"Benim İçin Bir Onurdu"

71 5 1
                                    

Heeeyyoo :D Şarkı; One Republic - Counting Stars dinleyin derimmm :)

BUKET

 Bir yandan evde aşık olduğum çocuk var diye heyecandan odamda tur atıyor; bir yandan şarkı mırıldanıyordum. Acaba o da heyecanlanıyor mudur? Yani ben varım diye? Yani benim evimde kalıyor diye?

Gecenin 1'inde hala ayaktayım ve hala heyecandan dilimi ısırıp duruyorum. Canım sıkıldı ve mutfakta bir şey atıştırmak aklıma geldi. Yavaş ve sessiz adımlarla aşağı indim. Her yer oldukça karanlıktı. Annemi ve Ozan'ı uyandırmamak için ışıkları açmamaya karar verdim. Mutfağa girdim. Ama, sanırım birisi benden önce ayaklanmış!

"Oo... Afiyet olsun Ozan." Ağzındakilerle sırıttı. Önünde bir tabak vardı ve içinde yarısı yenmiş bir sandviç vardı. Ağzındakileri yuttu -sesini bile duydum!- ve "Teşekkür ederim Buket. Gel, sende ye lütfen." Bunu söylerken o kadar tatlıydı ki! Tekrar gülümsedi. Yanındaki sandalyeyi eliyle işaret etti. Başımı 'tamam' anlamında salladım ve buzdolabına yöneldim. Süt kutusunu aldım ve buzdolabının kapağını kapattım. Sonra Ozan'ın hemen arkasındaki dolaptan bir bardak aldım ve Ozan'ın gösterdiği yere geçtim. "Çok naziksin Ozan. Yanına oturmamı istediğin için teşekkür ederim." Ayağa kalktı ve yabancı uşakların yaptığı hareketten yaptı. -sol el arkada, sağ el önde;sağ ayak önde, sol ayak arkada eğildi- "Ben teşekkür ederim, Leydi'm. Benim için bir onurdu." Kıkırdadım. Ve sonra o da kıkırdadı ve yerine oturdu. Tabağındaki sandviçden bir lokma ısırdı -buna bir lokma denmez; benim ısırabileceğimin on katını ısırdı!- ve konuşmaya başladı; "Aybork'le nö zomondan boro arkodoşsunuz?" Bunu duyduğumda kahkaha atmamak için ellerimle ağzımı kapattım. Ağzındakini yutunca sol kaşını kaldırdı ve şapşal şapşal bana baktı "Neye gülüyorsun? Komik bir şey mi söyledim?" "Hayır, sadece ağzındakiler yüzünden seni anlayamadım ve komik konuştun." Ve sonra gülümsedim. Sonra o da gülümsedi ve önüme döndüm. Süt kutusunu elime alıp kapağını açtım. Sonra da bardağa boşalttım. Bardağa kafama dikdikten sonra Ozan bana baktı ve sırıttı. "Bu sefer komik görünen sensin. Sütten bıyıkların var, Ahahahah!" Sonra masada bulunan peçetelikten bir peçete aldım ve ağzımı sildim. "Komik göründüğümden dolayı beni uyardığın için teşekkür ederim." Yine aynısını yaptı ve "Ben teşekkür ederim Leydi'm." Gülümsedim. Ona iyi geceler diyerek odama çıktım.

OZAN

Mutfaktan çıkarken bir bardak su içtim ve odama çıktım. Burada henüz ne kadar kalacağımı bilmiyordum ama bu evi beğenmiştim. 7/24 yemek ve güzel kızlar... Hoop, durun bi dakika! Güzel kızlar derken Buket'ten bahsetmiyorum. Onların yabancı temizlikçilerinden bahsediyorum. Onlar çok iyi ve sanırım Buket beni onlardan kıskanıyor. Ama ne alaka ki? Daha kızla yeni tanıştık ve benden hoşlanması çok saçma bir şey. Yani tamam, benimle tanıştıkları ilk gün sevgili olmayı isteyen kızlar bile oldu ama Buket onlardan çok farklı. Onda olup da diğer kızlarda olmayan bir şey var... ASALET! evet , Asalet! Buket çok asil bir kız! Hiç bir şekilde bu yönden başka kızlara benzemiyor. Diğer kızlar ilk tanıştığımız anda benden çok şey bekliyor ama Buket beni ilk gördüğünde çok soğuk davrandı yani diğer kızlar gibi yakın değildi.

Böyle dalgın ve yavaş bir şekilde yürürken sağ ayağımın baş parmağını merdiven basmağına çarptım kendimi yere attım ve acıyla bağırım; "Buket!! Meltem teyzeeee!! Aaaahhh!!! Yardım edin allah rızası için yardım edin ya lütfen lütfeeeeğğğnnn" Sanırım parmağım kırılmıştı. Merdivenlerden inen ayak sesleri duydum.  "Ozaaaaaağğğğğnnnn!!! Sen misin ya nerdesinnn??"Sonra merdivenlerin en aşağısında beni gördü ve koşarak yanıma geldi. Sol elimi başımın altına koydu ve yanıma oturdu. "Buket allahın aşkına ambulans çağır, canım yanıyoooooğğğğğğğğğğğğ çok fenaaa" Yüznü ekşitti ve ben bundan benim için üzüldüğü kınısına vardım. "Hangi ayağın ve ayağının neresini çarptın?" Ona sağ ayağımın baş parmağını gösterdim. Elini oraya koydu ve parmağımın neredeyse yamulduğunu fark ettim. Değdiyi yer çok acımıştım. Acıyla tekrar bağırdım. "Bak şimdi sana dediklerimi yap tamam mı Ozan?" Başımı salladım ama hala parmağım ağrıyordu. "Aklına ağrıyan parmağını getirme ve bir şarkı söyle veya bir şey düşün. Güzel bir şey. Acıyan parmağını aklına getirme, tamam mı?" Dediği şeye şaşırmıştım. "Şarkı mı?" "Evet. Şarkı. söyle." Nefes nefese konuşuyordu çünkü beni sürükleyerek odanın ortasında ki L şeklindeki yumuşak, gök mavisi koltuğa yatırdı. Alnından akan terleri gördüm. Sonra cebinden telefonu çıkarttı ve konuşmaya başladı. Bende o sırada şarkı söylemeye başladım;

Lately, I've been, I've been losing sleep

(Son zamanlarda, uykumu, uykumu kaybediyorum)

Dreaming about the things that we could be

(Yapabileceklerimizi düşlüyorum)

But baby, I've been, I've been playing hard,

(Ama bebeğim, ben, ben zoru oynuyorum)

Sitting, no more counting dollars

(Oturuyorum, artık dolarları saymıyorum)

We'll be, we'll be, counting stars

(Yıldızları, yıldızları sayıyor olacağız)

I feel the love and I feel it burn

(Aşkı hissediyor ve yandığını hissediyorum)

Down this river, every turn

(Nehir boyunca, her kıvrımında)

Hope is a four-letter word

(Umut, dört harfli bir sözdür)

Make that money, watch it burn

(Parayı bul ve yanmasını izle)

Oh, but I'm not that old

(Oh, ama ben o kadar yaşlı değilim)

Young, but I'm not that bold

(Gencim, ama o kadar gözüpek değilim)

I don't think the world is sold

(Dünyanın satıldığını sanmıyorum)

I'm just doing what we're told

(Sadece konuştuklarımızı yapıyorum)

I feel something so wrong

(Birşeylerin çok yanlış olduğunu düşünüyorum)

Doing the right thing

(Doğru şeyi yapıyorum)

I could lie, could lie, could lie

(Yalan söyleyebilirdim, yalan söyleyebilirdim, yalan söyleyebilirdim)

Everything that kills me makes me feel alive

(Beni öldüren herşey beni yaşatır )

Sadece buraya kadar söyleyebildim çünkü ambulans geldi. Eve kadar girip beni sedyeye koydular ve hastaneye götürdüler.

1 SAAT SONRA  (BUKET)

Yorucu bir gecenin ardından eve geldik ve geldiğimizde saat 2 buçuk olmuştu. Yastığa kafasını koyana kadar Ozan'ın acı acı bağırmalarını dinledik. Ağrı kesicinin etkisiyle kafasını yastığa koyduğu anda uyudu ve onu uyurken izlemek çok keyifliydi. Onu o anda tam da dudaklarının ortasından öpmemek için çok zor tuttum kendimi ve kendimi tutmam işe yaramadı. Odasından çıkarken dudağının üzerine bir buse kondurdum. Ama o kadar belirsizdi ki; dokundum mu, yoksa onu öptüm mü anlayamadım.

Duymak İstiyorsan, Sessiz Ol.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin