B.7

493 52 37
                                    

Yemekhanede her zamanki masamızda otururken yarışma hakkında konuşuyorduk ve Baek'le kızıl kafanın arası düzelmiş gibi duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yemekhanede her zamanki masamızda otururken yarışma hakkında konuşuyorduk ve Baek'le kızıl kafanın arası düzelmiş gibi duruyordu. Belki de biz buralarda yokken bir şeyler olmuştu, bunu daha sonra Baekhyun'a sormak için aklıma not aldım ve biraz keyiflenmek için Chanyeol'a döndüm.

"Dip boyan gelmiş kızıl kafa," ağzıma brokolilerimden bir tanesini atıp yarım ağız sırıttım. Chanyeol'un bana dönen delici bakışları ve laf sokmaya hazır ifadesi tam da görmek istediğim şeydi. "O haklı Chanchan," beklemediğim şeyse Hyuna'nın ciddi bir ifadeyle başını sallıyor oluşuydu. Jongin'in kucağında değil yanında oturuyor ve gerçekten bakımlı olan düz lila saçlarını usulca parmağına doluyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde dudaklarına anlamlandıramadığım bir gülümseme yayıldı. Yapmacık değildi ve bu ona karşı örmeye çalıştığım duvarlarıma hiç yardımcı olmuyordu.

Aynı samimiyetle ona geri gülümsedim.

O sırada kızıl kafa sonunda bana laf sokmak için anı yakalamış gibiydi ama bu sefer de başımıza dikilen bir gurup çocuk buna engel oldu. Onları bir yerden gözüm ısırıyordu...

"Yarışmaya az kaldı," dedi aralarında en kısa olan pembe saçlı.

Ah, doğru. Bunlar şu karşı guruptu, hani lise filmlerinde olanlardan.

"Takvimin ne işe yaradığını biliyoruz teşekkürler," dedim ve başımı yana eğerek gülümsedim. Şu an bütün kafeterya sessizliğe bürünmüş pür dikkat bizi izliyordu. Aman ne güzel. Hadi doğruyu söyleyin, kameralar nerede?

"Bu çocuğu sevdim," aralarından en hoş görünümlü olan kıkırdayarak konuştuğunda aklıma Baek'in onları bana anlattığı geldi fakat hatırladığım tek şey Jongin'in dolgun pembe dudaklarıydı. Dur bir dakika ne?

"Seninle resmi olarak tanışmadık," dedi siyah giyimli seksi şey. Utanmadan yavaş haraketlerle onu süzdüm ve alt dudağımı yaladıktan sonra dilimi dişlerimin arasına alarak sırıttım. Seksapalitesi şimdiye kadar görmüş olduğum en yoğun insandı. Dudakları, çene hattı, bakışları, sesi ve buraya kadar ulaşan keskin kokusu... Tamam, tamam herkes bize bakarken onu bir yiyecek gibi incelemeyi kesmeliydim. Tanrım. Benim neyim vardı?

Sakince ayağa kalktım ve barışçıl bir şekilde elimi ileri uzattım. Bakışları, benim az önce ona olan bakışlarım kadar vahşiydi ve bu biraz olsun içime su serpmişti. Demek ki burada hormonları tavan yapmış tek ergen ben değildim. Yaşasın.

"Ben Oh Sehun."

Eli, benim elimin içine kayarken gözlerimizi bir an olsun ayırmadı, dudaklarını yavaşça ıslatırken, "Jeon Jungkook," dedi ve geri çekildi. Sonra gurubun geri kalanıyla tanıştım. Ve tahmin edin ne oldu. Hiçbiri, bana nefret edilesi insanlarmış gibi gelmedi. Hepsi, o anın getirdiği zorunlu gıcık tavırlarına rağmen iyi insanlardı ve bu yerime geri otururken kendimi kötü hissetmemle bir şeyi merak etmeme neden oldu.

Mean Boys ·SeKai·Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin