Soluklanmak için yanımdaki ağaca yaslandım ve nefesimi kontrol etmeye çalıştım. Arkamdan havaya sıkılan silah sesini duyduğumda küfredip tekrar koşmaya başladım. Ama karın boşluğumdaki kurşun yarası beni epey zorluyordu. Switshortümü sıyırıp yaraya bakmaya çalıştım ilk başlarda derin gözükmeyen yara koştuğumdan ötürü açılmıştı ve daha çok kanıyordu. Yinede duramazdım. Hayrinin eline düşmektense izimi kaybettrdikten sonra kan kaybından ölmeyi tercih ederdim. Eğer hayrinin eline geçersem beni ölmekten beter ederdi üstelik sadece benle kalmayıp Çağrı'yıda öldürürdü. Bu yüzden onun eline düşmemem gerekiyordu. Silah sesleri kesilmeye başladığında hızımı azda olsa azalttım. Koşmam yetmiyormuş gibi bide yaralı bir şekilde koşuyordum. Aman ne güzel. Sonunda ana yola çıktığımda yolun kenarından yürümeye başladım. Silah sesleri tamamen kesilmişti ve ortalıkta sadece kuş sesleri vardı. 'Ben burada canımla uğraşıyım sız ötün' dedim içimden kuşlara. Nefesim hala düzene girmemişti ve yara iyice açılmıştı. Daha kötü yaralarımda olmuştu ama hepsinde yanımda Çağrı vardı. Ama şu an tek başımaydım ve yoldan bir allahın kulu geçmiyordu. Bilincimi gittikçe kaybediyordum ve hissizleşmeye başlamıştım bu hiç iyiye işaret değildi. Yolun kenarındaki yaprakların üzerine çöktüm ve elimi karnımın üzerine koyup bastırdım. Sonrası karanlık...
Yazarın Ağzından;
Azra yolun kenarında bayılmıştı ve yüzüstü bir şekilde öylece uzanıyordu. Arabanın içindeki adam yol kenarında yatan silueti farketti ve hızını yavaşlatıp arabasını durdurdu. Siluete biraz daha dikkatli bakmaya çalıştı ama batmaya başlayan güneş tam gözlerine vurduğu için ayırt edemiyordu. Arabadan inip silüete yakalşmaya başladı. İyice yaklaşınca bunun bir kadın silueti olduğunu anlayıp dizlerinin üzerine çöktü. Omuzlarından tutup kadının yüzünü çevirdi. Yüzünden saçlarını çekip yüzünü inceledi genç kadının. Kusursuz denilecek bir yüzü vardı. Genç adam umarım ölmemiştir diyip nabzını kontrol etti genç kadının. Nabz ince olsada atıyordu. Genç adam hadını hafıfçe sarstı çünki genç kadın muhtemelen bayılmıştı. Genç kadının yüzü acıyla buruşunca genç adam kadını sarsmayı bırakıp ayılmasını bekledi. Genç kadın gözlerini açınca genç adam kadının gözlerine hayranlıkla baktı. Kadın esmer olmasına rağmen gözleri masmaviydi. Genç kadın adamın varlığını farketmişti ama umursamadı adamın yüzüne bile bakmadan oturur pozisyona geldi. Yarası çok fazla acoyordu ama yüzünden mimik oyamadı azranın. Başkasının yanında canının acısını göstermezdi. Acıdan ölse bile fark ettirmemeye çalışırdı. Azra ayağa kalkınca genç adamda ayağa kalktı. Azra yine umursamadı adamı. Elini karnının üzerine koyup geri çekti. Yarası hala kanıyordu Azra sinirlenip" Vay amına koyayım bendede ne kan varmış." diye mırıldandı. Adam kaşlarını kaldırıp azranın eline baktı ve kendi elini azranın swetshortunun uçlarına uzattı amacı yarasına bakmaktı ama Azra bir adım geri çekilip adama sinirle baktı. Adamla ilk defa göz göze geldi. Adamın gözleri tıpatıp annesinin gözlerine benziyordu. Azra bi an sinirinin uçup gittiğini hissetti. Ama kendini toparlayıp sinirli bakışlarını takınıp "dokunma lan bana inmisin cinmisin" "yok ben azrailim. Baktım sen yol kenarında yatıyosun canını almaya geldim" diye cevapladı onu. Azra göz devirirken genç adam sakin bir yüz ifadesiyle "neyse asi kız benim azrail olduğum konusunda ve senin ölmediğin konusunda anlaştıysak ben kaçıyorum." dedi ve arabasına doğru ilerlemeye başladı. Azra geri dönemeyeceğini çok iyi biliyordu ve şuan tek seçeneği bu adamdı. "Hey!" diyip adamı durdurdu ve karnını tutarak adama doğru yürümeye başladı. Adam azranın söylemek istediğini tahmin ediyordu. Azra adamın yanına gelince derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı" bak yaram gerçekten ağır ve yaklaşık 3 saattir kanıyor. Böyle devam ederse geberip gidicem. Yani beni evime götürebilecek bir sen varsın şu an. Anlatabildimmi?" diye sordu adama adam kaşlarını kaldırdı yarası ağır olsaydı her kız gibi ağlayıp sızlanması gerekiyordu. Ama umursamadı. Arabasının kapısını açıp azranın binmesini bekledi. Azra vakit kaybetmeden arabaya zorlanarak bindi. Ama genede mimik oynatmadı yüzünde. Adam kapıyı kapatıp şoför koltuğuna bindi. Motoru çalıştırıp sürmeye başladı ikisinde sessizdi. Sessizliği ilk kimin öldüreceğini merak ediyorlardı.Azra;
Araba ormanın çıkışına doğru ilerlerken koltukta biraz daha aşşağıya kaydım ve switshortumu kaldırıp yarama baktım. Yara gerçekten kötü gözüküyordu. Swetshortumu düzelttim ve adama dönüp " eczanenin önünde durdursana arabayı gerisini ben hallederim bide telefonunu kullansam sorun olurmu " diye sordum başını olumlu şekilde sallayıp telefonunu bana uzattı. Çağrının ezbere bildiğim numarasını çevirdim ve telefonu kulağıma koydum. Çağrı üçüncü çalışta telefonu "evet " diyerek açtı. "Benim Azra." "Azra nerdesin amına koyayım öldüm meraktan" diye gürleyince sırıtmadan edemedim. "Çağrı ben bi boklar yedim. Temizlemen lazım." dedim. Çağrı oflayıp. "Yine ne bok yedin" "ağzıma sıçmıyacağına söz vermen lazım." onaylar gibi sesler çıkardığında "şuan yanımda yabancı bir adam var detaylı anlatamam ama yaralıyım ve yara biraz kötüleşti adam beni bi eczanenin önünde bırakıcak gelip beni al." dedim. Biraz kızsada kabul etmişti. Çağrının numarasını falan her şeyini telefondan sildim ve telefonu adama geri verdim. İlginç bir şekilde adam bana hiç soru sormamıştı. Gerçi benim yaşlarımda gözüküyordu. "Adın ne?" diye sordum birden o an ismini çok merak etmiştim. Ben merak ettim ve söylemek istediğim herşeyi pat diye söylerim. Utanmazdım veya çekinmezdim yani gamsızın tekiydim. Sorumla biraz şaşırsada kısa süre sonra cevap verdi "Uzay" dedi. Bi an ne dediğini anlayamasamda adının Uzay olduğunu anlayabildim sonunda. "Güzel isim" dedim. Cevap vermeyip yola devam etti. Cevap vermesi için söylememiştim. Sonunda bir eczanenin önünde durduğumuzda ben bayılmamak için kendimi zor tutuyordum. Çok fazla kan kaybetmiştim ve bilincim kapanmaya başlıyordu. Uzay dan telefonunu birkez daha istedim ve hemen çağrının numarasını çevirdim. " Çağrı bizim barın mahallesindeki güven eczanesinin önündeyiz kafam gidiyor ben bayılmadan ışınlan kardeşim." dedim ve numarayı bile silmeden direk telefonu verdim. Uzay elini bana yaklaştırmaya başlayınca güçsüzlükle bileğinden tuttum. "Sadece yarana bakacağım Azra." dedi. Bileğini bıraktım ve o swetdhortumu kaldırıp yarama baktı "bence hastaneye gitmeliyiz." dedi. Hastaneye gidersek bunun kurşun yarası olduğunu anlarları ve benim başımda az bela varmış gibi bi bela daha açılırdı. Başımı olumsuz bir şekilde salladım. Omuz silkip arkasına yaslandı. Çağrının arabası ani fiiren yaparak tam önümüzde durdu. Çağrı arabadan fırlar gibi indi. Elimi arabanın koluna götürdüm ve kapıyı açtım. Çağrı kapıyı açmama yardım edip beni kucağına aldığında kendimi kasmayı bıraktım ve gözlerimi kapattım. Çağrı beni arabasına götürürken son duyduğum sözleri "Eğer ölürsen mezarına işerim kardeşim" oldu. Onun bu tehdidinden sonra hafif tebessüm ettim ve gözlerimi açmadan "ölmem kardeşim" diye fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Bilir
Teen FictionHer yeri dağıtmak geliyordu içimden. Parçalamak herşeyi oraya buraya savurmak geliyordu. Ses tellerim yırtılana kadar bağımak çığlık atmak istiyordum. Ama vicudum işlevini yitirmişti sanki,gözlerimi dahi kırpamıyordum. Vicudum beynimin emirlerine uy...