Blog

10 2 0
                                    

Hızla evime gidip düşünmeye başladım. Bir yandan Okyanus denen kızı, ailemin başına bunların neden geldiğini, bana neden yardım ettiğini... Diğer yandan da o sarı çocuğun kalbimi delen gözlerini... Sahi neydi ismi?Adama adını bile sormadan apar topar kaçmıştım. Böyle duygulara alışkın değildim. Vücudum kor gibi yanıp kalbim kuş gibi çırpınmaya başlayınca paniklemiştim adeta. Bakışları bu kadar deliciyken gülüşü nasıl bu kadar masum kalabilirdi? Gözüktüğü gibi masum ise orada işi olamazdı! Mutlaka o organ ticareti yapan itlerden birinin köpeğidir diye düşünerek kafamdan atmaya çalıştım. Ben Avukat adayı Eylül KARA, aşağılık ve ailemi katledenlerle bir olan bir adama sırf bu kadar güzel gülüyor, sırf bu kadar güzel bakıyor diye aşık olamazdım. Bunlara yenik düşemezdim. Peki ya bunlarla alakası yoksa. Sonuçta benimde alakam yok ama bugün oradaydım.  Oraya ait değilse o dolabın arkasına saklanan pencereyi nereden bilebilir? Kafam allak bullak oldu. Aileme bunu yapanları bulmadan dikkatim dağılmamalı. Bir duş alıp yatağıma girdim. Zor bir günün sonunda yine yatağıma kavuşmuştum.
Masumsan tüm bu olaylar bitip intikamımı aldığımda umarım karşıma yeniden çıkarsın sarı oğlan...
Sabah olduğunda telefonuma gelen mail bildirimi ile uyandım. Okyanus'tandı mesaj. Bu kız gerçekten çatlak. Kim mail adresini pilavustudoner diye alır ki?
"Sana adam yollayım dedim ne diye tek gidiyorsun oraya" demiş.
"Sen nereden öğrendin?" yazıp yatağımdan kalktım. Tabikide odamı toplamadım. Çok saçma şeyler bunlar arkadaşlar. İnsan akşam geri bozacağı şeyi neden toplar ki? O zaman sıçacaksak neden yiyoruz dediğinizi duyar gibiyim. O yemek değerli kardeşlerim :)
Kahvaltımı edip koşuya çıktım. Koşmaktan nefes nefese kalıp artık kalbim sıkışmaktayken bile gözleri gözümün önünden gitmiyordu. İşime odaklanmalıydım, ulaşmam gereken bir amaç vardı. O sırada mailime cevap geldi.
"Hala bana güvenmiyorsun değil mi?"
"Bana kendini neden göstermiyorsun? Madem yardım edeceksin..."
"Peki o zaman bu böyle olmayacak. 2 saat sonra attığım adrese gel."
"Tamam"
Evime gidip duş aldım. Şeyda dünden beri arıyordu ancak açmıyordum. Böyle olmadığını bilsemde bu olanlardan onu sorumlu tutuyordum sanırım. Belki de sadece soğumuştum. Geçmişe dair kimseyi görmek istemiyordu bir yanım. Şeyda'nın bir günahı yoktu. Ancak ben şu sıralar öfkeme hakim olamadığım için son olanlarla ilgili ağzımdan bir şey kaçırıp onu incitmekten korkuyordum.O benim canımdı beni en iyi o anlardı lakin üvey babasının bunları yapması onu kahrederdi. Hızla çıktım evden navigasyona Okyanus'un attığı adresi girip oraya doğru gitmeye başladım. Sonunda yüzünü görecektim demek. Acaba nasıl bir kızdı? Attığı konuma gittiğimde Ankara manzaralı bir uçurum kenarı olduğunu fark ettim. Bir tane araba vardı zaten. Filmli camın arkasında da belli belirsiz bir karartı. Arabayı yanına park ettiğimde arabasının kapısı açıldı. Siyah ince topuk bağcıklı bir ayakkabısı vardı. Dar deri pantolonun üstünde pantolonun içine soktuğu bordo şık uzun kollu ince bir gömlek. Onun üstünde diz kapaklarının altına kadar uzanan, vücut hatlarını kapatan kıyafetine yakışır bir yelek. Başında da siyah eşarp. Bir dakika, bir dakika eşarp mı?
"Oky...." kelimemi tamamlamadan "Evet" diyerek gözlüklerini çıkardı. Ne kadar güzel kirpikleri vardı. Kahverengi gözleri...
"Memnun oldum" diyerek elini uzattı. Gülümseyerek elini sıktığımda elimi elektrik çarptı. "Hala kaldı mı bu şakaları yapanlar" dediğimde "Daha yeni başlıyoruz bu kadar çabuk bezmee" dedi kafasını yana yatırarak. İstemsizce tebessüm ettim.
"Neden bana yardım ediyorsun"
"Çünkü ortak çıkarlarımız var, bunun dışında birde bağ... Sorma zamanı geldiğinde baba sana anlatır"
"Baba ne yaaa" diyip gülerek "Başım belada mı" dedim
"Allah'ım bu kızın espirileri çok bayat alın beni buradan" diyip gökyüzüne bakarak "Işınla beni speedy" dedi.
Ben şaşkınlıkla kızı izlerken "Tipime bakınca ciddi birşey sandın dimi beni" dedi. Bana cevap verme fırsatı bırakmadan arabasının kapısını açıp ucunda unicorn deseni bulunan spor ayakkabısını ayağına geçirdi. "İlk tanışma olunca azcık cool olam dedimde bunlar dayanılacak gibi değil kardeşim yağğ" dedi. Ben karşısında sadece tebessüm ediyordum.
"Çok iyi dövüşüyorsun, bizim dangalaklardan iyisin vallahi" diyip kahkahalarla gülerken "Nerede öğrendin bakalım bunları" dedi.
"Bir arkadaşımla sosyal medyada kadına karşı işlenen suçlardan bahsederken ciddi bir platform oluşturduk. Seslerini duyurabildikleri, yalnız olmadıklarını bildikleri bir platform. Bu kadınlarla iletişime geçip yardım ettikçe düşmanımız arttı. Gelen tehditlerin haddi hesabı yok. Kadınların kendilerini güçlü hissedip şiddetlerine ses çıkarmaya başlaması egolarını sarstı. Daha sonra -zaten beni bu kadar iyi tanıyorsun madem biliyorsundur- ailem ölünce reşit olana kadar  1 sene yetimhanede kaldım. Orda taciz edilen, tecavüz edilen, dışarıya satılarak üzerinden para kazanılan çocuklar vardı. Onların sesi olcam susmayacağım engel olacağım derken çok şiddet gördüm. Bu sebeplerle kendimi korumayı öğrenmem gerekti. 4 yıldır eğitim alıyorum."dedim. Bir müddet ikimizde sustuk. Okyanus lafa ah şu erkekler diyerek girdi. Bende hemen muhalefet oldum. "İşin kötü tarafı biz hep erkekleri suçluyoruz ama kadınlara en büyük darbeyi yine hemcinslerimiz vuruyor." derken yaşadıklarım, gördüklerim aklıma geldikçe gözlerim doluyordu. Okyanus bana sarıldı. Sessizliğini koruyordu. "Anlatmak rahatlatır, konuşmak ister misin" dediğinde , Bir gün bir takipçim bana yaşadıklarını aktarırken şu cümleleri kullandı diyerek blogta ki bir yazıyı gösterdim. "Kocam beni aldatıyordu. Ağlayarak boşanmak istediğimi söyledim. Onu çok seviyordum, çok büyük bir aşkla evlendiğimizi, onunda beni sevdiğini sanıyordum. Derken boşanmayacaksın seni öldürürüm, seni yaşatmam tehditleri ve şiddet başladı. O gözlerine aşkla baktığım adam bu değildi sanki. Birgün yine öldüresiye dövdü can havliyle kayınvalidemin evine kaçtım, sığındım. Olanları anlattım. Kadınlık yapsaydında kocanı elde tutmayı başarsaydın dedi. Kimsem yoktu işimde yoktu boşanamadım. Ne sevgi vardı ne huzur sadece ardı arkası kesilmeyen ihanetler ve şiddetler. Sonra yan daireye taşınan bir öğretmen vardı. Yaşı benden 5 6 yaş küçük. Bana gösterdiği ilgi yılların sevgi açlığı ile benim ihanetime dönüştü. Birazcık sevilmek beğenilmek istemiştim oysa ki. Kocam öğrendiğinde beni eve kapattı. Telefonumu aldı, kapıyı üzerimden kilitlerdi. Aylarca her gün onu istemediğim halde benimle zorla birlikte oldu. Sen sadece benim orospumsun gibi hakaretlerle aylarca psikolojik şiddete uğradım. Zamanla kendime olan saygımı yitirdim. Gördüğüm şiddette cabası. Kurtulamıyorum." dedi. Düşünebiliyor musun aldatsan sen suçlusun aldatılsan yine sen suçlusun... Okyanus "Kendi aldatınca sorun yok tabi, Şerefsiz Piç" diyerek hakaretlere başlamıştı bile... Peki ne oldu o kadına dedi. Biz yardımcı olduk ve boşandı dedim. Okyanus bana sarılarak bloğunu geliştirmene, daha çok kadına ulaşmana yardımcı olabilirim, anlarım bilgisayar işlerinden." dedi. Teşekkür ederek kabul manasında başımı salladığımda "Sen benim en yakın arkadaşımsın, üzülme." diyip boynuma sarıldı. Artık eve dönmem gerektiğini söyledim. Telefon numarasını aldım. Ve ayrıldık.
Ne kadar değişik bir kız, bir anda en yakınımsın falan dedi. Gerçi kız bana dair herşeyi biliyor. Onu tanımayan bendim.
Evime giderken bir pastanenin önünde durup pasta aldım. Bu sinir harbini anca tatlı bastırabilirdi.
Evlilik kadının köleliğinin tescili miydi? Nikah kadının tapusu muydu? Kadın nikah akdi ile tapulanabilen bir mal mıydı? Sevdiğimiz adamla geçirmek istediğimiz bir ömür için attığımız imza o sevdiğimiz adama isteğimiz dışında birlikte olmak, dövmek, hakaret etmek, öldürmek gibi fiillerin gerçekleştirilebilmesi için yetki verir miydi? Hayır arkadaşlar yanlış! İhanet eden kadın olsun erkek olsun ,evlenirken kalben yaptığınız sadakat akdini bozmak yoluyla evlilikte kusur kabul edilir. Ancak bunun cezası yalnızca ve yalnızca boşanmak yoluyla ihanet tazminatı almaktır. Bunun dışında yapılanlar suçtur. Burada iki insan söz verir ancak tutamaz. Akit bozulur. Böyle insanları gördüğümüzde avazımız çıktığı kadar yüksekle korkmadan ahlaksızlıklarını yüzlerine vurmalıyız. Ha tek suç erkeklerde mi? Asla! Kadınlarda çok fevri davranabiliyor. Aldatıldığı için çocuğunu babaya karşı dolduran silah gibi kullanan kadınlar en basit örnek...

ZEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin