Savaş Mı Barış Mı?

Kıskanç Ayı

"Kimse canı yanmadan, can yakmazdı
*En sevdiğim kitabın sözü (baş belası)*
_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-
Barış'ın Ağzından:
Babam yarın çekim yapacağımızı söylemişti. Evin her yerinde Savaşa sesleniyordum. En sonunda odasının kapısını çalmadan açtım. Merakla yürürken Savaşa sesleniyordum
"SAVAŞ! LAN SAVAŞ NERDESİN BE OLUM!"
O sırada yatağın üstündeki ters çevrilmiş kağıt dikkatimi çekti. Kağıdı çevirmemle şoka girmem bir oldu.
🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴🌴
Hazal'ın Ağzından:
Gerginlik... Savaşla öpüşmemizden bir gün geçmişti ve su an ilk modellik çekimlerini yapacaktık. Giydiğim kıyafete tiksinerek baktım. Kırmızı ve siyah renklerinde. Oldukça mini, fırfırlı ve hiç tarzım olmayan bir elbiseydi. Kabinden çıktığımda karşımda kırmızı ve siyah renginde takım elbiseli Savaş ve barışı gördüm. Ceketleri spordu ve kırmızı renkti​. Gömlekleri ve pantolonları ise siyahtı. Ayakkabıları da beyaz spor ayakkabıydı. Cidden çok yakışıklı olmuşlardı. Savaş elimden tuttu ve beni döndürdü. Ardından kaşlarını çattı ve

"Bu ne biçim elbise lan!"

Barış umursamazca

"Evet. Biraz kısa."

Onu dikkatle inceledim. Göz altları çökmüştü. Ona yaklaşıp elimi yanağına koydum

"Sen iyi misin ya? Çökmüşsün..."

Sanki elim ruhuna değmiş gibi gözlerini kapatıp yanağını elime yasladı. O sırada Savaş hayvan gibi boğazını temizledi. Şimdi siz diceksiniz ki Savaşla sevgili misiniz? Hayır. Öküz sabah uyandığında herşeyi unutmuştu. Sarhoşmuş gece. Mal ayı. Neyse. Fotoğraf çekileceğimiz yere ilerledik ve oradaki adam

"Barışla ikiniz ortaya geçin."

Ortaya geçtik. Adam bize tip tip bakıp

"Yaklaşın! Sevgili gibi durun. Sen! Haz mısın nesin, elini Barışın boynuna dola! Barış! Sende ellerinle Hazalın beline sarıl. Birbirinize aşkla bakın! Aşkla!"

Savaşa baktığımda gergince ve kıskançlıkla bize bakıyordu. Barış ellerine belime koydu ve beni kendine yaklaştırdı.

"Hazal! Kızım sende yaklaş. Başını Barış'ın omzuna yasla!"

Bu adam ne diye bağırıyordu?! Sağır mı vardı karşısında? Başımı Barış'ın omzuna yakalayınca ister istemez daha da yakınlaştık. Birinci fotoğraf çekildi.

İkinci fotoğrafta ise Barış beni Kucağına almıştı *damarların gelinleri aldığı şekilde* eteğim açılmasın diye götünü yırtmıştı çocuk. Adam işte beeğ! Savaşsa sinirli bir şekilde bize bakıyordu.

"Tamam. Barış, şimdi sen otur! Savaş! Gel abicim sen buraya! Hazalla sen de bi poz ver bakayım!"

Savaşın sinirli hâli buhar oldu ve yanıma geldi. Elini belime koydu ve orangutan gibi kendine çekti. O kadar sert çekmişti ki ona yapışmıştım. Hâlinden memnun bir şekilde sırıttı. Peki sırada gözlüklü garip pozları söyleyen adam

"Harika! Şimdi Hazalcığım, Savaşla alınlarınızı birleştirin!"

Mal gibi dediğini yaptık. Savaş gözlerini bana dikmiş, gülümseyerek bakıyordu. Alnı alnıma değdiği için dudaklarımız arasında 5 parmak bile yoktu. Savaşın bakışları dudağıma inmişti. Bende istemsizce onun dudaklarına bakmaya başladım. Dolgun dudakları vardı. Tam yaklaşmışken garip adamın sesini duyduk

"Harika! Şimdi diğer poza geçiyoruz!"

Bu sefer Savaşın omuzlarımdaydım. Ayı, yönetmene kızın bir yeri gözükecek o poz olmaz! Diye bağırsa da sonunda dediğini yapmak zorunda kalmıştık. Yönetmen

"Tamam! Sen geç Savaş! Miraç! Gel oğlum bide senle yapalım!"

O sırada yanıma bir çocuk geldi. Bembeyaz teni, siyaha yakın gözleri, kömür karası saçları ve pembe ile kırmızı arası dudakları vardı. Nedense gözüme aşırı yakışıklı gelmişti.

Harika! Şu an çocukla zoraki bir şekilde burunlarımızı sürtermiş gibi poz veriyorduk! Mükemmel cidden! Hem Savaş, hem Barış iki saattir yönetmen ne yapmamızı isterse 'o olmaz! Onu yapamazlar!' hatta Savaş bir ara sinirle 'lan o pozu verirlerse Hazal hamile kalır!' diye bile bağırmıştı. Ayı işte!

"Hazalın modellikteki eşine karar verdim. Hazal, artık Savaşla modellik yapacak!"

Savaş keyifle güldü. Miraç yanıma geldi ve çekingen bir şekilde koluma dokundu

"Efendim?"

"Şey... Ben Miraç."

"Ben de Hazal."

"Hazal. Şey ııı benle birşeyler içer misin?"

Güldüm ve

"Tamam. O zaman gidelim."

Barış ve Savaş şaşkınca bana bakıyordu. Ah! Napabilirim? Miraç çok sevimli bir çocuktu!