Martıların gökyüzünde bıraktığı o muhteşem görüntü, penceremin aralığından sızan rüzgarın perdemde yarattığı hafif esinti, güneşin kavurucu sıcak olduğu bir yaz günü ben, horozlu alarmımın iğrenç sesiyle güzel bir güne başlamak ümidiyle gözlerimi araladım.
Hani şu bazı insanlar yeni uyandıktan hemen sonra biraz gerinip kalkarlar ya, ben hiç öyle değilim. Çünkü gözlerimi o güzel uykumdan uyanıp aralamama sebep olan horozlu alarmımın "ertele" tuşuna basarak tekrar tekrar uyuyup uyandım. Tam dördüncüye ertele tuşuna basacakken saat 10.30'da "Yardıma Muhtaç Hayvanlar Projesi" adý altında aylarca çalışıp didinerek hazırladığım projemin sunum saatiydi ve saat şuan tam olarak 10.00'dı. Tek gözümü açarak odama şöyle bir baktım. Duvardaki guguklu saatin 10.00 olduğunu görmemle birlikte duşa girip evden çıkmam bir oldu. Çünkü bu gün benim için belki de en önemli günlerden biriydi. Çünkü bu gün tüm kalbimi açarak sevdiğim hayvanlar için bir umut olacak günün ta kendisiydi...
Apartmandan çıktığım gibi sokakta "Taksiii! Taksii!!" diye bağırmam ne yazık ki filmlerdeki gibi önüme saniyesinde bir taksi gelmesini sağlayamayacağından kaderime boyun eğerek otobüs durağına doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Taksi konusunda pek başarılı olamasam da durağa vardığımdan sadece birkaç saniye sonra otobüsün bana "Bir daha geç kalmaman için sana ufak bir yardım!" mesajıyla gelmesi bile beni o an dünyanın en şanslı insanı yapmasına yetmişti.
Sunumun yapılacağı salon evime sadece 15 dakika uzaklıkta olduğundan birkaç dakika geç kalsam da yetişebilmiştim. Sıra sıra üniversitedeki arkadaşlarım projelerini tanıtıp sahneden indikten sonra nihayet sıra bana gelmişti. Hayatımda hiç bu kadar heyecanlanmadığımı düşünerek çıktığım sahnede herkesin gülen gözlerle beni izlediğini görmek heyecanımı biraz da olsa azaltıp rahatlatmıştı bile. Projem hem uzun hem sürprizliydi ki zaten konumla bile insanların kalplerinde olan yerimi bir tık daha artırmıştım. Projem hem ilgi görmüş hem de kısa sürede uygulamaya geçilmişti. Bu beni inanılmaz mutlu etmişti çünkü bir hayvanı mutlu etmek bile benim bu hayata olan sevgimin daha da artmasına sebep oluyordu.
Üniversite ikinci sınıftım ve birçok insanın da dediği gibi daha çok küçüktüm. Ama küçük olmama rağmen böyle bir projeyi düşünüp hayata geçirebilmem birçok insanın beğenisini toplamıştı...
*
Horozlu alarmımın yine o ciyak sesiyle güne hem mutsuz hem de bulutlu bir hava görüntüsüyle başlamıştım.Bulutlu havaları yaz aylarında hiç sevmezdim fakat alarmımın iğrenç sesi her zaman güne somurtkan başlamama sebep oluyordu. Her neyse alarm bu, yerine yenisini koyar güne daha huzurlu başlama ihtimalimi artırırım düşüncesiyle ilk defa daha az somurtkan bir şekilde yataktan kalkabildiğime sevinmiştim.
Hızlı bir duşun ardından yüzüme biraz nemlendirici, biraz krem-kahve rengi karışımı far ve kirpiklerime hafif bir maskara, biraz allık ve en olmazsa olmazlarımdan vişne çürüğü rengindeki mat rujumdan sürerek makyajımı tamamlamıştım. Saçımı ise makyajıma başlamadan önce ördüğümden, makyajımı bitirince salarak doğal bir dalga elde etmeye çalışmıştım. Giysi dolabıma gitmeden önce ne giyeceğimi düşünmekten başımın çatlayacağının farkına vararak 5 dakikalık bir meditasyon sayesinde kendime iyice geldiğimde karşısına geçtiğim dolabın içindeki giysilerin hangisini giyeceğime kısa sürede karar verebilmenin mutluluğuyla üzerimi giyip boy aynasının önünde durduğumda giydiğim siyah deri taytımın üzerindeki bol sweatshirt ün takacağım sırt çantası ve makyajıma bayağı iyi bir uyum sağladığı kanısına vardığımda çantama cüzdanım ve birkaç ihtiyacım olacak makyaj malzemesi koyduktan sonra mutfağa yönelip kendime bir mısır gevreği hazırlayıp yemiş ve elime aldığım yeşil elma ve çantamla birlikte nihayet evden çıkmaya hazır olduğuma karar vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AçELya
FantasySıradan bir hayata sahip Açelya, arkadaşlarının tavsiyesiyle gittiği el falcısının yorumu üzerine babasının hiç tahmin etmediği biri ve özel bir yeteneği olduğunu öğrenir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir çünkü Açelya'nın yeteneği bir felaketi...