Herkese merhaba ben Kim yayıncılıktan Kim Jongin, evet o Kim benim soyadım olan Kim çünkü başkan koltuğunda oturan Kim, benim babam olan Kim. Karmaşık mı oldu dersiniz? Eğer sizin de editörlük yaptığınız yazar Do Kyungsoo olsaydı sizde bunu benim gibi basit bulurdunuz çünkü Do Kyungsoo bu dünya üzerindeki olabilecek en büyük karmaşa. Bense babamın neden tüm yazarları ile senelik yaptığı sözleşmeyi onunla on yıllık yaptığını anlayamadığım bir yolculuktayım. Evet bir yolculuktayım çünkü Bay Çok Gizemli ve aynı zamanda Karmaşık Do, yüzünü kimseye göstermemekte ısrarcı ve ben her hafta taslak örneğini evindeki köpek girişinden alıp şirkete ulaştırmak zorundayım. İşte tam da bu yüzden şu baştaki on yıl mevzusuna değindim çünkü içinde olduğumuz on yılda köpek girişinden taslak almak ve bu sırada karşı komşunun kalçalarıma ıslık çalmasını dinlemek zorundayım! Yüce Tanrım sen aklımı koru... Sahip olduğum her bir karın kası üzerine yemin ederim ki o yazar bozuntusu görülmeyecek kadar çirkin değildir ama sırf insanları sinir etmek için böyle davranıyor. Bakın normalde insanları önemseyen birisi değilimdir ama bahsi geçen o insan burada benim! Neden milyarlarca insan, on binlerce şirket ve yüz binlerce yayın editörü içinden ben olmak zorundayım?
Tanrım bir de Chanyeol pisliği de bugün taslak almaya gitti -ve Tanrının yandan gülüş attığına eminim bu sırada bana- akşam Byun ile olan yakınlaşmalarını salya akıta akıta anlatacak. Ben? Arabadan inerken bir lanet savurdum havaya ancak hayatımın daha da kötüye gitme ihtimalini düşünüp yavaşça geri çektim. Göz ucu ile yolun karşısına baktığımda yaşlı teyze yıllanmış tülünü sonuna kadar açıyordu. Utanmayıp elindeki sulama kabının kulpunu okşayıp durduğu cam kenarında sorsam türünü bilmeyeceği bitkilerin önünde yer aldığını gördüm.
Papatyalar vardı. Muhtemelen yanlış zamanda ektiği çiçekleri çıkmamış yerine papatyalar yer almıştı.
Bunun bende yarattığı nanometrik sakinleşme ile Do bozuntusunun evine döndüm. Dönmemle beraber gelen titreme ise anında tüm kaslarımı sardı. Her ihtimale karşı Do' nun evine hızlı adımlarla ilerlerken teyzeye dönüp paltomun önünü iyice kapatmayı unutmadım. Bu hareketimle onunla ilgilenmediğimi ve havalı olduğumu -ondan korktuğumu anlayıp- çekilirdi sansam da... Tanrım lütfen yanlış görmüş olayım çünkü 60' larında bir teyzeye dudağını yalatmak yapmak istediğim son şey bile değil!
Belki de bu yüzden o gün köpek girişine eğilip taslağı alıp toz olmak yerine kapıyı çalmayı tercih ettim. Hem de defalarca. Oysa tek bir kıpırtı bile olmadı.
Hadi ama üç yılın ardından bir kerecik, sadece bir kerecik kapısını çaldım insan merak edip açar değil mi? Ya kan revan içinde kalakalmış olsam, cidden şurada ölüverecektim demek. Paltomun kolunu ucundan kaldırıp saati yokladım. Her zamanki gibi yediyi on dört geçe gelmiştim ve Benim geldiğini bile bile açmıyordu. İki dakika durup bunu sindirdikten sonra arkamı bir daha kontrol etmeye korkup köpek girişine eğildim. İçeri doğru giden küçük kapının ardından kağıt yığınına elime aldım- bir saniye. Tekrar kontrol ettim, hissettiğim parke ile daha ileriyi sağı solu kontrol etmeye başladım. Öttürülen ıslığı duymaz olduğum anda kafamı 'Hoş geldin!' yazısına dayamış küçük kapıdan içeriye bakıyordum ve sorun tam da burada başlıyordu. Lanet olsun.
Taslak yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Kadar
Fanfiction"Bu kadar mı?" "Evet bu kadar?" Kırıldım, dedi Kyungsoo kısık bile çıksa titremekten geri durmayan sesi ile. Tekrar birleşemeyecek kadar çok kırıldım, kırıklarım da dört bir yana savruldu. Ancak Jongin biliyordu bu sözler onun değildi, Denizdeki A...