2. Bölüm

68 4 0
                                    

15 SENE ÖNCE:

Ilgaz, Ilgaz'dı hayatta annemden çok önemsediğim kişi. Şuan görüşmüyorduk ama ne yaptığını nerede olduğunu sosyal medya hesapları sayesinde görebiliyordum. 5-6 yaş civarlarındaydık. Komşumuz Ayşe'yle birlikte salıncakta sallanırken karşı yolda gördüm onu. Yeni taşınmışlardı sanırım çünkü yanındaki birkaç kişinin eşyaları evin içine taşıma telaşından yeni taşındıklarını o yaşlardaki çocuk bile gayet basit bir şekilde anlayabilirdi.

Aman neyse dedim taşındıysa taşındı. Devam ettik Ayşe'yle birlikte hem sallanıp hem şarkı söylemeye. Yeni evinin bahçesinden el salladığına şahit oldum. Belki de bana ilk gördüğümde bakmadığı için çekici gelmemişti ama bana el sallarken simsiyah saçlarını, masmavi gözlerini gördüm. Bir de kalbi kırık masum bir çocuk.

Ayşe fark etmemiş miydi bilmiyorum ama ben hissetmiştim. Gözlerinin derinliğindeki üzüntüyü, kırılganlığın farkına varmıştım onu gördüğümde. Belki çocukluk aşkım olacağını düşündüğümden, belki de üzüntüsünü giderebilmek amacıyla her gün her saat hiç inmediğim salıncaktan o mavi gözlü çocuk için inmiştim. Sağa sola bakıp araba geliyor mu diye kontrol ettikten sonra evine doğru adım adım yaklaşmaya başladım.

"Merhaba. Ben Açelya..." dedim bana masum masum bakan mavi gözlü çocuğa.

"Merhaba. Ilgaz ben. Burada mı yaşıyorsun?" dedi hakkımda bir şeyler öğrenmeye çalışırcasına.

"Evet, bak ilerideki koyu kırmızı evde annem ve babamla birlikte yaşıyoruz. " dedim kendimden hiç beklemediğim bir heyecanla.

Bir ses duyduk ikimizde. Sesin geldiği yöne döndüğümüzde "Ilgaz. Oğlum arkadaş mı buldun sen ilk günden?" dedi koskocaman bir sırıtma ve tatlılıkla annesi olduğunu düşündüğüm sarışın kadın.

"Evet anneciğim. Baksana, çok güzel saçları var." dedi saçlarıma yavaş yavaş dokunarak. İçim ürpermişti ve mutlu olmuştum sebepsizce.

"Adın ne senin tatlı kız?" annesi hayran gözlerle saçlarıma bakarken konuşmuştu.

"Açelya efendim. Sizin?" dedim çocukluk aşkımın sarışın ve güzel annesine.

"Melek." deyince ağzımı kocaman açarak "Adınız kadar kendiniz de güzelsiniz. Aynı bir melek gibisiniz..."dedim.

Gözlerimde oluştuğunu düşündüğüm kalpli göz emojisinin tatlılığıyla onu etkilediğimi bana tekrar tekrar hayran gözlerle baktığında hissetmiştim.

Yanlarından kısa süre sonra ayrıldığımda, "Demek adı Ilgaz. Sanırım aşık oldumm!" diyerek çocukça bir mutlulukla evin içinde dolanıp duruyordum.

Babamın "Kızım ne aşkı meşki bu yaşta?" deyip gülmesi " Ne yapayım baba çok tatlıydı. Böyle masmavi gözlü... Adı da  Ilgaz'mış. Annesiyle de tanıştım çok sevdim onları!" dememe ve tekrar evde mutlulukla zıplamama sebep olmuştu.

*

GÜNÜMÜZ:

Falcıdan, birkaç arkadaşım daha el falı baktırdıktan sonra ayrılmıştık. Evime hava karardığı sıralarda varmıştım ve her gece rahat koltuğunda kitap okuyan ben, bu gece sadece düşüncelerimle baş başa kalmayı istemiştim. İstanbul'un en ünlü mimarlarından biri olan babam,8 yaşıma bastığım gün yıllardır trafik kazası olduğunu sandığım bir şekilde ölmüştü. Doğum günümün sabahı beni uyandırmıştı ve doğum günümü beraber kutlayamayacağımızı çünkü çok önemli bir iş gezisi olduğunu söylemişti.

Daha 8 yaşında olmama rağmen olgunlukla karşılayıp, babamı kocaman öptükten sonra şoförümüz İsmet Ağabey' e selam vermiştim ve babamın arabamıza bindikten sonra uzaklaşmasını arkasından salladığım elimle izlerken bir daha babama hiç el sallayamayacak olduğumu bilmiyordum...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AçELyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin