Yine bir gün ve yine bir ben yolda giderken buldum yine kendimi yıllar sonra bu kadar insanın yanına çıkmış olmam ve şu anki ruh halimle ilgili hiçbir şey bilmemem ve bu karamsar kafam içinde neler döndüğü hakkında bir bilgimin olmaması. Bunları açıklayan şey belki sadece beynimin içindeki o küçük anılara ve belki o 2 yıl önceki olaya yenilmemdir ve en kötüsüde yeminime yenilmiş olmamdır. Kendime verdiğim o sözü kafamdan nasıl bu kadar erken sildiğim hakkında bir şey bile bilmiyorum ya da umursamıyorum.
Yıllar sonra yine kendimi gerçekten bulmuş olabilir miyim? Evet! Bu benim bu gerçek benim karamsar olan değil gerçekçi olan kafasını astronomi ile bozmuş olan belkide gerçek benliğimi şu anda buldum.Gerçek ben yine geri mi dönüyor?Gercek beni bulmak bu kadar da kolay olmamalıydı. Hafızamdaki o anılar neredeydi?Utancım neredeydi? Derken
arabanın ani irkilmesiyle geri gelmiştim en azından kısa bir süreliğine eskiye dönmüş,kuzenimin seslenmesiyle irkilmiştim.
-Hey! kendine gel kızım.
Etrafıma baktığımda seneler sonra tekrar üniversite bahçesine girmiş ve yeni umutlarım tekrardan yıkılmış,toplanamayacak hale geldi bunu bir japon yapıştırıcısı bile birleştiremezdi.O an dünyanın durmasını istemiştim.O okulu, anılarımı tekrardan yaşamak istemiyordum!
Kuzenim bana aval aval bakarken arabadan inip çoktan okuldan çıkmış,
sakinlemek için bir parkın banķına oturmuş. Yıllar sonra yine aynı okul aynı şehire gelmemin tek sebebi ailemin olduğunu düşünmüştüm.Onlar için bunları yapmalıydım ama yapamadım .Gerçek,asıl ben ne zaman hafızamdan kötü anıları silecek ve ne zaman yine gülümseyeceğimi merak ediyordum .Kötü anılarımı ne zaman yıkabileceğimi ve ne zaman arkadaşlarımı görücem bilmiyordum ta ki omzuma sıcaklığını hissettiğim bi el dokunana kadar bu eli biliyordum.Bu Alexandra'ydı.
Alexandra:Hey kızım yıllar sonra burada ne işin var?
Bu sıcaklık birden bire içimi ısıttı ve ona doğru bir hışımla üstüne atladım.Yıllar sonra ilk defa bu sıcaklığı bu mutluluğu yaşamıştım.Gerçekten birini bu kadar özleyebileceğim aklımın ucuna bile gelmezdi.
Alexandra:Hu hu burda mısın kızım?
Konuşmadım sıcacık bir gülümseyle ona bakıp tekrar tekrar sarıldım ve onu banka oturttum ve Alexandra aniden ağlamaya başladı.
Ne olduğunu sormaya yeltendim ve o anlatmaya başladı.
-Biliyorsun yıllardır bu şehirde yaşıyorum.Burda bir şeyler dönüyor ama bu olanlara bir anlam veremiyorum sanki bu şehirde tek ben varmışım gibi hissediyorum.Burdan gidin sizinde böyle olmanizı istemiyorum.Lütfen git,lütfen.
BEN:Seni burada bırakıp hiçbir yere gitmiyorum.
Alexandra ağlayarak kendini yere attı.Sanki bir şey biliyormuş ama anlatmıyormuş gibi bir hali vardı.Bu olayın nasıl olduğunu anlamak için belkide gerçekten sosyalleşmem ve yıllar öncesi olan kendim yani gerçek olan bana dönmem gerekiyordu.
Artık gerçekten gerçek bana ihtiyacım vardı. Evet!bunu yapabilirim diye bağırdım içimden evet! bu gerçek olabilirdi.Sanki o an yaşadığım o kötü anıları unutmuş kendime güvenim sonsuz olmuştu.Aniden ayağa kalkıp kalacağım eski rutubetli ve yıllardır girmediğim eski evimize doğru koşturdum.Ev o kadar eskimiş ve kirlenmişti ki âdeta korku evlerini andırıyordu ama bu sefer vazgeçmek yoktu . Bir temizlik ve boyayla hepsini halledebilirdim.Sabaha doğru bütün işlerim bitmişti. 1 gün süren bu zorlu işler sonucunda kendime olan güvenim bir umut ışığı tutuyordu karanlık düşüncelerime...
Saatlerdir uyumamış olmamdan dolayı yatağıma girdim ve olayların karmaşasını kafamda canlandırdım.Nasıl buraya kadar gelmiş,nasıl bu kadar güvenim sonsuzdu?Belkide tek bir nedeni vardı tek bir...
Sabah uyandığımda dün gece neler düşündüğüm aklımdan silinmişti ama şimdi onu düşünme sırası değil buradaki tuhaf olayları araştırmaktı. Bunları düşünürken aklıma 2 ay önce yani 13 Temmuz'da düşen göktaşı geldi . Haberlerde büyük gündem olmuştu. Alexandra da bu olayların iki aydır olduğunu söylemişti.
Birinci ipucumuzu bulmuştuk. Şimdi tek yapmam gereken o göktaşından bir iz bulmaktı.
Belkide bu büyük şehiri o etkilemişti. Bunu araştırmak zorundaydım. Hemen yola koyuldum. Arabamla ilerlerken seneler önce okula giderken geçtiğim yolları gördüm. Bu şehrin bu kadar kötü olacağı be eskiyeceği aklıma bile gelmezdi.O büyük asfalt yollar artık bir kamyonun bile zorla geçeceği çamurlu toprak yollara dönüşmüştü.
Ağaçlar sanki yok olmuş,şehrin üstünü kara bulutlar kaplamıştı.Yavaş yavaş yaklaştığımı hissediyordum.Artık önümde bir yol bile yoktu.Her tarafı sivrisinekler sarmıştı. Şehirden çıkmak üzereyken
Sağa doğru uzun bir yol vardı.Sanki büyük bir şey ordan sürüklenerek geçmişti.
Oraya doğru direksiyonu çevirdim.Yüzüme doğru gelen mor bir ışık bütün bedenimi sarmaya başladı .
Birden kendimi yerde bulduğum kalktığımda başımda bir ağrı vardı.
Gözlerimi açmaya zorlandım.
Kendimi daha önce hiç görmedim bir tepenin oradaydım. Bu göktaşının gizemi neydi ? Kafam çok karışmıştı.İleriye doğru ilerlemeye başladım şehire kilometreler vardı.Arabamı bulamıyordum.Cebimden telefonumu çıkarıp sinyal aramaya başladım. En ufak bir sinyal bile yoktu. Saatler saatler boyunca yürüdüm
ama elimde ne bir sinyal ne de bir ipucu vardı.Sonunda bir mağaraya benzer yerleşeceğim bir yer bulmuştum.Biraz dinlemek amacıyla içeri girdim.Sanki daha önce birisi burada kalmıştı.İleriye doğru gitiğimde yerde hayvan kemikleri bulunuyordu ve duvarda gizemli resimler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH HALİ
Teen FictionBazen kendini tanıyamaz hale gelirsin... İŞTE BU SENİN HİKAYEN Kendini tanı ve gerçek sen ol Y.E