Meryem tekrar koşarak merdivenlerden aşağı indi.
H:dur Meryem! Ya bi dursana!
Meryem kapıyı açıp koşarak arabaya bindi ve son gaz sürdü.
Telefonla Faruğu aradı. Faruk cevap vermedi.
M:aç şu telefonu aç!
Meryem defalarca aradıysa da Faruk açmadı.
Meryem mesaj atmaya koyuldu.
Meryem:
Bak Faruk oturup sakince bir konuşalım. Lütfen pişman olacağın şeyler yapma. ÇİMEN kafeye gidiyorum sana konum atacağım 1 saat sonra orada ol lütfen!!
Meryem doğru kafeye sürdü. Meryem içeri girdiğinde Faruk orada oturuyordu. Faruk hemen ayaklandı.
Gelip Meryemin koluna yapıştı.F:sana evden çıkmıyacaksın demedim mi Meryem!!
Meryem dişlerini sıkarak.
M:Faruk kolumu acıtıyorsun gel şöyle geçelim lütfen!
Faruk sinirle masaya geçti. Meryem de peşinden geçti.
M:bak Faruk lütfen eski haline dön. Canın biyolojik olarak senin oğlun olmaması hiç bir şeyi değiştirmez! Sen Canın babasısın oda senin oğlun! Bunu kimse değiştiremez! Lütfen gidip kimseyi öldürme yada vurma bak ...
Faruk masaya vurdu hızla.
F:evet Can benim oğlum! Evet ben onun babasıyım! Ama senin anlamadığın nokta şu! Sen beni bir yalana inandırdın! (Bütün gözler onlara çevrilmişti.) Anlıyor musun?! Yalan! Koca bir yalan! Sen ben yalan! Mutlu bir aile yuvası... yalan! Seni seviyorum sözleri... yalan! Sen beni sevemedin sevmeyeceksin de! Bu yalanların çevresinde tek gerçek benim sana ve Can'a olan aşkımdı!
M:Faruk saçmalıyorsun! Yalan değildi! Sadece sana söylemeye korktum ben! Anlıylormusun korktum! Seni seviyorum bu yalan değil... asla olmadı...
F:ya Meryem hala yalan söylüyorsun! Sen beni oynattın işte bütün gerçek bu!! Sen o adama hala deliler gibi aşıksın!!
M:s...saçmalama!(kekeledi)
F:ya gözlerinde gördüm! Gözlerinde! Sen hiç bana öyle bakmadın( sesi titredi, gözleri doldu.) Bana bakarken hiç öyle gözlerin parlamadı... bana hiç öyle gülmedin...
M:Faruk... (diyerek ellerini uzattı Meryem)
Faruk ellerini hızla masaya vurarak ayağa kalktı.
F:Yeter!!! Hızır, ailesi kim varsa ölecek! Öbür dünyada buluşmanız dileğiyle!
Masadan kalktı hızla dışarı çıktı.
Meryem de peşinden çıktı. Arabaya binerek takip etmeye koyuldu.
.........
Birazdan Faruğa mesaj geldi.Hızır:
Adamsan attığım konuma tek başına gelirsin it herif... bende tek gelicem namusun üstüne söz veriyorum! Gelde bir hesaplaşalım!
...........
Hızır uçurumun tepesinde öylece dikiliyordu. Birazdan Faruk geldi hemen silahını çıkarıp Hızıra döndürdü.
F:biliyor musun? İşimi kolaylaştırdın! İşimi kendim hallede bilirim artık! Para pul dağıtmaya gerek kalmadı.
H:o kadar kolay mı?
F:kolay! Ucunda ölümde olsa benimle birlikte geleceksin Hızır çakırbeyli!
Tam tetiğe basıyordu ki bir silah sesi yükseldi. Faruk silah sesinin geldiği tarafa döndü. Meryem ağlayan gözlerle ona bakıyordu.
Faruk sonradan gelen bir acı hissi ile
dizlerinin bağı çözüldü yere düştü. Öksürdü ve öksürdü.Meryem hızla yanına koştu. Hızırda.
M:Hızır ne olur ambulansı ara!
Hızır ne kadar bu adamdan nefret etse de armaya koyuldu.
Meryem Faruğun yüzünü avuçlarının içine aldı.
M:çok özür dilerim! Beni affet Faruk senin katil olmanı istemedim! Hızırı öldürmeni istenedim...( faruğun düşen kafasını kaldırdı.) Bana bak iyi olacaksın. Dayan tamam mı?
Faruğun ağzının kenarından kan süzülmeye başladı.
İyice yere düştü. Meryem Faruğun başını dizlerine koydu.
M: lütfen beni bu vicdan azabıyla başbaşa bırakma! Beni düşünmüyorsan Can'ı düşün... lütfen.
Faruk elini kaldırarak Meryemin yüzünü sevdi.
F:korkma sana kızgın değilim... vicdan azabıyla yaşama... mutlu ol Meryemim... (yutkundu) beni unutma... Cana da unutturma... (gözlerinden yaşlar süzüldü) sizi seviyorum ben... oğlumuza iyi bak olur mu?
Meryem kafa salladı.
F:ü... şüyorum...
Hızır üstünde ki ceketi çıkarıp Faruğun üstüne örttü. O sırada Meryem acı gerçeği kafasına beton düşmüş gibi öğrendi... Hızırın çelik yeleği vardı.
F:seni seviyorum...
O anda Faruk son nefesini verdi.
M:Faruk!!!