Siz destek olup yorum yaptıkça yazma şevkim artıyor. Lütfen görüşlerinizi esirgemeyin. Okuyan gözlerinizden öperim.
Bölüm Şarkısı - Mithat Can Özer / Ateşböceği
-----------------------------------------------------------
Zaman ömrün hırsızıydı. Bize bir şeyler veriyormuş gibi görünen lakin bizden çokça şey alan. Arkadaşlıkları , aileyi , eşyaları ...
Zaman çokça şeyi eskiten ve maziye gömen şey idi. Zaman sallandığımız bir salıncaktı. Zamanı geldiğinde düşeceğimiz ve bir daha kalkamayacağımız.Umut'u kanlar içinde gördüğümüz andan beri zamanın altında kalmış gibi hissediyordum. Bir süre Mehir'in duvara fırlattığı kız acı çığlıklarını kulaklarımıza misafir etmişti. Neden bilmiyorum ama kıza acımamıştım. Uzunca bir süre Mehir'in beni bıraktığı yerde kalakalmıştım. Kafamda yanıtlarını kovalayan o kadar çok soru vardı ki!
Umut'un neden bu hale geldiğini kimse bilmiyordu. Bahçede Umut'un yarım saat önceki hallerine tanık olan insanlar bile ne olduğunu anlayamamıştı. Bunun yanı sıra Mehir'in verdiği tepkiler çok garipti. Beni öylece bırakıp gitmiş ve tek cümle kurmamıştı. Bir bilinmezlikte asılı kalmış, bir sonuca varmayı bekler olmuştum.
Bahçede yaşanılan anların üstüne üç derse daha katlandığımda daha fazla dayanamayacağımı fark etmiştim. Melis'in hali iyi değildi ve zaten hastane işleriyle uğraştığı için arayıp rahatsız etmek istememiştim.
Melis'e yeterli kadar zaman tanıdığımı düşünüp çantamdan telefonumu çıkardım. O an kendimden utandım. Bunu itiraf etmek zordu lakin ben Umut'un veya Melis'in nasıl olduğundan çok Mehir'in ne durumda olduğunu merak ediyordum. Bu galiba beni kötü bir insan yapıyordu. Sorun şuydu ki bunun için kötü olmak bile yeterince kötü değildi.
"Alo Melis ! Neredesin , Umut nasıl ?" ağlamaktan çatallaşmış sesi kulaklarımı doldurduğunda Melis'in yanında olmam gerektiğine karar vermiştim.
"İyi değilim Gece. Bir anda ne oldu anlayamıyorum ve doktorlarda bu konuda bir şey söyleyemiyor. Yalnızım çünkü Mehir halamlara haber vermemem konusunda kesin talimat verdi " çantamı toplamaya başlamıştım bile. Melis'in kırılgan ve narin olduğunu biliyordum. Henüz hayatın gerçekleriyle tam olarak tanışamamıştı ve her şeyi toz pembe görüyordu. Şu an içinde bulunduğu durum onun için çok beklenmedikti ve kaldırmakta zorlandığı belliydi. Aslında belki de normal olan onun verdiği tepkilerdi. Belki de ben çok çabuk büyümüştüm. Ne de olsa acılar insanı büyütüyordu.
"Hemen yanına geliyorum "
"Hayır! Gerçekten dersten çıkmana gerek yok . İdare ediyorum. "
"Bak Melis, okuldan çıktım bile. Adım seslerimi duyuyor musun? "
"Teşekkür ederim Gece. Sen çok iyi bir arkadaşsın " konuşmanın duygusal bir boyuta taşınmasını istemiyordum. Telefonu hızlıca çantama atıp yürümeye başladım. Yağmur çiseliyordu. Bu bir süre sonra adımları hızlandırmama sebep oldu. Tedirginlikle elimi montumun cebine götürüp astım ilacımı kontrol ettim. Bir ilaca bağlı yaşamak çok kötüydü.
Bir ilaca bağlı yaşarken bir insana bağlı yaşamanın nasıl olabileceğini düşünüyordum. Sanırım bunu o insanı bulmadan anlayamayacaktım.
Melis'in verdiği adresin önünde durduğum vakit göz devirdim. Bu da Asafların sahip olduğu beton yığınlarından bir tanesiydi. Şehrin yarısı onların himayesindeydi galiba. Bu kadar zengin olmaları şaşırtıcıydı. Umut için aynını söyleyemesem de ne Mehir ne de Melis zenginliklerini göz önüne seren insanlar değillerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecedeki Son Nefes
Fiksi RemajaGenç adam gecenin karanlığında yalnız yürüyordu. Karanlık korktuğu bir şey değildi. Yalnız olmayı ve gecenin sessizliğini dinlemeyi severdi. Her şeyden kaçıp üstündeki yükleri hafifletmek istediği için ona huzur veren yere ilerliyordu. Bütün şehri a...