Bölüm 6: GİTME

43 12 28
                                    

"Poyraz! Daha hızlı süremez misin şu arabayı!" diye çıkıştım. Sinir katsayım, korkum gittikçe artıyordu. Burnumdan soluyordum. Farklı bir kimliğe bürünmüştüm çünkü Kenan denen herif evimdeydi! Benim evimde! Ailemin yanında! Tırnaklarımda ki ojeyi kazıdığımın farkında bile değildim. Aslında Poyraz arabayı fazlasıyla hızlı kullanıyordu ama yetmiyordu. Bir şey olmasından, yetişememekten korkuyordum.

"Poyraz sana diyorum bassana o lanet gaza!"  Bu sefer sesim hepsinden daha yüksek çıkmıştı. "Derin yeter! Eğer biraz daha gaza basarsam evet yetişemeyeceğiz çünkü kaza yapacağız." Poyraz’ın dedikleri ilk defa umurumda değildi. Aile kavramı, ailem her şeyden önemli. Canımdan bile. Araba durduğunda koşarak evin kapısına vardım. Ellerimin titremesinden dolayı anahtarı kilide yerleştiremiyordum. "Lanet olsun!" Alacaklı gibi zile basarken kapı annem tarafından açıldı. Ardından babam gözüktü. Gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamayacağımı anlayıp birer birer süzülmelerine izin verdim.

"Annem!" Anneme o kadar sıkı sarılıyormuşum ki bunu annem öksürerek "Kızım yavaş. Öldürecek misin beni?" dediğinde fark ettim. Kollarımı yavaşça gevşetip babama koştum. Onunda kalın gövdesine  kollarımı sardım. "Kızım hayırdır? Bu kadar sarılmazdın bize." neşeli sesiyle konuşan babama gözlerimi kaldırdım. Ne deseydim acaba cidden o kadar farklı mı davranmıştım.

Eh doğal değil mi? Korkmuştum sonuçta ve benliğimden çıkmıştım.
Hiç sevmediğim bir ses işittim rüzgarın esintisinde "Hoş geldiniz güzel arkadaşlarım birlikte sunum yapacağımızı unutmanız beni incitti doğrusu." Kafamı kaldırıp Kenan’ın gözlerine o kadar öfkeli baktım ki bilip bilmeyen de onu döveceğim sanır.

ŞAKA. Alaycı ifadesine öldürücü bakışlarımı attıktan sonra yüzüm sinirden iyice gerilmiş çenem titrer bir vaziyette kafamı Poyraz’a çevirdim. Onunda suratının benden farkı yoktu. Bir iki adım gerimde durmuş öfke kusan mavi gözleriyle Kenan’a bakıyordu. Sanki şuan ilerleyen saniyeler, asır gibiydi.

Zaman durmuştu en çok akıp gitmesi gereken anda. Bana çok uzun bir süre gibi gelen ama aslında bir iki dakika bile geçmemiş sessizlikten sonra Poyraz buz gibi bir tonda konuşmaya başladı. "Yaa evet kardeşim. Birlikte sunumumuz vardı ama akşam vakti insanları rahatsız etmeyelim. Gel beraber hazırlayalım sunumu biz."

Aynı alaycı ifade şimdi Poyraz’ın yüzündeydi. Her seferinde daha ne kadar soğuk durabilir derken hep daha fazlasıyla karşılaşıyordum. Ama şuan bu soğukluk bana değil Kenan’a idi. Bunu bilmek bile beni keyiflendiriyordu. Bu psikopatça hislerim hiç hayra alamet değildi.

"Hayhay! Poyraz kardeşim beraber
halledelim sunumumuzu."
Kenan alaycı gülüşünü yüzüne yerleştirmiş merdivenlerden iniyordu. Babam ve annemin olduğu basamakta durup onlara sarıldı. Bu görüntü cidden midemi bulandırıyordu. Poyraz’ın yanına vardığında kolunu omzuna atacakken Poyraz ona tek hamleyle engel oldu. Bahçe kapısını Açıp mor menekşelerin arasından geçecekleri sırada babam bağırdı "İyi akşamlar Kenan oğlum yine gel bekleriz her zaman. Sana da  iyi akşamlar Poyraz."

Babam ne yapmaya çalışıyordu. Ayrıca bu kadar kısa sürede nasıl Kenan’ı sevmeyi başarmıştı. Kenan ve Poyraz gittikten sonra bizde içeri geçtik. Babam evin basamaklarına yöneleceği sırada durgun ses tonumla konuşmaya başladım. "Baba! Kenan yalan söylüyor. Ne yaptı da bu kadar sevdiniz bilmiyorum ama bizim sunumumuz yok hatta kendisi benim arkadaşım bile değil." Her şeyi anlatamazdım ama bir kısmını anlatabilirdim değil mi?

Söylediklerimden sonra annem kaşlarını çatmış, şaşkın şaşkın bana bakıyordu ama babam hiçte şaşırmışa benzemiyordu. Hatta buna güldü "Biliyorum kızım onun kim olduğunu gayet iyi biliyorum. Tahminimce seni o Poyraz denen veledin yanında görmüş ve seninle yakınlık kurmaya çalışıyor. Bence senden hoşlanıyor ha Derin? Bize de bu durumu söylemek istemediği için ufak bir yalan söylemiş olabilir çokta mühimmatı yok." Ne! Karşımda konuşan cidden benim babam olamazdı değil mi?

KIVILCIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin