Herşey benimdi.Hepsi.Ne istersem.Babam vefat edeli tam iki hafta geçmişti.Kardeşimin hıçkırıklarıyla ve yasla geçen iki hafta.
Babamla ettiğimiz sayılı sohbetlerin hepsinde sanki bu son konuşmamız gibi konuşurdu.Öleceğini biliyor gibi.Ve sonunda herkesin beklediği,istediği mutlu son gerçekleşmişti.Yaşlı patron mezarın dibini boylamış,bu makamın asıl sahibi işlerin başına geçmişti.
Benim açımdansa bu başıma gelen en kötü şeydi.Belki ölümden bile kötü.Ailem için herşeyi feda etmiştim.Kendimi,tek hayalimi.Okulumu bırakmıştım.Doktor olmak,insanları kurtarmak,hastaların ve yakınlarının gözlerindeki o minnettar ve hayranlık dolu bakışları görmek benim tek hayalimdi.Peki bunun yerine ne olmuştu?Bir katil olmuştum.Hayat veren biri değil hayat söndüren biri.insanların gözlerinde hayranlık pırıltılarını görüyordum.Ama bulanık sislerle birlikte.Korkuyla birlikte.
Sıkıntıyla derin bir iç çekip başımı davetiyeden kaldırdım.Artık doktor olmak benim için hayalden de öteydi çünkü hayatımın gerçekliğini elimde tutuyordum.Sahipler gecesi.Her şehirden,ülkeden yöneticilerin buluştuğu parti.Çocukluğumdan hatırladığım sayılı anılardan biri olduğundan bu isim benim için özel bir anlama sahipti.Sanırım 5 yaşlarında falandım.Annem ve babamın birbirleriyle gerçek anlamda ilgilendikleri sayılı zamanlardan birindeydik.Her iki yılda bir özel elbiseler diktirir,mücevherler yaptırır ve gerçek anlamda birbirlerine aşık iki insan gibi olurlardı.O gecelerde uzun saatler boyunca onları pencerenin köşesine kıvrılıp beklerdim.Döndüklerinde ise kimsenin ağzını bıçak açmaz ve herkes kendi kabuğuna çekilirdi.Her zaman olduğu gibi.Ve o gecelerde ne olupta değiştiklerini hiçbir zaman öğrenememiştim.Taaki şimdiye kadar.
Kapının vurulmasıyla hızla elimdeki davetiyeyi bıraktım ve girmesi için seslendim.
"Eylül hanım elbiseniz ve mücevherleriniz geldi.Nereye bırakmamı istersiniz?"
"Koltuğun üzerine bırakırsan iyi olur."
Hızla elbiseleri koktuğun üstüne bıraktı ve eğildikten sonra arkasına bakmadan kapıdan çıktı.Herhalde heran masamın altından bir elektrikli testere çıkarıp kafasını koparmamı bekliyordu.Sinirle gözlerimi devirdim ve elbiseye doğru ilerledim.Gerçekten geceye uyucağını düşündüğüm balık model,vücudumun hatlarını saran bir kıyafetti.Zümrüt yeşili rengi hem saçlarıma uygundu,hemde elbiseyle aynı renk gözlerimi ortaya çıkarıyorlardı.Yakut takılarada hızla bir göz attıktan sonra en azından bu boktan işin bir elin parmak sayısını geçmeyen iyi yönlerinden yararlandığım için kendimi tebrik ettim.Gece daha başlamamıştı ama sanki sonunu şimdiden görür gibiydim.
~~~~~~~~~~~~~
Etrafımdaki orta yaşta ve benden daha tecrübeli oldukları son derece belli olan adamlara bol keseden gülücük dağıtırken hala neden burada tek kız olduğumu sorgular nitelikteydim.
Kırklı yaşlarındaki bir adam gülümseyerek bana doğru yöneldiğinde ona aynı şekilde karşılık verdim.İşte yine başlıyorduk...
"Vay canına.Eylül Demirkan.Ne kadar büyümüşsün.Böyle göz kamaştırıcı bir güzellik haline geleceğini kim bilebilirdi ki.Bu arada ben Cem kaya."
"Teşekkürler.iltifat ediyorsunuz."
"Gerçekleri söylüyorum tatlım.İstersen benim masama geçelim.Bu gürültüden bunalmış olmalısın."
"Tabi."
Hafifçe tebessüm ettim ve arkadan onu takip etmeye koyuldum.Daha fazla yapmacık olabilirmiydi acaba...
Üstünde "KAYA"yazan masaya geldiğimizde Barmene daha önce adını hiç duymadığım bir içki sipariş etti ve hemen bana bir sandalye çekti.sanki kendim yapamazmışım gibi...
"Babana çok üzüldüm.Senin için herşey üst,üste gelmiş olmalı.Babanın ölümünü atlatamamışken sahipler gecesi..."
"Endişeniz için sağolun ama gerçekten gerek yok.Şimdilik iyi idare ediyorum."
"Tabiki.Sen güçlü bir kızsın.Bu arada seni oğlum Araz'la tanıştırıyım."
Arkasını dönüp O nefret ettiğim kelimeyi,"Araz"kelimesini söylediğinde alarm çanlarım beni uyarmaya başlamıştı.Gözlerimi hızla kapattım.Korktuğum şeyin başıma geleceğinden neredeyse emindim.Gözlerimi yavaşça araladığımda beklediğim manzarayla karşı karşıyaydım.İşte oradaydı.Can düşmanım.
Beni baştan aşağı süzdü ve gözleri şaşkınlıkla açıldı.sinir katsayım artarken"Araz"diye mırıldandım.
Ama anlaşılan o çenesini kapatmaya pek niyetli değildi."Kızıl"diyerek neredeyse bağırdığında bu sefer gözleri şaşkınlıkla açılan Cem bey oldu.Onun tepkiside sesliydi.
"Siz birbirinizi tanıyor musunuz!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL
RomanceÖlümle ne kadar yüzleşebilirsin? Peki ya bu durumdayken aşkı bulabilir misin? Onlarınki iyi kız,kötü çocuk hikayesi değildi.ailesini korumak için katil olduğunu sana bir kızla,babasının baskısından kurtulup,kendi hayatının patronu olan bir çocuğun h...