İsim değişikliği ve Kesit

1K 52 21
                                    

Es selamun aleykum.

Size birkaç şeyin duyurusunu yapmak ve kısa bir kesit bırakmak istiyorum. Kesit, düzenlenecek son bölüm olan ikinci bölümden olacak ve ondan sonra yeni bölümler gelmeye başlayacaktır.

Ve ayrıca Kitabın ismini değiştirdiğimide duyurmak istiyorum. Kod Adı: Terörist biraz sakıncalı bir isimdi ve eşim bu konuda razı değildi. Uzun düşünmeler sonucu Kod Adı: Terörist'in yerini en güzel şekilde Vahyin Varisleri'nin alacağına karar verdim ve sizden isim ve kapak hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Son olarak sizi Allah'a emanet ediyor ve kesitle baş başa bırakıyorum.

Vahyin Varisleri| Bölüm 2| Av ve Avcı

Bir yakarış. Göğüs kafesimin altında kopan vaveylaları dizginleyen umut, her yeni tan ağarmasında bir kıvılcım atarak büyüdü, ruhumu inanca gebe bıraktı. Engellerle peyda olsa da zafer doğurdu.

Bir kız vardı, güneşin umutlarına doğduğu. Zaman geçti. Umutlar büyüdü, kız da büyüdü. Engeller hayat buldu. Zaman ilmek ilmek kopmaya devam etti. Kız hayal kurmaktan vazgeçmedi. Engeller nasır tuttu, kız başardı.

Sonra.

Bir hidayet.

Kördüğüm olmuş kalbime, karanlık sokakta, karanlık gözlerin ışığının yansıdığı ilk saniye düğüm düğüm dökülen hakikat tohumları bataklığımda kaybolsa da üst üste bindiğinde gün yüzüne çıkacağından habersiz, kalbim kendine düşecek cemreye kadar öfkeyle kasıldı.

Kum saati ters döndü, kum usulca akmaya başladı. Öfke saydamlaştı, düşünceler alabora oldu. Bir mum yandı karanlıkta, bir yıldız daha büyüttü ışığını. Mum zillet oldu. Bir top ateş karanlıkta hakimiyet sürdü. Bir mezar çöktü. Geçmiş elleriyle hapis etti kendini ve yine kendi elleriyle toprak attı üstüne. Sonra, yağmur yağdı. Gelecek doğdu geçmişin cesedinden. Geleceğin adı; hidayet oldu.

"Adım, Sümeyye Demirkıran." diye mırıldandım, karşımda kendimi tanıtmamı bekleyen hocaya karşı. Ellerimi kucağıma düşürdüm, insanların dikkatli bakışlarını ayağımın altına alırken, "aslında ikinci sınıf olmam gerekiyor." diye devam ettim. "Ama bazı ailevi meselelerden ötürü geçen sene başlamadan kaydımı dondurmak zorunda kaldım. Eğitimime özel derse devam ettiğim için dönemin yarısından başlamamda bir sakınca olmadı."

"Anladım Sümeyye" dedi hoca, "o halde hoş geldin." Sesindeki ilgisizlik etrafa yayıldı, bunun tamamen laf kalabalığı olduğunu hissettiğimde sırtımı geriye doğru yasladım ve bir şeyler anlatmaya başlayan hocaya dikkatimi verdim.

Hayat; çektiğin zaman hızla aşağıya doğru kayan bir fermuardan fazlası değildi. Yolun sonuna geldiğinde iki parçayı birbirinden koparır aralarındaki bağ yok olurdu. İnsan ne kadar hayatla bir bütün görünsede aslında iki farklı parçadan ibaretti.

Ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiye hayatı inşa etmiştik.

Hoca koyu kırmızı saçlarını kulağının arkasına itekledi, hemen ardından geniş çerçeveli gözlüklerini çıkartıp çantasına gönderirken dersin bittiğini duyurdu.

Rahat bir nefes bıraktım. Tüm ders boyunca anlatılanı dinlemiş, arada ufak notlar almıştım, her ne kadar insanların fısıldaşmalarına kulak tıkasamda bakışları yırtıcı birer hayvan olmuş üzerime çullanmıştı. Hepsi birer engel, atılmayı bekleyen avcı gibi dizilerek fırsat kolladığında ben geri çekildim, zihnimde ev sahipliği yaptığım Sümeyyeler geçti öne ve onlardan gelecek bir atağı beklemeye başladı.

Sırtımı sırtlarına yasladım. Gücüme güç kattılar.

Sırayı hafif öne itekledim aynı zamanda sandalyeyi geriye adımlattırıp ayağa kalkarkan defterimi avuçlarıma sıkıştırdım.

Sınıfın dışına doğru yürümeye başladım. Sıraların arasından hızla geçip geniş alana geçtiğimde adımlarımı yavaşlatıp elimin arasında sıkıştırdığım defterleri kolumun altına aldım. Feracemin cebinde iteklediğim telefonun güç tuşuna basıp ekranın aydınlanmasını sağladıktan hemen sonra tuş kilidini kaldırdım. Elim, ölümün nefesi etrafında dolaştığını hissettiği halde kapana uzanan av ürkekliğiyle rehbere ilerledi, tedirginlik zihnime tünediğinde arayıp aramamakta gidip geliyordum. Başım sıkıştığında bir telefon uzağımda olan abim, şimdi taş duvarların arasında kalmıştı.

Ulaşamıyordum. Ulaşsam, sesimi duymuyordu. Duysa, anlamıyordu. Anlamadıkça kopuyorduk.

Yine de abimin isminin üzerine dokundum, hat aramaya düştü, telefon çaldı, sonuna kadar çaldı ama açmadı. Hayal kırıklığıyla omuzlarımı düşürdüm. Böyle olacağını biliyordum, yine de sızı katran katran yüreğime döküldü, beni hastalığa buladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 02, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vahyin VarisleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin