-Hazırmısın Watson?
-Hazırım Parker?
Charlie'e hazır olduğumun sinyalini verdikten sonra bar kapısından temkinli bir şekilde içeri süzüldüm. İçeri adım attığım ilk saniyeler de iğrenç sigara dumanından boğazım yanmaya başlamıştı bile. Tabiki şimdi bunu düşünmenin sırası değildi. Hedefim olan adamı bulup bir şekilde işe koyulmam gerekiyordu. Etrafa bir süre bakındım fakat onu göremedim. Charlie ve Hannah ile araştırmamızı iyi yapmıştık. Adam saat 8 civarlarında PCE bara giriş yapmıştı. Eğer kalabalık fobim olmasaydı insanları yararak belki ulaşabilirdim fakat bu fobim beni her zaman zorluyordu. Kulaklığım dan duyulan cızırtıyla kendimi oraya verdim ve 2 saniye içinde Charlie'nin otoriter sesini duydum:
-"Hey Emily burdan bakınca bir girişim de bulunmayacağını seziyorum da, patrona söyleyim de seni kovsun ne dersin ha?".
Ha,ha,ha! Bu çocuğun espri seviyesine gerçekten hayrandım.Dikkat çekmeden konuşmaya başladım:
-"Kalabalık fobim olduğunu biliyosun seni aptal!".
-"Hey sakin ol. Biliyorum tabiki de. Sadece bu gergin ortamı dağıtmak istedim. Neyse aradığımız adam şuan da bar tarafında. Bir barmen çocuk var. Sarışın,siyah gözlüklü ve çilli. Görebiliyor musun Em?".
Charlie konuşmasını bitirince sakin bir tarafa geçip bar tarafına odaklandım. Tam da tarif ettiği tipteki bir çocuk içki hazırlıyordu. Bir gözüm bar tarafındayken konuşmaya başladım:
-"Evet gördüm Charlie fakat aradığımız kişi bu değildir umarım çok masum görünüyor da".
Gerçekten de öyleydi. Yaşı 16 dan asla büyük değildi. Ailesine yardım etmek amacıyla çalışan iyi niyetli bir çocuğa benziyordu sadece. Kulaklığım dan bıkkın bir iç çekiş duyduğum da oraya odaklandım. Tam Charlie pisliğine cevap vericektim ki araya Hannah girdi:
-"Hayır bebek tabikide aradığımız kişi o değil. O sadece masum bir ergen. Tam karşı taburesinde oturan bir adam var. Siyah bir kot pantalon, lacivert uzun bir ceket ve hiç alakası olmayan kırmızı nike spor ayakkabılar giyiyor".
Hannah susunca direk olarak barmen çocuğun karşısındaki adama baktım. İşte oradaydı,görmüştüm. Yavaş yavaş o yöne doğru ilerlerken son kez konuştum:
-Pekala gençler burasını bana bırakın, şov başlıyor".
Charlie"nin alkışlamasını ve Hannah"nın "İyi şanslar bebek" demesini dinledikten sonra bar tarafına ulaşmıştım bile.Tanrıya şükürler olsun ki adamın yanında ki tabure boştu. Normal bir müşteri gibi oturup barmene içkimi sipariş verdim. İçkimi yudumlarken de etrafı izliyordum ya da sırf dikkat çekmemek için oyalanıyordum. Tabiki ikinci seçenek bana daha uygundu. Kafamı adamın olduğu yere çevirince onun da beni izlediğini farkettim. E tabi üstümdeki elbise ile kim bana yiyecek gibi bakmazdı ki. Normalde olsa buraya daha salaş ve rahat bişeyler ile gelirdim ama görev görevdi. O sırada adam elini bardağıma uzatıp beni durdurdu ve konuşmaya başladı:
-"Ah gerçekten ciddi olamazsınız. Sizin gibi narin ve güzel bir bayan bu kadar sert bir içkiyi tüketmemeli".
Bingo! İşte balık ağa yakalanmıştı:
-"Ah bayım siz hiç merak etmeyin. Dışarıdan narin gözükebilirim ama içimde neler olduğunu asla bilemezsiniz".
Öte yandan Charlie ve Hannah kahkahalarla gülmeye başladılar. Bunu onlara daha sonra ödetecektim bu yüzden sadece kulağımı kaşır gibi yapıp kulaklığımın sesini kısmakla yetindim. Bu sırada adam bana elini uzattı ve ben de ona karşılık verdim. Elimi öptükten sonra gözlerini gözlerimden ayırmadan konuşmaya başladı:
-"Bu hoşuma gitti güzel bayan. Bu arada ben Nathan Sullivan. Sullivan's şirketinin sahibi. Peki siz bana adınızı bahşedermisiniz?".
Kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum, bunu zaten biliyordum. Sullivan's şirketi çok kıdemli ve büyük bir şirkettir. Fakat bu geceden sonra öyle olmayacaktı. Kaçak olarak uyuşturucu madde sattıkları ortaya çıktığı için şirketini bu günden sonra asla göremeyecekti.Yüzüme bugün milyon kez yaptığım gibi sahte bir gülücük takıp sahte bir ad düşünmeye başladım:
-" Ben Amanda Wayne. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum bay Sullivan".
Aklıma gelen ilk ad ve soy ad bu olmuştu ama bence fena değildi. Nathan barmen den benim içkimin aynısından istedikten sonra:
-" O zaman şerefe güzel Amanda.Bu kadehi tanışmamıza kaldırıyorum".
Bende kadehi kaldırıp "Şerefe" dedikten sonra artık işe koyulmam gerektiğinin farkına vardım. Nathana bişey söyleyecek gibi yapıp elimi uzattım ve yalandan içki bardağıma dokunup üstüne dökülmesini sağladım. Nathan biraz şaşırmış gibi baksa da daha sonra kahkaha atıp:
-"Ha ha ha! Senin içkinin üzerime dökülmesi benim için bir onurdur Amanda. Sakın özür dilemeye kalkma hemen temizlenip geliyorum".
Nathan lavaboya gitmeden önce yanağımdan makas alıp kalabalığın içinde gözden kayboldu. İçtiği içkiden mi yoksa hem satıp hem kullandığı uyuşturuculardan mı bilmem bu haldeydi ama bu hali benim işime gerçekten yarardı ve yarıyordu da. Küçük çantamdan şişeyi çıkartıp kimseye çaktırmadan Nathan'ın içki bardağına bir kaç damla damlattım. Sersemletici bir ilaçtı ve onu evine kadar bırakmam için yeterince sersemleticekti. Şişeyi çantama geri tıktım ve beklemeye başladım. Ta ki o erkek sesini duyana kadar:
-" Hey sen ne yaptığını zannediyorsun hemen polisi arıyorum".
Endişeyle kafamı yana çevirdim. Yan taburem de bana dikilmiş bir çift mavi gözle karşılaştım. Bu çocuk ta kim di? Ve en önemlisi ben bunu Nathan geri gelmeden nasıl halledicektim?
Devam edecek....
Selammlarrr. Umarım beğenirsiniz hepinize keyifli okumalar diliyorum. Ne kadar beğeni ve yorum o kadar çabuk bölömm😚😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN "DYLAN" DEĞİLİM
Teen FictionO bunun artık farkına varmalıydı. Çünkü o Dylan değildi ve hiçbir zamanda olmayacaktı.