11 BÖLÜM İlk mesaj

373 40 6
                                    

Merhaba arkadaşlar sizlere bir duyurum var. İkici kitap yazmaya karar verdim. İkinci kitabım töreyle ilgili olacak.....

Keyifli okumalar..

Kalp mıdır insana sev diyen,
yoksa yalnızlık mıdır körükleyen, sahi nedir sevmek?
Bir muma ateş olmak mı,
yoksa yanan ateşe dokunmak mı?

Göz kapaklarımı aralayıp
baş ucumdaki telefonuma baktığım an çığlık atmama neden oldu. Çünkü saat
08:10 geçiyordu yataktan fırladığım gibi banyoya girip duş alma zamanım olmadığı için sadece elimi yüzümü yıkaya bildim.
Hızlı bir şekilde tekrar odama dönüp çabucak üstümüde giyindiğim gibi çantamla telefonumu alarak hızla evden çıktım.
Geç olduğu için
direk şirkete gitmem gerekiyordu. Bir araba çevirip arka koltuğa yerleştiğim gibi şirketin adresini söyledikten sonra derin bir nefes aldım . Annemle babamın kazasından sonra abim beni
alarm kurmadan kalkmaya alıştırmıştı. İlk defa uyuya kalmış olmamın tek sebebi Ada'nın dün söylediklerinden gece gözüme uyku girmediğimden başka hiçbir şey değildi. Araba şirketin önünde durduğunda ücreti ödediğim gibi bir hışımla şirkete girer girmez asansöre binip beşinci kata bastım. Rüzgar bey gelmiş midir? Asansör durduğunda
asansörden çıktığım sırada Suna gözüme takılınca Rüzgar beyin gelip gelmediğini öğrenmem gerekiyordu. Suna'ya sorduğumda geldiğini o da beni sorduğunu söyleyince dudaklarımı dişledim. Şimdi hapu yutum, ona ne cevap verecektim, sizi düşünmekten gözüme uyku girmedi mi diyeceğim. Kendi söylediğime başımı iki yana sallayarak direk
odama girdiğim gibi
camdan karşıya baktığım an onunla
göz göze geldik.
Onun kara gözlerinin içine kayboluyordumki telefonuma gelen bildirimle kendimi toparladım.

Dünde işe gelmediğimiz için bazı toplantılarını bugüne ertelediğimiz için not defterimle telefonumu alıp odadan çıktım .

Her zaman olduğu gibi kahve makinasından bir kahve hazırlandıktan sonra Rüzgar beyin odasına girdiğimde Ada'nın söylediklerinden onun yüzüne bakmaya cesaret edemiyorum. Ya haklıysa ona aşıksam bunu Rüzgar bey fark ederse ben o zaman burda
bir daha nasıl çalışırdım? Rüzgar beyin kahvesini masaya bıraktıktan sonra not defterime bakarak .

"Dün şirkete gelmediğinden dolayı
tüm toplantıları bugüne
ertelemiştik bu yüzden onları halletmeniz gerekiyor."
Derin bir nefes alıp tekrar konuştum

"Çekimle ilgili bir sorun varmış onunla ilgilenmenizi istiyorlar ondan sonra da saat 13:30'da
Japonya'lılarla toplantınız var."
dedim. Bütün vücudum titriyordu.
Geç kaldığım için bir açıklama yapmam gerekir diye düşündüm.
Rüzgar beye baktığımda . O da bana değilde elindeki kalemi iki parmağının içinde dündürdüğü için bana bakmıyordu. Bana bakmadığı için içimden ona teşekkür ettim. Böylelikle daha rahat konuşa bilirdim.
Ellerimle oynayarak.

"Şey Rüzgar bey geç kaldığım için özür dilerim. "dediğim an
Rüzgar bey elindeki kalemi
ani bir hareketle kırınca korkuyla geriye doğru sendelendim son anda düşmemek için kendimi kontrol etmeyi başardım. Bağırmamak içinde elimle ağzımı kapattığım gibi bakışım benden bağımsız Rüzgar beye kayınca o da siyah gözlerini masadan kaldırıp benim gözlerime kaldırdı .

"Seni kaç kere uyarmam gerekiyor. Birdaha ben veya
bir başkasından özür dilediğini görürsem o zaman olacaklardan ben sorumlu değilim asistan " diye dişinin arasından tırstı.
Onun böyle konuşmasından sesli bir şekilde yutkunmama sebep olsada
neden bu kadar sinirlendiğinde bir anlam veremedim ? Tamam benim özür dilememden hoşlanmıyor olabilirdi ama onu bu kadar ofkelendirecek kadar başka bir şey olmalıydı.
Sessiz bir şekilde mırıldanmaya başladım.

"Ben sadece geç kaldığım için
özür dinlemiştim. Kötü bir şey mi var? "dedim
Hadim olmadığımı biliyordum ama onun bu kadar kötü eden şeyin ne olduğunu merak ediyordum.
Rüzgar bey ağzını açıp tam
konuşacaken kapı gürültüyle açıldı. İkimizde aynı anda bakışımı kapıya çevirdiğimizde Suna nefes, nefeseydi kötü bir şey olduğu kesindi. Ellerini kalbine koyarak.

Her şeyinle ilkimsin Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin