BOŞLUK

12 1 0
                                    

Masal'ın bana çıkardığı elbiseyi giyerken bir yandan da ardı arkası kesilmeyen sorularımı ona yöneltiyordum ve Masal'ın sorularıma yetişemediğini fark ettiğimde baştan başlayıp en temel soruyu sordum "Nereye gidiyoruz?" duraksamadan "Bara" dedi.Önce biraz afallasamda sonradan sorularıma devam ettim "Ardayı çağırman şart mıydı?" Aslında düşünürsek küçük isyanımda çok haklıydım. 9 senelik arkadaşımdı ve geçen sene bana çıkma teklifi etti kabul etmeyip onu arkadaşım olarak gördüğümü söylediğimde ise beni öpmeye çalışmıştı ve o günden sonra arama fazlasıyla mesafe koydum"Yeni bir yıl, yeni bir sayfa" diyen Masalın sesiyle düşüncelerim dağıldı.Belkide haklıdır belkide bir şans daha vermeliyimdir. Emre'nin içeriden " Siz hazırlanana kadar bir yıl geçti" espirisine ben göz devirirken masal yanımda kahkahalara boğulmuştu bende onun gülüşüne gülüyordum.Masal hayatımda gördüğüm en neşeli, en sıcak kanlı ve sevimli insanların en başında yer alıyor.Masal,Arda ve Emre benim çok eski arkadaşlarım Masal ve Emreyle Bulut Mahallesinden tanışıyoruz. Dedemler orada oturuyordu ve yazın annemler işi gereği sürekli turnelere çıkıyordu bende bu süre içinde hep dedemlerde kalıyordum.Ardayla daha sonra tanıştık Emre sayesinde.Her ne kadar Ardaya kızgın olsamda hala en yakın arkadaşların kimler? Sorusuna düşünmeden onunda ismini veriyorum."Fermuarı kapatayım mı?" Masala dönmemle "İyi şanslar" demem bir oldu biz gülerken Emrenin hala söylendiğini fark ettim ve geliyoruz diye seslenerek bu kocaman evde yankının yükselmesini dinledim .Masala döndüğümde şeker pembesi bir elbise giyip, altına; renkleri elbisenin renklerine yakın bir ayakkabı giydiğini gördüm.Saçına gelirsek, dağınık topuz ve o topuza yakışır hafif bir makyaj yaptığını gördüm.Küpe hariç bir aksesuar takmamıştı ve oldukça şirin gözüküyordu.bende altıma siyah topuklularımı geçirdim gözüme ince bir eyeliner çektim ve son olarak dudaklarıma kırmızı rengi verdikten sonra salona Emrelerin yanına geçtik ardanın ağazı açılmıştı ve emre ıslık çaldı ardından"Bu gece sizi kaçırmasınlar, ne bu güzellik" diyerek yandan sırıttı.masal Emrenin omzuna yavaşça vururken Ardayla gözlerimiz buluştu ve sessizce "Çok güzel olmuşsun" dedi kafamı öne eğip sadece tebessüm ettim ve Emreyle Masala baktım.Masal Emrenin koluna girmiş, kapıya doğru yürüyorlardı ve arkalarından Arda da gitti ben de ışıkları kapatıp onları takip ettim.En sonunda da kapıyı kilitleyip asansörle aşağıya indik .Arabada son ses şarkı çalarken ben camı izliyordum.Düşüncelerimde kaybolduğumu farkeden Ardanın omzuma dokunmasıyla irkildim ona anlamayan gözlerle baktığımda bunu farkedip "Geldik sayılır"dedi ne kadar uzun süredir dışarıyı izliyordum ben? Siyah kürk şeklindeki fazla kalın olmayan montumu giydikten hemen sonra araba durdu.Emre anahtarları valeye uzatırken Arda benden önce inip kapımı açmıştı.En sonunda herkes arabadan inmeyi başardı ve bi sessizlik oldu ardından hepimizin bakışları birbirini buldu "Hadi ne bekliyoruz?" Masalın sesi her zamankinden de aceleci geliyordu Masal yürümeye başlayınca Emrede hemen arkasından onu takip etti ve sonra arda da peşlerinden gitti. Bende gitmek istiyordum ama sanki ayaklarım yere çivilenmiş gibi hissediyordum ailem sonu olmayan bir uykuya yattı ve ben burada bara gidip arkadaşlarımla eğleniyorum.Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan sert bir erkek sesiydi bir kızla tartışıyordu istemeden biraz da olsa kulak kabarttım.Etkileyici ama bi o kadar da ürkütücü erkek sesi "bir daha benim mekanıma gelirsen yemin ederim..." çocuk daha cümlesini tamamlayamadan kız "ne olur affet beni gerçekten çok pişmanım" diye araya girdi sonrasında derin bir sessizlik oldu ben ne olduğunu merak edip arkama baktığımda ikisininde bana baktığını gördüm ve önüme dönüp hızlı adımlarla bara yöneldim kapıyı açtığımda rengarek ışıklar gözümü aldı.Bardan çok disko havası vardı bu yerde.O kalabalığın içinde zar zor bizimkileri seçebilmiştim ve direk yanlarına oturdum.Masala baktığımda gözüme ilk çarpan şey elindeki Bomonti filtresiz oldu vakit kaybetmeden Arda ve Emreye de baktım Emrenin elinde rengi elma suyuna benzer bir alkol gördüğümde "O ne" dedim emre gülerek Jack baba dedi.Sadece "Hmm" demekle yetinebildim. Ardaya baktığımda önünde 10 tane shot bardağı duruyordu bardağın ağız kısmı tuzlarla çevrili içinde Tekila olduğunu tahmin ettiğim içecek ve kenarda da ince bir limon dilimi duruyordu.Kendimi fazla masum hissettim ve bara yöneldim. Barmene baktığımda dışarıdaki çocuk olduğunu gördüm beni tanımaması için umut ederken boş bakışlarla "Ee artık bi şey söylemeyi düşünüyor musun?" dedi. Hemen aklıma ilk gelen şeyi söyledim "Ben bir Jack baba alabilir miyim lütfen?"çocuğun yüz ifadesi birden bire değişti ve gülmeye başladı.Hayır yani bunda bu kadar komik olan ne? Daha deminki sert ve boş bakışlı çocuğa ne oldu? Çocuk ona soran gözlerle baktığımı fark edince o muhteşem kahkahasının arasından çıkan ilk kelime "Sakın bunu başka bir yerde söyleme" oldu beklemeden "Neden?" diye sorduğumda "Jack demen yeterli yada Jack Danial's" sonra söze şöyle devam etti "...Ama dur tahmin edeyim sen alkolün adını Jack baba sanıyordun" ve tekrar gülmeye başladı. Yanaklarım yanmaya başlamıştı ve ilk defa rengarenk ışıklara şükrediyordum.Eğer normal bir ışık olsaydı buradaki; kırmızılığımın, barın kapısından belli olacağına emindim.Çocuk tekrar bana dönüp "Jack'i kaldırabileceğine emin misin?" diye sordu ve ekledi "Tadı güzel değil. Bahse varım içemezsin" o an içimi bi hırs kapladı ve meydan okuyan bir sesle "O kadar emin olma dedim.Çocuk masayı hafifçe siliyordu ve tek kaşını kaldırıp bana baktı yandan sırıttı ve kafasını tamamen kaldırıp serçe parmağını uzattı bende serçe parmağımı uzattım ve böylece iddaya girmiş olduk.Nesine diye sorduğumda "Madem kendinden çok eminsin bu gece kaybeden diğerinin her istediğini yapacak" tam bir anlık dalgınlıkla kabul edecektim ki sonradan ne kadar içersem içeyim bunun sonunun sadece bana dokunacağını fark ettim ve şöyle bir teklifte bulundum "o zaman bende iddayı değiştiriyorum tekila yarışına giricez .En az içen kaybeder ve kaybeden de senin dediğini yapar"düşünmeden kabul ettiğinde daha şimdiden pişman olmuştum bile çok geçmeden önümde 10 bardak tekila gördüm ve ardından da "5 i senin 5 i benim" diyen bir ses "Haa tabi kesmez diyorsan orası ayrı" ve gıcıklık yapmasa olmaz tabi.Arkada çok sevdiğim şarkıların başında yer alan 'Boom Boom' şarkısı çalarken sadece birbirimize bakıyorduk bakışların güzelliğini süsleyen onun "3" diyen sesiydi.Geri kalmayıp hemen arkasından "2" dedim ve son adımı tamamlayıp "1" dediğinde ikimizde aynanda o ilk minyon bardakları kafamıza diktik sonrasında onun önce tuzu yalayıp -ki bunu bir videoya çekip ağır çekim defalarca izleyebilirim-sonrada shot atıp en sonunda da limonu yediğini gördüm.Kendimi çok acemi hissederken etrafıma bakındım ve Masalların bizi izlediğini gördüm. Hepsini çok iyi tanıyordum ve kafalarında uçan fillerin olduğuna yemin edebilirim şu an. Sıra ikinci bardağa geldi. İkinci bardakta bende aynısını yapmayı denedim ki -kendimi güzel hissediyordum hatta ne denir ona... 'havalı'-  ama bu hislerim uzun sürmedi çünkü masal kahkahalarının ardından "o tuzu yalamaya çalışırken dirseğini yalamaya çalışan küçük bir çocuk gibi duruyorsun"dedi ve Emreyle Arda onla birlikte gülmeye başladılar.Ben onlara ölümcül bakışımı atarken bir yandan da limonumu yiyordum. Benim aptal gülümsemelerim başlamıştı ve henüz 2.shottaydık ben diğer 2 shotıda attıktan sonra tam sonuncuyu alacaktım ki benden önce davranıp benimkini aldı ve böylece o kazanmış oldu ve alaylı bir ses tonuyla "Soğuk su veriyim mi?" dedi başta anlamasamda ardından "Böyle yenilginin ardından en iyi bu gider" 'i de eklemeyi unutmadı ve bende çok düşünmeden "Efes'i tercih ederim"dedim ve sadece kendimin duyabileceği bir sesle de "Soğuk olsun..."dedim bana birayı getirdiğinde kendisine de namı değer 'Jack baba' aldığını gördüm ben onun içeceğine bakarken" tadına bakmak ister misin?" dedi.Kafamı 'evet' anlamında salladım ve bir yudum aldım. İstemsizce "ıyk" diye bir ses yükseldi benden.Alkolünde etkisiyle ağzıma ilk gelen şeyi söyledim "Ama iyide bunun tadı hiç elma suyu gibi değil ki" önce söylediğim karşısında afallasada sonradan "Her şey dışarıdan göründüğü gibi değildir" dedi.Sanırım "Bilmez miyim?"derken sesim biraz yüksek çıkmıştı.Değer türlü adını bile bilmediğim çocuğun elinin benim ağzımın üstünde ne işi vardı? Ha sayiden ad demişken bu çocuğun adı neydi acaba? İki elimi, onun ağzımın üztümdeki eline götürdüm ve yavaşça indirdim. Saçımı düzeltikten sonra "Adın ne" dedim kendimi bir an çok kaba hissettim öyle dank diye sorulmaz ki. Ama şu an ağzımdan çıkan kelimeleri kendim seçemiyordum.  Ben sorduğum soruyu bile unutup kendi iç sesimle savaşırken "Barış" deyip elini uzattı.Bende elini sıkarak "cemre" dedim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 08, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SON ŞANSWhere stories live. Discover now