O sabah urfanın yüzüme vuran sade ılık güneşi ile uyandım yüzümde ufak bir tebessüm belirdi .
Ardından banyoya gittim rutin işlerimi hallettim sonra gardrobumun karşısına geçip kıyafet seçtim
Makyaj aynamın karşına geçtim kırmızı mat rujumu sürdüm ardından akşam yaptığım topuz u bozdum hafif dalgalanmıştı zaten saçla'rım tam omzum'da bittiği için maşa filan yapmı'yordum çünkü fazla kabarıyor'du , sonra kendimi son bir kez daha kontrol ettim , tam kapıdan çıkacakken yenge'm Berfin- " Zana günaydın canım hadi gel sofrayı kuralım "
- " Tamam yenge, Şilan uyandımı ? "
- " uyandı uyandı hazırsan gel "
- " Geldim "
Yengem benim canım sayılırdı o benim için el kızı değildi. Benim için o bir ablaydı biz görümce değil kardeştik yengem çıkınca yatagımıda düzeltip çıktım.
Mutfaga giderken babamla karşılaştım daha yeni uyanmıştı- " Hayırlı sabahlar baba "
- " Hayırlı sabahlar kızım hayırdır bugün başkasın "
- " estagfirullah baba "
- " neyse hadi sen Berfin kızıma yardım et ha unutmadan yemekten sonra avluya yanıma gel "
- " olur baba "
Babam ne diyecekti acaba acaba üniversitede yüksek lisansamı gönderecekti ...
Mutfaga yengemin yanına gittim- " çayı koydunmu yenge ? "
- " koydum canım sen peyniri rendele gözün aydın Behram ağa kız beğenmeye geliyormuş "
- " buraya "
- " evet "
- " ya yengem şilan dururken beni alırmı, hem ben okuyacağım "
- " kız hazarinlere gelin gitmekten güzel ne var ? "
- " sana hava hoş severek evlendin sonuçta aşık oldun "
- " ah be güzel kardeşim sen aşk deyince Devranım geldi aklıma ne yapıyordur acaba ? "
- " iyidir iyi ! Ben rendeledim peyniri tepsiyi götürem ? "
- " götür götür "
Tepsiyi içeri götürdüm babam oturmuş bi şeyler düşünüyordu sonra beni fark etti gülümsedi . Ardından yengem diğer tepsiyide getirdi , Yengem
- " baba sofra hazırdır ! "
- " e başlayalım o zaman oturun "
Ben Mirza ve Ekin in olmadıgını fark ettim ayrıca Şilanda yoktu
- " baba Mirzayla Ekin nerededir , şilanda gözükmez "
Yengem
- " babam Ekin az rahatsızdır Mirza erkenden şirkete gitti Şilanında işi varmış "
- " Ekin'in neyi var ? Hayret Mirza da erkenden şirkete gitti nasıl uyandı o ? Şilan ın ne işi varmış ? Söyle gelin bilirsin sen
- " a-ağam ben gıybetçimiyim "
Yengem babama darıldıgı zaman ağam derdi bende bazı ortamlarda ağam derdim
- " darılma hemen gelin seni ben bilirim gıybetçi degilsin benim kızda dahil olmak üzere tüm varislerin gizli saklısını sen bilirsin "
- " he de babam bu sefer ikiside bi şey demedi "
- " iyi yiyin hadi afiyetle "
Yemekten sonra
Babam kalkınca yengemle bizde kalktık ben tepsiyi almak için egildigimde babam
- " Berfin kızım zahmet olmassa sofrayı tek kaldırsan benim Zana ile işim var "
- " ne zahmeti babam estagfirullah ben gelininizim ne isterseniz yaparım "
Babam sadece güldü bana da gel işareti yaptı peşindem gittim şoför " araba hazır'mı ? " diye sordu şofhör başını salladı babamla arabaya bindik ve yol almaya başladık...
Yayla
Anladım burası yaylanın yolu idi şoför bir yerde durdu babam inince bende indim temiz bir havası vardı önce içime çektim babam
- " gel yavrum beni takip et "
Babamı takip ettim burası Hazarin aşireti ile ortak hissemizdi sanırım onlarda buradaydı ama tam karşımda duran sert ve acımasız görünen adam gözümü korkutmuştu acaba kız beğenmeye gelecek olan o muydu ?
- " hangisini begendin "
- " hı efendi babam "
- " atların diyorum hangisini beğendin "
Bi göz gezdirdim diger gruptan uzak tam köşede duran beyaz bi yılkı
- " şu beyaz yılkıyı "
Babam adamlara getirin işareti yaptı , ama at bi türlü adama yanaşmıyordu sanki bir derdi var yalnız kalmak istiyor kimseye dokundurtturmuyordu kendini. Adamlar hala atı getirememişti babamında sinirlendigini az çok yüz ifadesinden anlıyordum, artık dayanamadım ata dogru koşmaya başladım , sanki ikimizi birbirimize çeken bir bağ vardı ben koştukça at daha bir hızlanıyordu bana doğru ona yaklaştıgımda dizgininden tuttum
at önüme çöktü daha fark etmemiştim ama tüm Hazarin aşireti beni izliyordu helede o cehennem bakışlı sadece ilgimi at a verdim bana masum bakıyordu sanki o hırçın at gitmiş yerine uysal bir dizginli gelmişti babam- " onun yavrusu " dedi babam
- " k-kimin baba ? "
- " CİHAN ın "
- " Annemin atımı?"
- " Evet, cihan öldükten sonra ak yılkı iyice asileşti hırçınlaştı ama içinde uysal bir dizginli hala uyuyordu tıpkı senin gibi "
- " ak yılkı mı adı ? Baba annemin ölümünden beni suçlu tutmuyorsun degilmi ? "
- " o nasıl laftır hele !!! Sen benim yavrumsun bana Zelalimin emanetisin "
Babama sarıldım sonra bir kadın
- " Zana xanım kıyafetiniz dedi "
Sanırım binici kıyafeti idi gidip giydim ak yılkının yanına gittim at beni görünce birden şahlandı dizgininden gene tuttup kendime doğru okşayarak sakinleştirdim bu seferde başını omzuma koydu bende
- " dur hele sakin ol ak yılkım, bilirim sende özlersin onu ama dayan... dayan..."
Arkamdan birinin bana dokunması ile irkildim bu oydu cehennem bakışlı
- " bu atı ben bile uysallaştıramadım nasıl ettinde bu at böyle dizginlenmiş gibi oldu ? "
- bazen sevgi gerek onunda derdini bilmek gerek en başta merhamet etmek gerek öyle yola gelmesi için kamçınlanması degil ama bu sözler sana boş gelebilir aldırmasanda olur çünkü insanlık bazı kişilere ters düşer !
Ak yılkıya hızla bindim son bi kez o adama baktım bana
- " ben kimim bilmezmisin bu kadar asi olduguna göre "
- " Bilmiyorum, ne alakadar ki beni "
Dedim ve at yılkının dizginlerini tuttum
" Allahım eğer aşiretimden o adam kız alacaksa o ben olmayayım "
Diyordum onun cehennem gibi gözlerine bakmaya cesaret bile edemezdim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ GELİN
Narrativa generaleZana...gözleri Urfa"nın güneşine bedel kızıl ötesi saçları ile hayat'ı yaşamaya değer olarak gösterecek tek umut. Ama hayat umutlarla sınırlı değil, içinde bilmediğin olmaz dediğin duygular, bende yok dediğin şanslar bir anda ayağnına gelse ve tam o...