Multimedya; Lissandra
İyi okumalar!
🔱
Adras bir süre sonra beni odama çıkarmıştı. Uzun süre kucağında ağlamış en sonunda da uyuyakalmıştım. Uyandığımda ise Hazar'ın kapıda olduğunu biliyordum. Duyduğum seslerden anladığım kadarıyla çantamı getirmişti. Yavaşça odanın kapısını araladığımda sesler daha da netleşti.
Hazar, "O, iyi mi?" diye sorduğunda Adras, "İyi olacak." dedi. Sonrasında ekledi.
"Evine döndüğünde."
Hazar, "Gidiyor mu?" diye sorduğunda sesi titremişti. Onu üzdüğüm düşüncesi kalbimde bir ağrıya neden olduğunda gözümden akan yaş kalbimin ağrısının dili gibiydi.
Adras, "Gitmesi gerekiyor." dediğinde Hazar, "Ona geldiğimi söylemezsen sevinirim." dedi. Adras, "Tamam." dedikten sonra Hazar, "İyi akşamlar." diyerek gidiyordu ki Adras, "Hazar." diyerek onu durdurdu. Hazar, "Efendim?" dedikten sonra Adras, "Lissandra biraz farklı. Bunu sana anlatamaz, anlatamayız. Öğrenmen gerekirse öğrenirsin. Bu yüzden lütfen kardeşimin canını acıtma. Onu kendine bağlama." dedi ve Hazar, "Gidiyormuş zaten. Birdaha görüşmeyiz." dedi ve kapımızda bıraktığı umutlarını arkasına alarak evin önünden geçti.
Kızaran gözlerimle ve ıslak yanaklarımla merdivenlerden aşağı indikten sonra Adras, "Hazar sana çoktan tutulmuş." dedi bana bakmadan, "Kimsenin canını yakmadan Olimpos'a dönmeliyiz. Dünya bize göre bir yer değilmiş."
Bacaklarımın beni daha çok taşıyamayacağını fark ettiğimde merdivene çöktüm ve sessizce ağlamaya başladım. Adras ağladığımı biliyordu. Ama yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu da biliyordu. Neden ağlıyordum onu da bilmiyordum. Hazar'a çoktan kendimi kaptırmış mıydım, onu da bilmiyordum.
En sonunda merdivenden kalkarak odama girdikten sonra yorganın içine girerek kendimi uykunun içine bıraktım.
🔱
Kulağıma gelen, "Lissa," sesiyle uykunun içinden sıyrılmıştım. "Uyanman gerekiyor."
Gözlerimi açtıktan sonra gözlerimi yavaşça Vanessa'nın gözlerine çıkardım. "Ne oldu?" diye sorduğumda "Zeus geldi." dedi ve hızla yataktan kalktım. Üstümde dünkü kıyafetlerim vardı. Rimelimin aktığını ve göz altımı siyah renge boyadığını farkındaydım.
Odamdaki banyoya geçip yüzümü temizledikten sonra saçlarımı açıp aşağı indim. Zeus mutfakta Pheadra'yla konuşurken mutfağa girerek "Olimpos'a dönüyorum." dedim. Zeus'un gözleri bana çevrildiğinde "Hadi ya?" dedi dalga geçer gibi. Düz ifademden taviz vermeden "Ben dalga geçmiyorum." dedim ciddiyetle. Zeus, "Sana bu tarz saldırılara hazırlıklı olman gerektiğini söylemiştik." dediğinde "Olimpos'a döneceğim. Ben izin istemiyorum. Sadece haber veriyorum." dedim ve odama çıktım. Üzerimdekileri çıkarıp siyah bir pantolonla asker yeşili kalın askılı bir atlet giyindim. Üzerime de siyah bir deri ceket aldıktan sonra, siyah postallarımı giyindim. Saçlarımı tepeden sıkıca bir at kuyruğu yaparak son kez odama baktım.
Tam odadan çıkacakken komodinin üzerindeki telefon çalmaya başladı. Kimin aradığını göremiyordum. Ama içimde bir yer telefonu açmam gerektiğini söylüyordu.
Odadan çıkamadım.
Telefona doğru gittikten sonra telefonu elime aldım. Oben arıyordu. Yeşil butona bastıktan sonra "Oben?" diyordum ki sözümü Oben'in "Hemen okula gel." diyen boğuk sesi kesti. "Ne oldu?" diye sorduğumda "Lissandra, okula gel." dedi tekrardan bu sefer sesimi yükselterek "Oben, ne oldu?" diye sorduğumda "Hazar," dedi ve bakışlarım donuklaştı. "Kaçırılmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN TANRIÇASI
FantasíaÖlümün Tanrısı Hades, Zeus ve Demeter'in kızı Persephone'a aşık oldu. Onu yeraltına mahkûm etti. Ve ona zorla sahip oldu. Zeus, Persephone'u yeraltından birşeyi bilmeden kurtardı. Zeus, kızının Hades'in çocuğuna hamile olduğunu bilmiyordu. Ne zama...