Ertesi sabah acı içinde uyanmıştı Duru. Bilekleri mosmordu. Kollarında kurumuş kanlar vardı.
Dün gece banyoda bileklerini kesmeye uğraşmış ama yapamamıştı. Saatlerce kıyafetleriyle beraber buz gibi suda durup ağlamıştı. Sabaha karşı yatağına gitmişti.
Yatağı da batırmıştı. Dün gece ölmeye çalışmıştı, ama onu bile becerememişti.
Ne yaşamayı ne ölmeyi becerebiliyordu? Ne siyahı ne beyazı seçebiliyordu?
Siyah beyaz deyince aklına gelinlik ve damatlık gelmişti Duru'nun.
Gelinlik ve damatlık...
Kefeni ve katili. Asıl katil babasıydı aslında, ruhunu öldürmüştü, çocukluğunu, gülüşlerini öldürmüştü.
Kim bilir kiminle evlenecekti? Belki kendisinden yaşça büyük bir adam...
Iyy...
Kollarını tamamen gizleyecek bir kazak giyip odasından dışarı çıktı.
"İyi misin yavrumm?" (Bahar)
Duru tek kelime etmemişti.Mutfağa gidip bir bardak su içti. Ve tekrar odasına gidip yatağına girdi.
"Ona söyle üstüne başına doğru dürüst bir şey giysin. Bugün görücüye geliyorlar." (Kemal)
Bahar bir şey demeden Duru'nun yanına gitti.
"Annemm?"
"Anne..."Duru'nun sesi o kadar güçsüz ve çaresizceydi ki. Gözyaşlarını gizleyemiyordu, çenesi titriyordu.
"Anne... Ben ölüyorum... Hissediyor musun, anne. "
Bahar'ın gözyaşları da süzülüyordu birer birer.
"Annemmm..."
Bahar ve Duru sarılıp ağlamaya başlamışlardı.
Bahar gözlerini silip gülümsemeye başladı.
"Annem, sana saçma gelecek belki ama bakarsın iyi biridir, ha? Sana değer verir, seversin zamanla... Belki en hayırlısı budur hakkında, ha?"
"Anne... Ben tanımadığım biriyle evleneceğim. Onu evlendikten sonra tanıyacağım. Anne ben onun karısı olamam."
Duru tekrar gözyaşlarını salmıştı.
"Anne neden her şey eskisi gibi değil? Neden artık ağladığımda sen beni susturamıyorsun? Neden saçlarıma taktığın pembe tokalarla, elime tutuşturduğun şekerle ,çikolatayla gözyaşlarımı durduramıyorum. Neden sokağa çıktığımda eskisi gibi huzur dolamıyorum. Neden artık nefes alamıyorum, sokakta bile. Neden gülmeyi unutuyorum yavaş yavaş. Neden? Anne... Neden? Bıktım anne bıktım. Yaşamaktan bıktııım."
Bahar, Duru'nun saçlarını okşayıp başını öptü.
Bir kaç saat sonra hazırlanmaya başlamıştı. Yine yenilmişti hayata. Yine boyun eğmişti kaderine.
Siyah dümdüz bir elbise giyip saçının dolaşık topuzunu açmıştı.
Gözlerinin morluğuna rağmen makyaj yapmamıştı. Saçları da dağınık ve bakımsız görünüyordu.Akşam olmuştu, karnına ağrı girmişti Duru'nun.
Babası gelmişti.
"Ben sana hazırlan demedim mi, bu ne hal ,cenazede gibisin." (Kemal)Duru bir şey demeden öylece durmuş yere bakıyordu. Mimiklerini bile oynatmadan.
On dakika sonra kapı çalmıştı. Gelenler onlardı. Kalbi sıkışıyordu.
"Hoş geldiniz." (Bahar)
"Hoş bulduk hoş bulduk." (Onlar)
"Buyurun?" (Kemal)İçeriye geçmişlerdi. Bir dakika ,çocuk gayet genç ve yakışıklı idi.
Duru da yaşlı bir adam sanmıştı...
Gülümseyip
'Babamdan kurtuldum.' dedi kendi kendine ve masasının üzerinde bulunan mat kırmızı ruju dudaklarına sürdü.Saçlarını hafifçe tarayıp, gözlerine hafifçe makyaj yaptı ve morlukları kapattı.
Çekmecesinden kırmızı platform topuklu ayakkabısını giydi ve salona girdi.
Herkes ona bakıyordu. Çok güzeldi.
Adı gibiydi."Maşallah kızımız da pek güzelmiş." (Ayla)
"Öyledir." (Kemal)Ateş, arada bir bakıyordu Duru'ya. Kırmızılar içinde parlıyordu.
Gecenin sonunda Kemal, başlık parası karşılığında Duru'yu Ateş'e vermişti.
Duru o gece yaptığı şeye anlam veremeyerek uyudu. Neden güzel olmuştu ki, sırf babasından kurtulmak için sevmediği birini kabullenmişti.
BÖLÜM SONU 💚
Yorum ve vote'yi unutmayın🌹💫😘Sizi SEVIYORUMMMMMM
💙🌸🌼🌷💚🌹💜💫💞💛👼😻❤💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💘💘💘💘💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA SEVDASI #Wattys2018
Novela Juvenil"Babam gibi olma, bırakma beni." "Söz veriyorum, bırakmayacağım seni." "Bir söz vermiştin bana, hatırlıyor musun! Beni hiç bırakmayacaktın?..." "...." Duru ve Ateş diğer insanlardan değişik değillerdi. Ne çok güzel/yakışıklı, ne çok akıllı... Tek fa...