Sabah uyandığımda, o hala yatağın sol tarafında uyuyordu. Uyanmaya da pek niyeti yok gibiydi. Telefonumu almak için başucumdaki komidine uzandığımda komidinin üzerindeki eşyaları yanlışlıkla yere düşürmüştüm. Bu gürültünün üzerine Ozan homurdandı. Sessiz bir şekilde telefonumu alıp odadan çıktım. Annemin defalarca aramış olduğunu görünce telaşlandım. Telefonumu sessize alıp uyuduğum için tabi ki hiçbir aramayı duymamıştım. Annem dışında bir cevapsız daha vardı. Eski sevgilim Emre ama öncelik annemdeydi, Damla'yı aramamış olması için dua ederken bir yandan da annemi arıyordum. Şanslıydım ki aramamıştı, ne zaman geleceğimi merak ettiğini söyleyip, çok geç kalmamam için beni uyardı. Zaten burada daha fazla kalmamın da pek bir anlamı yoktu. Tekrar odaya dönüp eşyalarımı aldıktan sonra odadan sessizce çıkıp kapıyı çekiyordum ki Ozan "Görüşmemek dileğiyle" dedi. Neden böyle bir şey dediğine anlam verememiştim ama kalıp bunu tartışacak halim ve vaktim de yoktu. Hızlıca kıyafetlerimi değiştirdikten sonra kapının yanındaki anahtarlıkta duran arabamın anahtarlarını aldım. Evden çıkarken de kapıyı sessizce kapatıp asansörün düğmesine bastım. Bu sırada telefonum yeniden çalmıştı. Arayan Emreydi. Meşgule atıp asansöre bindim. Arabaya vardığımda telefonum tekrar çaldı. Arayan yine oydu. Aslında ona sinirli değildim, ayrıldığımız için mutsuz da değildim. Zaten bunu ben istemiştim. Uzun süren bir ilişkimiz vardı ama artık onunla anlaşamadığımızı fark etmiş hatta birbirimizi yıprattığımızı düşünüyordum. O bu düşüncelerimin tamamıyla saçmalık olduğunu düşünmüştü ve benden ayrılmak istemedi. Bu yüzden arayıp duruyor diye düşünüp bu konuşmayı ertelemeye karar verdim ve tekrar meşgule atıp arabayı çalıştırdım.
Şimdiki zamana döndüğümde sigaramın kendi kendine söndüğünü fark edip izmariti kül tablasına bırakıp içeri geçtim. Kendime tekrar bir kahve koydum. Televizyonu açıp karşısına geçtim. Bir yandan koltuğun yanındaki sehpanın üzerinde duran magazin dergilerini karıştırırken bir yandan da kahvemi içiyordum. Aklıma tekrar Ozan gelmişti. İki saat önce apar topar evden çıkmıştı ve gergin görünüyordu. Aslında o her zaman gergindi ama bu sefer bana sanki başka bir şey var gibi gelmişti. O esnada telefonum çalmaya başladı. Arayan Damla'ydı. Akşama Berk'in doğum günü partisine katılıp katılmayacağımı sordu. Aslında canım pek dışarı çıkmak istemiyordu ama Damla'nın ısrarlarına dayanamamıştım. Saat 9'da buluşacaktık. Telefonum tekrar çalmaya başlamıştı. Bu kez arayan Emre'ydi. Hala peşimi bırakmamıştı. Ayrılalı neredeyse dört ay olmuştu. Ayrılma sebebimizin asıl nedeni onun beni bunaltıyor olmasıydı ve bunu ona söylemiş olmama rağmen aynı şeyleri yapmaya devam ediyordu. Telefonu açtım:
-Efendim?
+Napıyorsun? Hala benimle görüşmemekte kararlı mısın?
-Evet. Bunu sormak için mi aradın? Cevabımın değişmeyeceğini sana defalarca söyledim.
Konuşurken sesim yükselmişti ve bu Emre'nin hoşuna gitmeyecek bir şeydi.
+Ben de sana bana sesini yükseltmemen gerektiğini defalarca söyledim. O Ozan itine mi güveniyorsun?
-Aramızda yaşananların sebebi Ozan değil. Bunu artık o kalın kafana sok. Benim birlikte olduğum Emre bu değildi. Sana ne olduğunu gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum. Çok değil üç dört ay önce neler yaşadık. İnan bana bir daha bırak seninle görüşmeyi, sesini bile duymak istemiyorum.
+Nerdesin?
-Emre hala neyin derdindesin sen ya?
+Sana nerdesin dedim?
-Cehennemin dibindeyim, diyerek telefonu suratına kapattım. Eminim bu da onu delirtecekti ama umurumda değildi. Telefonu sehpanın üzerine bırakıp banyoya gidiyordum ki kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Emre duruyordu. Afalladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Baştan Başlamak
RomancePencereden giren güneş ışığının yüzüme vurmasıyla uyandım. Bir yandan gözlerimi ovuştururken bir yandan da odadaki kıpırtıları algılamaya çalışıyordum. Sonunda gözlerimi açabildiğimde biraz doğrulup, onun eşyalarını toparlamaya çalıştığını gördüm...