Ed SHEERAN :Perfect
O AN!
Kendimi bildim bileli kuzenim Jo'ya aşığım. Yani onun için dünyaları veririm ve ona ilk defa 13 yaşımda açıldım. Tabii ki bu cesareti bana küçük kardeşim Sammy vermeseydi asla onunla konuşamazdım. Şimdi ise 17 Kasım ,yani onunla 6. yıl dönümümüz için ona büyük bir çiçek buketi yaptıracak , güzel bir pasta alacak bir parti verecektim ve en önemlisi bu gece ona evlenme teklifi edeceğim. Sonuçta ikimiz de üniversiteye gitmiyoruz bazılarının hayali bu olsa da . Mesela Sam.
Ellen'ı arayarak ona Jo'yu oyalamasını ve eve geç geleceğimi söyledim. Ellen , amcam Bobby ile karısı öldükten sonra evlenmişti. Ve o zamanlar Jo 6 yaşlarındaydı. İlk başlarda Jo'ya sadece büyük bir kardeşlik duygusu hissettiğimi sanıyordum. Taa ki bu değişene dek.
İmpala'yı çiçekçiye en yakın yere park ederek bebeğimin kapısını özenle açtım. Babamdan bana ve kardeşim Sammy'e miras kalan yegane eşya. Onlar,annem ve babam, çıkan yangında öbür dünyaya göçtükten sonra amcam Bobby ile kalmaya başlamıştık ki bunun her iki tarafa da çok faydası oldu. Çünkü Bobby'nineski karısı da o yangında o evdeydi...
Dışarı çıkıp kapıyı kapatınca bebeğimi kilitledim. Ardından anahtarı cebime atıp karşımdaki abartılı bir biçimde çiçeklerle sarmalanmış binaya baktım. Çiçekleri sevmem. Çünkü annem severdi. Çiçekleri sevmem. Çünkü daha 5 yaşımda olmama rağmen o , dünyamı da beraberinde yakıp götüren binadan tek hatırladığım şey annemin çiçekleriydi. Her renk ve neredeyse her çeşitte. Mor, mavi ,kırmızı,lila,beyaz ve dahası... Çiçekleri sevmem. Ama Jo sever. Onun için katlanıyorum. Her ne kadar bazen Jo'nun pembe gözlükleri ile yaşadığı aptal ve cafcaflı hayatı kınasam da herşeye sahibim. Sahibim değil mi ?
Değildim...
Herşeyin farkına o aptal çiçekçi dükkanına girmemle vardım.
Saat geç olmaya başlamıştı daha Sam'i okuldan alacaktım ve beraber pasta almaya gidecektik ve şimdiden Sam'in okulunun bitmesine yarım saatten az bir süre kalmıştı. Neyse ki okulu çiçekçiye çok uzak değildi. AÇIK tabelası asılı olan kapıyı ittirerek açtım ve içeriye girdim.
Kahverengi saçları beyazlamaya yüz tutmuş sempatik bir kadın karşıladı beni. Gülümsemesi bile çiçek açıyordu. İğrenç ! Kadının olduğu yere doğru yürüdüm. Önce selam verdim daha sonra karşı koymak istediğim gülümseme isteğini daha fazla erteleyemeyerek kadına bir gülümseme sundum. Kadına sevgilime bir çiçek almak istediğimi ve zevkimin berbat olduğunu izah edince bana seve seve yardım edeceğini söyledi fakat şu anda çok meşgul olduğu için bir elemanının yanına gitmemi istedi.
"Beni hoş görün ama kafama takıldı şuradaki kedi sizin kediniz mi ?" diye bir soru yönelttim kadına yaşlı ve şişman , siyah-beyaz kediyi işaret ederek. Kadın tebessüm etti ve bana döndü.
"Aslında Bay Ruffs bir elemanımın kedisi. Çok zevkli biri ve burada çalışmayı benden dahi daha fazla istiyor" dedi ve kıkırdadı. Ardından siyah saçlı , beline mavi bir önlük bağlamış genci eliyle uzanarak işaret etti. Nedenini bilmesem de uzun uzun süzdüm onu. Arkasına dönüktü fakat hiçbir kimsenin giyimi beni bu kadar etkilememişti. Veya başının arkasındaki saçlar. Sanki yataktan kalkınca saçını hiç taramamış gibiydi ama bu şu anda bana ateşli gözükmüştü. Ne uzun ne de kısaydı. O kadar ideal ve bana uygundu ki boyu... Tanrım !!! Neler düşünüyorum ben böyle...
Kadının bana bilmiş bir bakış göndermesiyle irkildim. "Evlat seninle konuşuyorum" dedi ve sırıttı. Çok utanmıştım ve kadından özür diledim. Fakat kadın konuşmaya başladı ve o konuştukça renkten renge girmeye başlamıştım bile : "istersen Castiel sana yardımcı olabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekçi Dükkanı //DESTİEL
FanfictionDean Winchester, sevgilisine çiçek almak için girdiği çiçekçide kararlarını ve cinsel seçimini sorgulamak zorunda kalır.