"Sizi tekrar görmek büyük bir zevk."
"Teşekkür ederim, Bay Templon. Sizi de öyle." Collin Templon'ın benim için çektiği sandalyeye oturdum ve onun da karşıma geçip oturuşunu izledim. İkimiz de gülümsüyorduk ama onun gülümsemesinin daha içten olduğunun farkındaydım.
"Collin," dedi düzeltmek ister gibi.
İlk önce anlam veremedim ama daha sonra Bay kelimesini ortadan kaldırmak istediğini anlayarak düzelttim. "Ah, pekala Collin."
Gözleri memnuniyetle dolarken rahatsızca yerimde kıpırdandım, her ne kadar kendime bile belli etmemeye çalışsam da, huzursuzdum. Zayn Malik arabasıyla peşimden gelmişti. Son anda hız yaptığım için arabamı park ederken onun arabasını görememiştim ama yaklaştığını hissedebiliyordum.
"Güzel bir mekan," diye mırıldandı Collin yeşil gözlerini etrafta gezdirirken.
"Kesinlikle," diye cevapladım. Gerçekten de öyleydi. Sıcak bir ortamdı.
"Bu öğle yemeğini benimle geçirmenizden oldukça mutluyum." Çekik gözleri gülünce daha da kısılmıştı sanki. "Açıkçası kabul edeceğinizden pek emin değildim."
Omuzlarımı silktim. "Neden etmeyeyim?" Aslında evet, etmezdim çünkü öğle arası vaktini tek başıma geçirmeyi seven biriydim. Ancak Zayn Malik'ten kaçmak için her şeyi yapardım. Ki yapmıştım, şu an buradaydım.
"Evet, ne yiyeceğiz?" Ellerini birbirine sürterken ne kadar neşe dolu diye düşünmekten kendimi alamadım. Hayatımın hiçbir döneminde böyle biri olamamıştım, şu sıralar da olabileceğimi sanmıyordum.
"Aslında..." Sözümü bitiremeden kulaklarıma dolan acı fren sesi, yerimden sıçramamı sağlamıştı. Elim direkt olarak kalbime giderken, endişeyle bana bakan Collin'e çevirdim bakışlarımı.
"Hey, iyi misin?" diye sordu çatık kaşlarıyla. "Sadece bir araba."
Yerinden doğrulup bana uzanan Collin'e baktım. "Şey, sesi birden duyunca ürktüm." Gülümsemeye çalıştım. "Sorun yok." Çok gerilmiştim ve bunun nedenini bilmek canımı sıkıyordu.
"Geldiğinizden beri çok gergin gözüküyorsunuz." Garsonun önümüze menüyü koyup gitmesiyle geriye çekilmiş, tekrar sandalyesine oturmuştu.
"Sadece yorgunum," diye mırıldandım. İlgisine minnettardım ama şu an burada olmak istemediğimin de bilincindeydim. Bana flörtez yaklaştığını anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
Bir süreyi, konuşmamız gereken "normal" konulardan bahsederek geçirdik. Zayn Malik'in varlığını hissedebiliyordum. Yine de huzursuzluğumu bastırmaya çalışıyor, Collin'in içtenlikle anlattığı konuşmayı dinlemeye çabalıyordum. Başarmış gibiydim de. Konu konuyu açtıkça rahatladığımı fark ediyordum.
Ancak tam söylediği şeye dalmış, bir yorumda bulunacakken, Collin'in güleryüzü aniden soluverdi. O öylece donup kalırken, ben daha ne olduğunu anlayamamış bir şekilde hâlâ onun yüzüne bakıyordum. Bu uzun sürmedi. Kulaklarımı, rahatsız edici bir gıcırtı sesi doldurdu. Tam yanımdan gelmişti bu ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Numb
FanfictionEla gözlü adam ceketinin yakasını düzeltti ve tüm ihtişamıyla dudaklarını kıvırırken konuştu. "Bradford Akıl Hastanesi'ne hoş geldiniz, Bayan Cooper." NUMB | HİSSİZ