İyi okumalar...Yeni bir güne musmutlu uyandım demek isterdim ama devamlı çalan bu lanet olası alarm yüzünden diyemiyorum.
Bölünmüş uykumun verdiği sinirle yorganı ayaklarımla itip üzerinden attım. Kalkmalıydım yoksa derse geç kalabilirdim. Fazla oyalanmadan yataktan kalktım. Banyoya gidip, ılık bir duş aldım.
Dolabımın başına geçtiğimde çok zaman kaybetmeden mavi elbisemi elime aldım.
Elbiseyi giyinip saçlarımı kuruttum. Makyajımı da yaptıktan sonra aynada son bir kez kendime baktım.Sonunda hazır olduğuma karar verdim. Çantamı ve telefonumu elime alıp aşağıya inmek için odadan çıktım. Merdivenlerden inerken kızların kahvaltı masasında gülüşmelerinin sesleri geliyordu. Yanlarına doğru ilerlerken beni ilk fark eden bir tanecik kuzenim olmuştu.
"Ooo Afra hanım, üzerinizden şıklık akıyor bugün."
Keyifle gülümsedim Yaren'in sözleri üzerine. Masadaki yerime geçtiğimde gözlerimi masada gezdirip tekrar kuzenime çevirdim bakışlarımı.
"Ben her zaman şık biriyim." diyerek göz kırptım.
Herkes gülerken bir anlığına da olsa Kübra ile bakışlarımız buluşmuştu. Nasıl bir duyguydu bilemiyorum ama iki zıt kutubun karşılaşması gibi birşeydi sanırım. Ya da ben kafayı yiyordum. Neyse bu konuları düşünmeyi erteleyip kahvaltı yapmaya başladım.
******
Dersten çıktığımda kızlara gruptan mesaj yazdım hemen.
"Ben yemekhaneye geçiyorum, orada buluşalım." yazıp gönderdim. Fazla gecikmeden ilk cevap kuzenimden gelmişti.
"5 dakikaya oradayım."
Ardından Aslı yazmıştı.
"Geliyorum."
Üst köşede Kübranın da yazdığını gördüğümde, mesajı bekledim bir süre.
Çok geçmeden gelmişti."Benim bir işim var, daha sonra size katılırım."
Mesajı görüp, birşey yazmadan whatsapptan çıktım. Ne işi olduğunu merak etmiştim. Belki kızlar biliyordur. Onlara sorabilirdim.
Boş bir masaya geçip telefonda zaman geçirmeye başladım. Çok geçmeden Yaren ve Aslı masaya gelmişti. Sandalyeyi çekip oturduklarında dikkatim hala telefondaydı.
Ayaz'ın sabah 'günaydın' mesajından sonra yazmadığı aklıma gelince yüzüm düşmüştü. Whatsappa girip adının üzerine tıkladım.
"Kızlarla yemekhanedeyiz. Dersin bittiyse görüşelim. " yazıp gönderdim.
Mesajı görmesini beklerken, çevrimiçi olmuştu. Ama hala mesajımı görmemişti.
"Ne oldu Afra?"
Aslı'nın yönelttiği soruyu 'yok birşey' diye geçiştirmek istesem de buna inanmazlardı. Bende doğru söyledim.
"Ayaz'a mesaj attım ama bakmadı."
"Müsait değildir belki üzülme hemen." diye teselli etmeye başlamıştı kuzenim.
Öyle olmasına kendimi inandırmak istiyordum. Ama ben aptal değildim. Resmen mesajıma bakmamıştı.
"Hala çevrimiçi ama." dedim üzgün bir ifadeyle.
"Merak etme yazacaktır sana. Kendini üzmeye değmez." dedi Aslı, tüm pozitifliğiyle.
Sadece başımı sallamakla yetindim.
Çok geçmeden telefonumun mesaj sesini duymuştum. Hemen mesaja baktım. Ayaz'dandı.
"Benim işim var canım, sonra görüşürüz." Mesajı okurken gülümsemem solmuş, yerini büyük bir kaygıya bırakmıştı. Beynim ve ruhum bana oyun oynuyordu sanki...
İşi varmış..
Kübranın da işi vardı..
İkisi birlikte...
İç sesime kızarak bu düşüncelerimi aklımdan sildim. Olamazdı bu kadarı ya..
Saçmalıyordum ben kesin. Ayaz beni seviyordu. Seviyordu değil mi.."Söylesene kızım, ne yazmış Ayaz?"
Yarenin sesiyle düşüncelerimden arınıp,mesajı gösterdim. İkisi de birbirine bakıp şaşırmışlardı.
Nefesim daralmıştı. Okulda daha fazla durmak istemiyordum.
"Kızlar ben eve gidiyorum, son derse kalmayacağım." diyerek çantamı toparlayıp ayağa kalktım.
"Tamam dikkat et kendine,görüşürüz evde canım." diyerek sarılmıştı canım kuzenim bana. Üzülmeme bile dayanamıyordu.
Otoparka gelip, arabamın kapısını açtım. Anahtarı kontağa takıp çevirdim ve gaza yüklendim. Eve doğru giderken aklıma başka bir yer gelmişti.
Eve gitmekten vazgeçip, herşeyin başladığı yere sürmeye başladım.
****
Yaren'in ağzından,
Aslı ile derslere girmek için ayrıldık. Yemekhaneden çıkıp, dersimin olduğu sınıfa doğru yol almaya başladım.
Boş bir sınıfın önünden geçerken duyduğum bir sesle durdum.
Nasıl bir sesti anlamamıştım. Bu amfinin bol olduğunu biliyordum. Ama içeride birileri de olduğu bir gerçekti.
Kapıya biraz yaklaşıp, araladım. İçeriye baktığımda, yüzünü göremediğim bir adam vardı.
Görüş açıma bir kız girdiğinde şaşkınlıktan kaşlarım yukarı kalkmıştı. Bu Kübraydı.
Arkası bana dönüp olan adamın yanına yaklaşıp, kolların boynuna sardı. Yüzünü yüzüne yaklaştırıp, öpüşmeye başlamıştı. Gördüklerime inanamıyorumdum.
Kübranın bir sevgilisi vardı. Ama neden bizden gizliyordu.
Birbirlerinden ayrıldıklarında, bende kapıyı kapatmak için geri çekiliyordum. Daha fazla izlemek istemiyordum.
Arkasını dönen adamın yüzünü gördüğümde, başımdan kaynar sular dökülmüştü sanki..
Bu Ayaz'dı.
Kübra ile öpüşen Ayaz'dı.
Ama bu nasıl olabilirdi.
Daha fazla burda durmayarak hızla kapıyı kapatıp, oradan uzaklaştım.
Şimdi ne olacaktı. Ben Afra'ya ne diyecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK ÖPÜCÜK
Genç Kurguİhanet.. Nedir ihanetin bedeli yada bu acının tarifi.. Ya nefret? Ya da intihar? Kırık bir kalbi ne onarır? Belki de yeni bir aşk mı! Yaşanan acıların sebebi değil midir aşk.. Bile bile, isteye isteye ölüme yürümek değil midir?.. İhanet ile başla...