...her sabah oldugu gibi annem,babam,kardesim ve ben klasik aile arabamizda ileriyoruz.Ben dahil herkes cok mutlu görünüyor.Radyoda calan klasik muzik ve babamin agziyla hafifce cikardigi o muazzam melodi ;her sey harika gidiyor.-Ama bilirsiniz işte harika seyler fazla uzun surmezler-Hepimiz bize dogru gelen kontrolden çıkmış yük tirindan habersiz yolumuza devam ediyoruz.O da ne? O koca tır uzerimize dogru geliyor.Babam ani bir hamle yapsa da bu bizi kurtarmayacak gibi... Annemin ve kardesimin çığlıklarını duyuyorum...Üzerimize yıkılan asfalt taslarini görüyorum.Hepsi üzerimize yığılıyor.Babamin "kafalarinizi eğin" diyen bagrislarini hatırlıyorum.Ve etraftaki butun sesleri kaplayacak kadar kuvvetli bir kulak çınlaması, aniden gelen o üşüme hissi...Sanki bir bilinmezin içindeyim...Son hatirladigim sey kulak çınlamasının beraberinde gelen çığlıklar ve kapkaranlik bir ekran...Ağır ağır gozlerimi aciyorum nereden geldigini bilmedigim "dıt dıt" sesleriyle gelen igrenc hastane kokusu.Gozlerimi açtığımda ise uzerime sanki bir anne şefkatiyle örtülmüş beyaz ince bir çarşaf.Ve sonunda goz kapanlarımın tamamini açıp etrafa bakıyorum.Tepemde surekli ses cikaran sey;bir cihaz, koluma takilmis ince borunun ucunda ise şeffaf bir sıvı-sanirim bunun adi serumdu-Bir dakika, her sey yavas yavas beynimdeki yerini almaya başlıyor.Hatırlıyorum üzerimize devrilen koca tır.Annem,babam,kardesim!!Neredeler??Bilmiyorum yine bir boşluk,beynimin içinde kocaman bir boşluk ve odada yalnızlığımı haykırırmış gibi yankilanan sesim...Yataktan kalkmam lazim , ailemi bulmalıyım.Tam yataktan kalkacakken iceri giren beyaz önlüklü ,pembe önlüklü hemsire bana tip tip bakarak koluma sanki uhuyla yapıştırılmış ince borunun ucundaki seruma dogru yöneldi. Bir an tırsar gibi oldum.Her seyin normal oldugundan emin olup disari çıkmasıyla benim yataktan kalkmam bir oldu tabi yaralarin verdigi acı da gec kalmadı. Bir anda yere yığıldım, ayakta duramıyordum.Kalkmayi tekrar denedim.Benim icin zor olsa da sonunda ayaklarimin uzerinde doğrulamayı başardım.Simdi kolumdaki serumu cikarmak ve kıyafetlerimi giymek kalmisti.Bunlari da halletmem pek uzun sürmedi.Disari çıktım ve kosmaya basladim.Neden koştuğumu bilmiyordum.Sanki bütün bu yasananlar bir rüyaydı , ben de bu rüyanın baş rol oyuncusuydum.Herkes deliymisim gibi bana bakiyordu.Kimsenin o "deli mi" bakislari atan suratlarini onemsemeden kosmaya devam ettim.Klasik kahverengi kapilarin be bembeyaz hastane koridorların arasinda kaybolmustum adeta...Kosarken bir odanin camindan gelen görüntü gözüme çarptı ve duraksadım.Bir anda koca bir barajdan sular boşalırcasına süzülmeye basladi yanaklarıma dogru minik bir damla.Gozyasi miydi bu?Sanirim EVET.Durdugum yerden hareketlendim ve odaya kilitledim yönümü yürüdükçe hizlaniryordu adimlarim tabi beraberinde kalp atışlarım da.Odanin kapisini acmamla annemin "kızım" diye bagirmasi bir oldu.Aci dolu bir bağırıştı bu.Yanina gelip hic bir sey soylemeden boynuna sarıldım.Kafamda bir cok soru isareti vardi.Once hangisinden baslayacagimi bilmiyordum.Annem ağlamaya basladi. Neden ağladığını bilmiyordum,sormak da gelmiyordu içimden çünkü bir sevinc aglamasi degildi bu; oldukca belliydi.Kotu bir seyler olmustu.Ona ne oldugunu soran gozlerle baktım.Hafifçe yutkundu."Babam ve kardesin" dedi.Susmustu birden ne oldugunu anlamamıştım.Konusmakta zorlaniyordu,yanina geldigimde hizlanmaya baslayan kalbim simdi deli gibi atiyordu.Yerinde firlayacakti adeta.Dinmeye baslayan göz yaslari tekrardan yoğunlaşmıştı.Tam da o an iceri bir doktor girdi.Elindeki kanli eldivenleriyle ameliyattan yeni cikmisa benziyordu.Doktorun agzindan sadece iki kelime çıktı "BAŞINIZ SAĞ OLSUN".Doktorun konusmasiyla kulagimdaki agir çınlama tekrar basladi.Çünkü soyledikleri cok ağırdı.Annem hüngür hüngür aglarken cogu seyi icinde yasamayi tercih eden ben donakalmıştım.Istemsizce akıyordu gözyaşlarım,tutamıyordum.Butun bunlarin beraberinde kalp atislarim yavaşlamışti,sanki duracak gibiydi.Kafamin icindeki o lanet olasi kulak çınlaması annemin ağlamasını ve doktorun konusmasinin onune gecmis yine beni koca bir bosluga sürüklemisti.Birden etraf kararmaya basladi bacaklarim tutmuyordu sanki. Kendimi tutamayip yere yanıldığımı hatirliyorum.Son hatırladığım şey ise doktorlarin ve hemsirelerin kosarak bizim oldugumuz odaya dogru kosmasiydi. Uyandığımda ise kendimi cok hafif hissediyordum.Daha once hic tatmadigim bir histi bu.Gozlerimi actigimda ilk gördüğüm sey yanaklarima dogru akan göz yaslarimdi.Uyurken bile aglamistim.Yasadiklarim benim gibi biri icin cok ağırdı.O an aklima annem geldi.Acaba o ne yapiyordu? Annemin iyi oldugundan emin olmak istiyordum.Yataktan kalktim ve annemin odasina dogru o bitkinlikle en hizli sekilde kostum.Kapinin önüne geldim ve iceri baktim.İCERİDE YOKTU.Sakin olmaya ve göz yaslarimi tutmaya calisarak hemsireler baska bir odaya almistir diye düşündüm.Giris kapisinin tam onunde duran danışmanin yanina gittim.Tam annemin nerede oldugunu soracakken nerede oldugunu soracakken koridordan sedyeyle bir kadin cesedi getirdiklerini gördüm kadinin sadece upuzun saclari görünüyordu bembeyaz örtünün altından hem de annemin saclari kadar uzun ve ayni renkteydi.Hemen kadin ceseti dogru kosmaya basladim kalp atışlarım yine hızlanmıştı.Hem de bu sefer daha fenaydı.Sedyenin önüne geldim ve duraksadım.Bu kadinin annem olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmek istemiyordum.
Örtüyü kaldırdığımda kahroldum bu annemdi ellerim titremeye başladı, kulak çınlaması yine mahvediyordu,gözyaşlarım her zamankinden daha hızlı damlıyordu.Ve kalbim bu seferde beni yari yolda bırakmış yavaslamaya başlamıştı.Deli gibi ağlıyordum "ANNEM ANNEM" diye bağırıyor, sanki birinin gelip artik beni bu kabustan uyandirmasini istiyordum. Bosluktaydim yine ve yine.Bogazim düğümlemişti sanki konusamiyordum.Oysa sadece bir saat oncesine kadar yanımdaydı...Hastanenin koridorlarinda yankılanıyordu bağrışlarım.Etrafimdaki herkes sımsıkı sarıldığım annemle benim acımı paylaşıyordu.-en azindan bana oyle geliyordu-Herkes bizim icin saygi durusuna geçmişti sanki ;dünya da bu durumu fark edip dönmeye mola vermiş gibiydi.Götürmelerini istemiyordum annemi ,hic bırakmazdım gerekirse onu.Ama zorla götürdü acımasız hemsireler.-onlar da gorevlerini yapiyorlardi elbette-Bu sefer icimdeki o koca bosluk da acimin büyüklüğünü anlayip rahat bırakmıştı sanki beni.Çünkü hala bayılmamıştım.Bu acıyla daha ne kadar hayatta kalacağımı bile bilmeden koşarak hastaneden uzaklaştım.Görmek istemiyordum artik bu hastaneyi; burda çalışan herkes bana düşman gibi geliyordu.Her zaman yalnız ağlamayı seven biri olarak kendime kuytu bir köşe bulup orada içimdeki boşluğun gelip beni almasını beklemek istiyordum.Oyle de yaptım zaten.Issiz bir caddedeki duvarin dibine çöküp icimden geldigince aglamaya başladım. Sanki gözyaşlarım bitecek de şu durumdaki en iyi hissetiren şey yani AĞLAMA duygum yok olacak gibi geliyordu.Ve sonunda bosluk geliyordu koskoca bir fırtına gibi ,beni alip gitmesini istiyordum artik.Evet bir kez olsun içimdeki en acı şey olan bosluk da bana katılmış ve dedigimi yapiyordu.Once gitgide ağırlaşan bir kulak çınlaması ardından güçlü ve derinden bir sarsilma ve işte bütün evreler sırasıyla gerçekleşiyor gözlerim ağır ağır kapanmaya ve kararmaya başlıyor.Bu sefer sıradan almıyor beni içine ,hiç bırakmayacak hep içinde hapsolacagim bir şekilde koca bir sonsuzluğa sürüklüyor beni...