Şarkı ile okumanızı tavsiye ederim!!!!!
Asla benim için bekleyen kişinin sen olduğunu bilemezdim.
Yağmurlu bir akşamüstünde bu söz hoparlörden yükseldiğinde, aklımda tek bir isim vardı. Lee Donghyuck. Benim ilham perim. Ayrıca en yakın arkadaşım. Ona karşı hislerimi düşünürsek en yakın arkadaşım olup olmadığından pek emin olamasam bile, o benim her şeyimdi. Gerçekten. Küçüklüğümüzden beri birlikteydik, Kanada'dan buraya geldiğimden beri peşimden ayrılmıyordu ve başta onu sevmesem bile o kadar sevimliydi ki, onu sevmeden duramamıştım. Kısa sürede gülümseme sebebim olmuştu ve birlikte çıkış yapmak, her zaman onunla olmak harikaydı. Hala harika olsa bile bir süredir konuşmuyorduk, onu özlüyordum. Bana kontrolümü kaybettirmişti, o gün gerçekten çok sinirlenmiştim. Ama haklıydım, Jeno'nun peşinden ayrılmıyordu! Gerçekten aklıma geldikçe sinirlendiğim bir konuydu, onu başkalarıyla paylaşmak istemiyordum. Başkalarıyla bizim gibi olmasını istemiyordum, onu seviyordum. Kendime itiraf etmekte zorlandığım şeyi ona nasıl itiraf edeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama bunu ona açıklamadan da mantıklı bir şey söyleyemiyordum, bu da Donghyuck'un beni affetmesine engel oluyordu. Ben, Mark Lee, Lee Donghyuck'u seviyordum. Küçük, sevimli gün ışığını seviyordum ve her zaman sevecektim. 10 dakika yanımda olmaması bile beni kötü hissettiriyordu, onunla birlikteyken her zaman eğleniyordum. Ve biz iki aydır konuşmuyorduk, Doyoung hyung ile odamızı değiştirmiştim. Bunu ona söylemeden yapmam onu daha da çok kırmıştı ama gerçekten sinirlenmiştim. Ne yapabilirdim? Yine de Donghyuck'u özlüyordum, ikimizde hatalıydık. Pekala, kendimi gerçekten affetirmeliydim. 2 aydır konuşmadığım, konuşamadığım Donghyuck'un odasına doğru giderken kalp atışlarım adrenalinden dolayı hızlanıyordu. Odasını tıklatıp içeri girdiğimde, içeride Doyoung hyung yoktu. Pekala, belki de bu iş tahmin ettiğimden daha kolay olacaktı. Yatağında uzanıp telefonuna bakan Donghyuck, beni gördüğünde şaşırmış gibiydi. Eh, haksızda değildi. Uzun zaman olmuştu. Boğazımı temizleyip tam konuşmaya başlayacağım sırada o konuştu.
"Hyung, neden odamdasın?" bunu biraz sinirli, biraz pişman biraz da şaşkın bir şekilde söylemişti. Eh, sorduğu soru hakkında haklıydı, ayrıca alttan almadığım sürece yine kavga edeceğimizi biliyordum.
Çünkü Lee Donghyuck buydu, hiçbir şeyi içinde tutmazdı ve asla alttan almazdı.
Başımı sallayıp sonunda konuşabilmeyi başladığımda bana odaklanmıştı, sanırım 4 yıldır, ilk kez ciddi bir şekilde beni dinliyordu. "Sadece... uzun zaman oldu ve seni özledim Hyuck-ie. Biliyorum, kavga ettik ve aşırı tepki gösterdim ama böyle devam etmek istemiyorum." Gözlerimi oynadığım örtüden tekrar ona çevirdim. "Seni gerçekten çok özledim." Cevap vermesine fırsat bırakmadan elini tuttum ve yurttan dışarı sürüklemeye başlamıştım. Böyle şeyleri yapan kişi genelde o olurdu, ama bugün yer değiştirmiş gibiydik. "Sadece dal ve adımlarımı takip et. "Bugün gerçekten...Mark gibi hissetmiyordum. Yurttan fazla uzak olmayan, küçükken birlikte oynadığımız, yakın zamanda sadece dertlerimizi paylaşmaya geldiğimiz, son iki aydır ise hiçbir şekilde gelmediğimiz parka getirmiştim onu. Çimlerin üzerine oturduğumuzda ikimiz de konuşmuyorduk. Gerçekten... garip bir durumdaydık ama her şeyi düzeltecektim. Bir süre sessizce oturduktan sonra Donghyuck, sabırsızlanmaya başladı. "Bak Mark, sadece bu şekilde boş boş oturacak vaktim yok. Tamam mı? Konuşacaksak konuşalım artık, yoksa gidelim."
Sözlerinden sonra derin bir nefes aldım, benimle vakit geçirmek istememesi... kalbimi kırmıştı. Ama haksız değildi, 2 aydır ondan kaçan kişi bendim. Sanırım artık bir şeyleri düzeltmeye bir yerden başlamalıydım. "Bak Donghyuck, bunları söylemek benim içinde kolay değil. Tamam mı?Ne olduğunu bilmediğim bir şeyi nasıl itiraf edebilirim ki? Yani, gerçekten. O kişi nasıl sen olabilirsin?" Donghyuck, hiçbir şey anlamamış bir şekilde bana bakarken artık dayanamadığımı hissediyordum. Bugün, bu iş bitecekti. "Seni seviyorum Lee Donghyuck, aşkın ne demek olduğunu bilmeyen bir çocuk bile olsam, bu sefer senden vazgeçmeyeceğim." Şaşkın bir şekilde bana bakarken kurduğum alarm çalmıştı, şarkının çalması için bunu yapmıştım çünkü başka şekilde nasıl itiraf edeceğimi bilmiyordum. Sadece... Bu şarkı bizi anlatıyordu. Ed Sheeran - Perfect çimlerin üstünde yankılanmaya başladığında dans edebilmek için elimi ona uzattım. Bu Cherry Bomb veya Chain dansı değildi, gerçek bir çift gibi dans ediyorduk. Lee Donghyuck kollarımın arasındaydı ve sanırım aylardır yaşadığım en mutlu andı bu. Bana cevap vermek için düşündüğünü hissediyordum ama düşündüğüm gibi değildi, şarkının o kısmı geldiğinde o da mırıldandı. " Asla benim için bekleyen kişinin sen olduğunu bilemezdim." Gözlerinin içine bakarken sözlerini devam ettirdim."Çünkü aşık olduğumuz zaman sadece çocuktuk ve ne olduğunu bilmiyorduk." Tekrar benim sıramdı."Bu sefer senden vazgeçmeyeceğim." Sözlerimi devam ettirdiğinde tereddütlüydü. "Ama sevgilim, sadece beni yavaşça öp. Kalbin, tüm benliğim." Dudaklarımı ona yaklaştırırken sözlerini devam ettirdim. "Ve gözlerinde benimkileri göreyim." Dudaklarımız birleştiğinde, kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kalp krizi geçiriyor olmaktan korkuyordum. Onu, gerçekten seviyordum. Nefes almak için geri çekildiğimizde ikimizde birbirimize bakıyorduk, gerçekten gözlerinde kendimi görebiliyordum. "Seni seviyorum, Mark." Başımı sallarken dans etmeyi bırakıp çimlere uzanmıştık. Yıldızların altında onu izlerken eksik kalan kısmı tamamladım." Biz hala çocuğuz, ama bu sefer aşığız. Donghyuck."
Merhabalar, merhabalar. Yazma konusunda pek iyi değilim biliyorum ama umarım beğenmişsinizdir. Hyuck'un doğum gününde pek ship şeyi falan hoşlanmam aslında ama bugün paylaşmam gerekiyor gibi hissettim, okuyan herkese teşekkür ederim!!! Donghyuck'a gelirsek BUGÜN DÜNYAMIZA BİR GÜNEŞ DOĞDU VE HEPİMİZ ONU TANIDIĞIMIZ İÇİN ÇOK ŞANSLIYIZ, BENCE. Gerçekten kendisi sevilmeyi ve mutlu olmayı o kadar çok hak ediyor ki, umarım öyledir, umarım çok güzel bir gün geçirmiştir. Tage katılmayı unutmayın,görüşürüz!!!!
#happyfullsunday
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perfect ➳ markhyuck
FanfictionBenim için bekleyen birisinin olduğunu bilemezdim. Mark Lee & Lee Donghyuck one shot.