bir tabela yoktu. Tedirgin bir şekilde derin bir nefes alıp sağ tarafa doğru sürmeye başladı. Yön gösteren tabelanın arkasında kalan, sarmaşıkların kapattığı eski, tahtadan olan tabelayı görmemişti..

Fazla ilerlememişti. Arabanın farları sayesinde büyük bir evi görünce cama yaklaşıp dikkatlice eve doğru baktı. Arabayla yeteri kadar ileri gittikten sonra arabayı durdurup bir müddet arabanın içinden evi gözlemledi.

Eğer burası arkadaşının eviyse neden hiçbir ışık yoktu? Onu beklemeleri gerekliydi değil mi? Ya da ona şaka yapmak için kapatmışlardı ışıkları, bilmiyordu. Aklındaki düşünceler tamamen bunlardı. Sadece bir şaka.

Fakat geldiği evin yanlış ev olduğunu bilmiyordu. Arabadan çıkmaya da korkuyordu. Durup beklemeye başladı. İlla ki kapıyı açacak biri olacaktı. İşaret parmağıyla direksiyonda ritim tutuyor etrafını gözetliyordu. Evde herhangi bir yanan ışık varsa görebilmek için arabanın farlarını kapatmıştı.

Şimdi ortam olduğundan daha fazla karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordu. Gözlerini eve doğru çevirdiğinde gördüğü bir çift kırmızı, parlayan gözlerle direkt farları yakmıştı. Kalbi hiç olmadığından daha hızlı atıyordu. Gözleri kapının hemen üstünde bulunan boynuzlu geyik kellesini bulduğunda derin bir nefes aldı.
Onun gözlerinin parladığı aşikârdı.

Daha fazla dayanamayıp arabanın kapılarını kilitleyip arabayı çalıştırdı. Arkadaşlarının oyununun haddinden fazla uzun sürdüğünü düşünüyordu. Kalan o kısa mesafeyi de kapatıp arabayı tekrar durdurdu. İmkânı olsa içeriye arabayla girecekti. Kendince güzel bir fikirdi..

Kornaya basıp birkaç saniye bekledi. Onun yüzünden gecenin bu vakti ormanın bir yerinde duyulan tek sesten dolayı bütün yabani kuşlar uyukladığı ağaç dallarından büyük bir hışırtıyla uçmuştu. Fakat bunu bırak umursamayı aklına bile getirmemişti.

Herhangi bir değişiklik olmayınca tekrardan kornaya bastı. Bu defa evin önündeki ışık yanmış, kapı ardına kadar aralanmıştı. Genç kız kapının ve ışığın açılmasına sevinmişti ama hâlâ arkadaşlarından birini görememişti. Tedirgin bir şekilde arabadan indi. Etrafı fazla karanlıktı. Cesurdu aslında ama böylesi bir yerde cesaretini toplayamıyordu.

Hâlâ arkadaşları onu karşılamaya çıkmamıştı. Ona oyun oynadıklarını düşünüyordu. Uzun bir oyun. Yavaşça merdivenlerden çıkıp açık olan kapıya doğru ilerledi. Evin içinde ışıklar yanıyordu. Kapının önüne geldiğinde durup başını kaldırdı ve büyük boynuzları olan geyik kellesine baktı.

Başını aşağı eğip yuvarlak olan kapı koluna çevirdi bakışlarını üzerinde bir çeşit yılan sembolleri vardı. Arkadaşlarının onu neden böyle bir yere çağırdığını merak ediyordu.
Kapının pervazına tutup içeriye doğru baktı. Uzun bir koridordan ve köşede asılan resimlerden başka bir şey yoktu. Adımını içeri doğru atacaktı ki başına damlayan damlayla durdu. Yağmurdan dolayı kaynaklandığını sanarak umursamadı. Oysa ki başının hemen üstündeki geyik kellesinden damlayan bir kandı..

İçeri doğru birkaç adım attı. Duvarda asılan resmin yanına gidip incelemeye başladığında sert bir şekilde kapanan kapıyla gözlerini korkuyla büyüttü.

Elini kalbinin üzerine götürüp derin nefesler aldı. Korku tüm bedenini esir almıştı. Başına ne geleceği hakkında en küçük bir fikri dahi yoktu...

•••

Eski bir kitaptır, düzenlenecektir.

- Jimse.

Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin