Bucky'de büyük bir sorun vardı. Tek bakışını anlayan Seran, bunu tabiki de anlıyordu. Tek sorun şuydu: tam olarak ne olduğu. Adamın gözlerine bakınca sadece öfke, nefret, ve kendisini sevmeyi bıraktığını düşünen bir adam görüyordu. Bucky, Seran'ın onu artık sevmediğini düşünüyordu. Bu yüzden ikisine de öfkeliydi ve agresif davranıyordu.
Seran, ona her ne düşünüyorsa onu düşünmeye devam etsin diye böyle davranıyordu. Bir çeşit savunma mekanizması gibiydi.
Arabanın yavaşladığını hissetti, en sonunda durdu. Arabanın yalıtımlı sessizliğinde bir melodi tıngırdıyordu.
Sevgilim Seran,
Tutunduğum hislerle bağlantı kurmam zor, ama bu gece bilmene izin vereceğim. Ne düşündüğümü biliyorsun, bunu gözlerinde görebiliyorum. Yalnız olmaktan korkuyorsun, sevgilim, özellikle geceleri. Özellikle bu yüzden buradayım.
Bir kalemin, kağıda kavuşma sesini az çok seçebiliyordu, en azından bunu tahmin edebilecek kadar kağıt hışırtısı duymuştu.
Her şeyden önce bilmelisin ki aramıza mesafe girdi ama bu yine de fikrimi değiştirmeyecek. Senin için ölürüm.
Bucky bir süre yazdı, yavaş bir şarkı çalıyordu, Seran, artık dayanamadı ve gözlerini açtı. İlk önce arabanın farlarının yandığını ve yolu aydınlattığını gördü, araba hala çalışıyordu. Başını sevgilisine çevirdi. Her şeyi unutmuş bir şekilde yazmaya devam ediyordu. Kalem, kağıtta bir süre daha dolaştı, en sonunda, kağıtta kaldı. Daha da devam etmedi.
Hissettiğin şeyleri maniple etmeye çalıştım, engellemeyi denedim. Seni suçlamıyorum, bebeğim, sadece sen de beni suçlama. Çünkü bu acıyı daha fazla kaldıramıyorum.
"Yeter artık," dedi Seran bıkkın bir sesle. Doğruldu ve Bucky'e eğildi. Bucky, onun sesini duyduğunda ona dönmüş ve kilitlenmişti. Hareket etmiyordu.
Bugün... seni kaybettiğimi sandım. O gerizekalı bir ton insanın arasında seni kaybettiğimi sandım sevgilim. Senin ismini bildiğin ama benim her seferinde unuttuğum bir ton hormon salgıladım. Son yaşanan olaylar doğrultusunda eğer seni bulamazsam ne yapardım? Aklımı kaybederdim. Kesinlikle öyle olurdu.
Seran, adamın elindeki defteri de kağıdı da aldı ve aralarında bulunan yere koydu, ardından tek hareketle bacağını adamın öbür tarafına attı. Biraz kısa boylu olduğu için zorlanmıştı ama önemsizdi.
Beni artık sevmiyorsun, bunu çok söylüyorum çünkü bu DOĞRU! DOĞRU TAMAM MI? BENDEN NEFRET EDİYORSUN!
Bucky'nin dizlerine oturdu, Bucky onu sanki rüyadaymış gibi izliyordu. "Bıktım artık bundan." Dedi Seran. Sesi beklediğinden daha sert çıkmıştı. Ama Bucky'nin bu hareketleri sinirlerini geriyordu.
Üzgünüm sevgilim, düşüncesi bile beni delirtiyor. Böyle yapmamalıydım. Çok özür dilerim. Ama lütfen anla. Bu zor. Bu çok zor. Sen sadece benim sevgilim değilsin, aynı zamanda nişanlım, karım, her şeyimsin. Seni nasıl kaybetmeye cüret edebilirim? Senden sonra nasıl yaşayabilirim? Aklım almıyor.
Omuzlarından arabanın koltuğuna bastırdı ve onu öptü. Sonrası çok hızlı geldi. Bucky, tişörtünü çıkarttı ve üç gündür yemek yememiş birinin yemeğe saldırdığı gibi saldırdı Seran'a. Fakat hemen sonra, durdu.
Yanımdasın ama dokunamıyorum sana. Uyandırırım kaygısını geçtim, sana dokunduğumda sinirlerin geriliyor. Fark edebiliyorum. Bu acı verici. Bu çok acı verici.
Seran sinirle derin bir nefes aldı. "Yine ne oldu?"
"Burada olmaz." Dedi Bucky yavaşça ve Seran'ın yüzüne yavru köpek bakışları attı.
Seran, sarı kaşlarını çattı. "Neden?"
"Kirlenir." Ardından işe yaracakmış gibi hafifçe gülümsedi. Yaramazlık yaparken yakalanmış bir oğlan çocuğu gibiydi.
Kelimeler yetmiyor. Gerçekten yetmiyor. Ruhum bedenimden ayrılacak gibi sanki. Taşıyor. Yetmiş yıldan çok daha yaşlı bu çökük bedenimi ve ruhumu bile bu zamana kadar nasıl sevdin şaşırıyorum doğrusu. Bu bile hak ettiğimden fazlasıydı bana. Normal bir adamla olmalıydın. Metal kollu 100 yaşında biriyle değil, sevgilim.
Seran, çıldırmamak için derin bir nefes aldı ve yavaşça gülümsedi. Köprücük kemiklerini okşadı adamın ve sakinleşmeyi denemeyi sürdürdü. Ardından tokadı adamın yanağıyla buluştu. Çok vurmamıştı. Bucky güldü ve dışarı çıkmak için kapıyı açtı.
"Tanrım! Bucky saçmalama!" Bucky onu kangurunun yavrusunu taşıdığı gibi arabadan sarkıtarak indirdi. Ardından kapıyı kapatıp onu kaputa yasladı. Mavi Lamborghini'nin kaputuna oturmuş yarı çıplak kadın, Bucky'nin metal omzuna vurdu. "Doğru! Hata bende! Bırak ne halt yerse yesin aptal herif!"
Ne desem anlamı yok çünkü seni bu işkenceden kurtaracak şekilde bir ayrılığa cesaretim yok, olmayacak da. Bunun için affet beni.
Bucky onaylar biçimde mırıldandı ve kadını öptü.
Saatler sonra Seran eski haline geri bürünüp tuvalet molasına gittiklerinde, arabada kalıp defteri aradı.
Yoktu.
Sevgilerimle, Bucky.
Mutlu yıllar dilerim efenim. Sonunda Seran'ı canlandıracak mütüşmel kişiyi buldum eühühü
İnşallah hayırlı bir yıl geçirirsiniz, öpüyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
World Is Changing | Bucky Barnes
FanfictionDünya dönüyor, dünya değişiyor. Sen ölüyorsun. @Tüm Hakları Saklıdır.