25. Bölüm: "Sarmaşığın İki Ucu: Zehr-i Şifa"

323K 10.4K 2.7K
                                    



İnstagram hesabım: yusraergn
Tiktok hesabım yusraergunkitaplari

Keyifli Okumalar ☘️



Aşk, tıpkı bir sarmaşık gibi yavaş yavaş tüm benliği kaplayarak içine alır. Sarmaşık, bir ucunda zehri taşırken bir ucunda da şifayı taşırdı. Çektirdiği acı, zehirli olan ucuydu ve bu zehir damarlardan içeri sızarak tüm benliğe yayılıp yavaş yavaş ruhu kuruturdu. Öte yandan yaşattığı mutluluk ise şifaydı, zehri damardan arındıran ve bedene tekrar hayat veren bir şifa. Bu sarmaşık zamanla büyür, dallanır ve budaklanırdı. Göğe uzandığında mutluluğu da içine alır, yapraklarını bir kuş gibi göklere taşırdı, yere uzandığında ise acıyla insanı düşürürdü. Hangi ucunun insana çıkacağı ise tamamen şanstı. Sarmaşığın iki yüzü olduğu gibi aşkın da iki yüzü vardı. Bazen aşkın bu iki yüzünü de beraber yaşardı insan, bazen ise sadece bir tanesini. Ben de aşkın bu iki yüzüyle karşılaşmış, her ikisini de yaşamıştım. Hem acı çekmiştim hem de mutluluğu tatmıştım. Fakat şimdi benim sarmaşığımda acıdan sonra sıra mutluluktaydı. Benim için artık sarmaşığın şifa tarafının sırasıydı. Hayat ilk defa bana gülmüştü ve bana en güzel yanını göstermişti. Ya da en istediğim anını mı demeliydim? Çünkü Yiğit benim bu hayattaki en güzel anımdı. Şimdi ise Yiğit acılarımı yavaş yavaş tıpkı bir sarmaşık gibi saracaktı, tüm zehirli ucu yok edecekti, ardından bana sarmaşığın şifasından verecekti. Beni kırıldığım yerden tekrar yeşertecek, daha güçlü saracaktı, saracaktım. Buna inanıyordum, inanmak istiyordum. Yoksa artık yaralı kalbim daha fazla acılara dayanamayacak, solacaktı. Bu yüzden umudum, sarmaşığı sulayarak ona can verecekti.

Sevdiğim adama kavuşmuş, onun sevgisine ve aşkına sahip olmuştum. Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu ve tamamlanmış hissediyordum. Beni öyle güzel seviyordu ki, hâlâ onun Yiğit olduğunun şaşkınlığını yaşıyordum. Bu çok güzeldi. Aşkının karşılığını bulmak ve onunla aynı duyguları hissetmek benim gibi yıllar boyu umutsuzca beklemiş biri için paha biçilmezdi. İçim içime sığmıyordu. Fakat şöyle bir şey var ki; gönlüm aşka susamış kurak bir çöl misaliydi, toprağı susuzluktan çatlamıştı ve derin oyukları vardı. Onu sulayacak tek şey ise aşktı ve gönlümün aşk ile sulanarak canlanması ise zaman alacaktı. Canlandığında ise yeşermeye ve büyümeye doyamayacaktı. Belki zamanla meyve de verecekti ve yaşlanıncaya kadar aşk ile kalmaya devam edecekti. Tüm gece uyuduğum huzurlu uyku, sabah erkenden kalkamama neden olmuştu. Şimdi ise mutfakta Yiğit için çok güzel bir kahvaltı hazırlıyordum. Yiğit'in sevdiği gibi omleti de yapıp masaya koydum ve tezgâha geçip tek eksik olan domatesleri doğramaya koyuldum. Ben yaptığım işe odaklanmışken arkamdan belime sarılan kollar ile önce irkildim, daha sonra sevdiğim adamın kokusuyla rahatlayıp kendimi ona bıraktım. Domatesi doğrayan elim anında durmuştu, yoksa bu heyecanla bir yerlerimi kesebilirdim.

"Ben uyanmadan yataktan çıkmandan nefret ediyorum," dedi ve ensemden derin bir nefes alarak devam etti. "Bir daha ben uyanmadan yataktan çıkma." Sesi hafif kızar gibi çıkmıştı. Beni kendine çeviren Yiğit, gözlerimin içine sevgiyle bakıp elini yanağıma götürdü ve usulca okşamaya başladı. "Tamam mı?" diye sordu kaşları çatık bir şekilde. Gözlerimi kaçırdım. Utanmıştım ve bu yüzden erkenden uyanarak bir nevi odadan kaçmıştım. Benden hâlâ cevap bekleyen Yiğit'e baktım ve kafamı olumlu anlamda salladım. Gözlerinin içindeki sıcak ve sevgi dolu bakışları kalbimin ritmini bozuyordu.

Ondan biraz uzaklaşıp ellerimi harekete geçirdim ve "Elimde değil, ben... Ben utanıyorum," dedim dürüstçe. Yanaklarım alev topu gibi yanmaya başlamıştı ve şu an kızardığıma emindim.

Yiğit beni kendine çekip sarıldı ve çenesini kafama yaslayarak, "Biliyorum güzelim ama her sabah uyanınca önce o güzel yüzünü görmek istiyorum. Ayrıca benden utanmanı da istemiyorum," dedi. Yüzümdeki mutlu gülümsemenin sebebiydi bu adam. Kelimeler dilinden çok güzel döküldüğü gibi diline çok da yakışıyordu. Karşılık olarak beline sıkıca sarıldım. Fakat Yiğit bir süre sonra yüzümü daha da kızartacak kelimeleri sarf etti.

SESSİZ GELİN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin