Ama bir anda kaçmama yer bırakmacak şekilde, elimden tutup parmaklarımı gözlerimden yaş getirircesine sıkarak, kolumu sırtıma doğru kıvırdı. " Sakın sözünden cayma" diye tısladı. Canımın acısı aklımda olan tüm düşünceleri götürmüştü benden. Sadece tek bir şey vardı içimde. Korku... Ben bu adamdan ve bana yaşatacaklarından deli gibi korkuyordum.
"Be-ben ben kaçmayacaktım" diye fısıldadım gözlerime dolan yaşları geri iterek.
"Güzel hadi girelim bizi bekliyorlar. Senin kaçman yüzünden zaten erteledik" dedi kolumu bırakıp, acıttığı yeri sıvazlayarak beni kapıya yönlendirdi.
O kadar korkmuştum ki başıma neler geleceğini düşünerek kimin beklediğini sormaya cesaret edemedim. Sessizce onun beni yönlendirmesine izin verdim.
Genişçe uzanan görkemli lobiyi geçerek odalara çıkacak olan asansörde durduk. Titreyen ellerimi önümde birleştirerek titremelerini bir şekilde durdurmaya çalıştım.
"Dudağını ısırmayı kes" diye sert bir şekilde uyarmasıyla olduğum yerde sıçradım. Stresten dudağımı kemirdiğimin farkında bile değildim.
"Özür dilerim" dedim sesim titreyerek. Artık kendim olmaktan çıkmış bana hayatımda hiç kimsenin davranmadığı kadar kötü davranan bir adamdan özür diler olmuştum.
Ben yukarı kata odalara çıkacağımızı sanırken restaurantın bulunduğu kata indiğimizi farkettiğimde kaşlarım havaya kalktı. O ise gözlerini kısmış beni izliyordu.
"Neye şaşırdın? Anlaşmamızı hatırlıyorsun di mi? Sakın bunu batırayım deme, ters yüzümü görmek bile istemezsin." Diye tehdit ederken, ben korkuyla kafamı sallamakla meşguldüm.
Restoran bölümüne geldiğimizde tek bir masa hariç bütün masaların boş olduğunu görmüştüm. Dolu olan ve bizim yöneldiğimiz masada 50li yaşlarında kır saçlı bir adam ve yine aynı yaşlarda kızıl saçlarını topuz yapmış bir kadın oturuyordu. Aramızdaki mesafeye rağmen kadının çok bakımlı olduğunu görebiliyordum.
Ben incelememi yaparken birden elim onun eli tarafından tutuldu. Kalbim hızla atmaya başladı. Bu adamın elimi tutmasından heyecanlandığıma inanamıyordum. Bu zamana kadar bana olan davranışlarına baktığımızda bu tutuşu nazik bile sayılabilirdi. Ondandı sanırım heyecanlanışım.
Anın şaşkınlığını atlatıp bana yaptıkları aklıma gelince elimi ondan kurtarmaya çalıştım fakat elimi bırakmadığı gibi tutuşunu da sıkılaştırmıştı. Masaya yaklaştığımızda bana bir hata yapmasan iyi olur bakışı attı ve kulağıma eğilip "Uslu dur" diye fısıldadı. Nefesi tenime değerken içimi titretmişti. Bana neler oluyordu böyle?
"Ah işte en sevdiğim adam" diye coşkuyla bağırdı kır saçlı adam yanlarına geldiğimizde. Ayağa kalkıp bizi selamlarken "Bak Gül hayatım sana bahsettiğim bizim deli oğlan kara yiğit bu adam" dedi onu göstererek.
Adını öğrendiğim Gül hanım gülümseyerek ayağa kalktı ve bana doğru gelerek " Bir adı olmalı herhalde bu kara yiğidin, öyle değil mi güzel kızım?" Dedi. Cevap beklediği çok açıktı. Bense sadece saatlerdir tanıdığım adamın adını bilmediğim için sessiz kaldım.
Elimi tutuşunu sertleştirip uyarı niteliğinde sıktığında onun da cevap vermemi beklediğini anladım ama ne yapabilirdim ki. Neyse ki kır saçlı adam imdadıma yetişti ve " İlahi hanım sana ismini söylemiştim ya, yaş kemale erince unutuluyor herhalde" dedi gülerek.
Kara yiğit de gülümseyerek "Gül hanım siz nişanlımın kusuruna bakmayın sizinle tanışacağı için biraz heyecanlı da Erdem ben" dedi tokalaşmak için elini uzatarak. Gülümsemesi beni de gülümsetmiş ona bakışlarımı yumuşatmıştı ve nihayet ismini de öğrenmiştim. Ama bir dakika nişanlım mı demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUMİYETİN BEDELİ
Ficción Generalİnsan katilini sevebilir mi? O sevdi... Koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde aşık olduğu adam masumiyetinin, saflığının ve tüm güzel duygularının katiliydi. #1 mafya 28.03.2019 #4 ask 26.03.2019 #5 ask 19.03.2019 *** Onu bulmak için 2 gün gere...