Ezo gözyaşlarını silip salona geçince koltuğun üzerinde ki pizza paketini bakıp yatak odasına geçti .
Yatağın ucuna oturup bundan sonra olacakları düşündü .
Ablasının nasıl olduğunu düşündü .
Canı yemek istemediği için yatağa uzandı .
Kafasındaki gelecek planları ile uykuya daldı .
Sabah uyandığında evdeki sessizlikle yalnızlığını bir kez daha anlayıp kafasına yorganı komple çekti .
En sonunda karnından gelen seslere dayanamayıp yataktan kalktı .
Banyoda işini halledip mutfağa gitti .
Dolap da hiç bir şey yoktu bu evde hiç bir şey yoktu .
Salonda ki akşamdan kalan pizza hariç .
Üzerini giyinip evden sessizce çıktı .
Güvenliğin tarif ettiği markete gidip istediği her şeyi doldurdu .
Abisinin verdiği para ile alışverişi ödedi .Demir burnuna gelen kavrulmuş soğan kokusunu hatta menemen kokusunu alarak uyanmıştı.
Şu hayatta en sevdiği şeydi bol soğanlı menemen .
Fakirlik günlerinin belki de en lüks yemeğiydi ona çocukluğunu ablasını hatırlatırdı.
Yataktan kalkıp banyoda elini yüzünü yıkadı .
Aklına evde hiç bir şey olmadığı ve Ezo gelince acele ile karşı daireye yürüdü .
Kapının önüne gelince kokunun bu evden geldiğini anladı .
Kapıyı çalınca karşısına saçlarını tek örgü yapıp kenara atan üzerinde çiçekli elbisesi ile güneş gibi gülümseyen Ezo'yu görünce farkına varmadan o da kendini gülerken buldu.
"Evde hiç bir şey yoktu ama enfes kokular geliyor "
"Alışverişe gittim"
"Para "
"Abim vermişti "
"Ben dün unuttum kusura bakma kart veririm nakit para da "
"Benim bir kartım var zaten abim verdi"
"Ezo sen benim nikahımdasın her masrafın bütün sorumluluğun bana ait"
"Ama abim benim paramı veriyor bana babam ne kadar sevmese de Narin ablamla beni "
"Bizim şirkette hissemiz var "
"Anladım ama yine de benim kartımı kullan "deyip cebinden kartı çıkarıp uzattı.
"İyi düşündün mü zararlı çıkabilirsin ?"
"Eve mobilya almayı düşünüyorum "
"Ve tabak tencere falan "
"Demlik bile yok "
"Sallama çay içeceğiz artık "deyip çayı Demir'e uzattı.
"Tamam bugün adamlardan biriyle çıkın eksik neyse alın "
"Seninle gidemez miyiz ?"
"Olmaz Ezo "
"Anladım "deyip ekmeği uzattı Demir'e kahvaltı boyunca hiç konuşmadı .
Demir sessizce yemek yiyen kıza baktı .
"Tamam asma suratını birlikte gideriz "
"Hepsi bu enfes menemenin hatırına "
"Var mı daha doymadım ben "
Ezo gülümseyerek yerinden kalkıp menemen doldurdu .
"Koltukları değiştirelim kırmızı olsun "
"Ya da pembe mi olsa yok yok en güzeli kırmızı olsun "
"Olur mu ?"
Demir neşe ile kendini kaptırıp konuşan kıza bakıyor bir yandan da hala yiyordu .
"Böyle kocaman yastıklar olsun üzerinde "
"Sonra halı perde "
"Süs de alır mıyız "deyip ellerini birbirine vurdu.
Demir bir an sanki gerçekten evliler ve ev döşeyecekler gibi hissetti.
Bu düşünce ile içi titredi .
"Alırız sen ne istersen ne beğenirsen alırız "
"Yemek masası da alalım böyle kocaman ben yemek yapmasını biliyorum "deyip başını eğdi .
"Ben çok kaptırdım kendimi masaya gerek yok mutfak masası yeter tek başıma "deyip sustu .
Demir kızın mahsunlaştığını anladı ama söyleyecek bir söz bulamadığı için sustu .
Ne güzel bir hayaldi oysa kocaman bir masa etrafında sevdikleri ama Demir'in de o masaya oturtacak bir ailesi yoktu ki ...
Derin bir iç çekip
"hadi sen hazırlan ben toplarım buraları çok işimiz var "
Ezo kendisinin bile zor duyduğu bir sesle "Tamam "deyip sessizce gitti .
Mardin de mutsuz da olsa sevilmese de kalabalık bir ailesi vardı .
Burda tek başınaydı Demir onunla yaşamak bile istemiyordu .
Üzerine diz altında çiçekli kırmızı bir elbise giydi .
Saçlarını tepesinde at kuyruğu yapıp çantasını alıp odadan çıktı.
"Hazırım ben"
Demir arkasını döndüğünde bir süre Ezo'yu inceledi.
Büyüdüğünde çok güzel bir kadın olacak ufaklık deyip tebessüm etti .
"Hadi çıkalım o zaman prenses "
Olcay yıllardır tanıdığı Demir'i hiç böyle huzurlu görmemişti .
Bu kız hayatına girdiği günden bu yana ablasını bulamadığı için bile daha az sinirlenmişti .
Normal de ortalığı yıkması gerekirken sessizce kabul etmişti .
"Nereye gidiyoruz Demir bey ?"
"Kırmızı koltuk bulacağımız bir yere "
"Peki "deyip arabayı çalıştırdı .
Ezo Demir'in adamına baktı .
Demir 'den daha büyük olmalıydı kırklarında bir adamdı ama yine de fit bir görüntüsü vardı .
Demir'in aksine daha sert yüz hatları vardı .
Ezo yanında oturan Demir'e bakınca gülümsedi .
"Çok beğendin her halde küçük beni "
"Baka baka doyamadın "
"Ne ne alakası var Olcay abi ile kıyaslıyordum seni "
"Bu morukla beni nasıl kıyaslarsın Ezo"
Ezo aynadan çekinerek Olcay'a baktı .
"Yaş sadece bir rakam Demir Bey ben kendimi 30 yaşında hissediyorum peki siz 40 mı ?"
Ezo Demir'e bakıp güldü .
"Gülme burada kocana laf sokuyor yaşlı ihtiyar sen gülüyorsun "
"Ne dedin sen ?"
Söylediği sözü farkedince yüzü asıldı Demir'in içinden kendine kızdı ,kıza umut verme sen onun kocası değilsin diye sinirlendi .
"Hiç bir şey demedim sende bir an önce bul şu mağazayı "
"Bir sürü işim var kaç gündür ortada yokum uğraştığım işlere bak diye "sinirle konuşunca Ezo kafasını çevirip camdan bakmaya başladı .
Demir yine kızmıştı kendine kızın hevesini kırdığı için ama artık geri adım atacak hali yoktu .Koltuğu seçince Ezo yastıkları seçtirmek için zorladı .
Avize ,halı süs eşyaları sehpa her şeyi aldırdı .
Ezo neşeli haline tekrar dönsün diye elinden gelen her şeyi yaptı ve sonunda da başardı .
"Şu halı olsun ben bundan vazgeçtim bu daha güzelmiş" diye ordan oraya koşturdu .
Eşyalara karar verip eve geçtiler dışarı da yemek istedi Demir ama bir an peşinde ki Şahin'in adamlarını düşününce vazgeçti.
Bu gün bile tehlikeydi Ezo için ama kıyamamıştı ondan istemişti eşyaları seçerken ev kurma hevesini yaşamayı ...
Eve gelince lahmacun söyledi bu sefer .
"Pizzaya dokunmamışsın lahmacun yersin herhalde "
"Yerim"
"O zaman sıkıntın pizza ile "
"Severim aslında ama ablam daha çok severdi o yüzden boğazımdan geçmedi"
"Eee lahmacun sevmez mi ablan ?"
"Lahmacunu en çok Dilan ablam sever"
"Boğazımdan geçer onun keyfi hep yerindedir "
"Senin çok sevdiğin bir şey yok mu ?"
"Ben en çok menemen severim bol soğanlı "
"Peki sen ?"
"Hmmm düşünüyorum "deyip işaret parmağını başına koyup düşünmeye başladı .
"Ben sanırım yemek yemeyi seviyorum" deyip çalan kapıya koştu.
"Siparişler gelmiştir "
"Ezo bekle ben bakarım "
Demir kızı kolundan çekti .
Ezo dengesini sağlamak için ellerini Demir'in göğsüne koydu .
Başını kaldırınca göz göze geldiler .
"Sakın kapıyı hemen açma kimin geldiğine bak "
Ezo yakınlıklarından ve Demir'in kalbinin atışını bile hissederken aklı kulağı başka yere gitmiş cevap verememişti.
"Ufaklık sana diyorum "
"Ta -tamam "deyip uzaklaştı .
Demir kapıyı açıp siparişleri birlikte yediler .
Ezo yeni aldığı demliği ile çay demleyip getirince Demir bakıp güldü."Tamam hadi kızmadım dön eski haline "
"Ne ?"
"Kapı için kızmadım san hadi eski haline dön "
"Ha o mu ?"
"Ezo iyi misin sen ?"
"Şey ben tek başıma bu evde korkuyorum sanırım "
"Sende benimle kal " deyip gözlerinin içine baktı .
Demir duyduklarına inanamaz bir şekilde baktı .
Birden ayağa kalktı .
"Ezo sen benim karım değil kardeşim olabilirsin ve seninle aynı evde oturamayız "
"İstersen okul başlayınca ev arkadaşı bulursun "deyip arkasına bile bakmadan evden çıktı .
Arkasında yalnızlıktan üşüyen bir Ezo bıraktı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolum Sana Düştü ♠️
Fiksi UmumBir günde değişen iki hayat ... Narin ve Ezo İki kardeş ,ağa kızları abileri sevdiğini kaçırınca iki kızın yolları ayrılır . Biri berdel olur kuma olur diğeri hiç bilmediği bir adamın karısı olup Ankara'ya gider . Yolum sana düştü . Bir kardeşlik...