Güney sabah erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamıştı. Usulca Songül'ün uyuduğu odaya girdiğinde hala uyuduğunu gördü. Uyandırmak yerine yavaşça odadan çıktı ve Eylül'ü aradı.
Eylül:
"Efendim."
Güney:
"Eylül.. günaydın. Hayal'i okula bırakabilir misiniz?"
Eylül:
"Niye? :)"
Güney:
"Ya Songül hala uyuyor da uyandırmak istemedim."
Eylül:
"Tamam bırakırım ben geçerken."
Güney:
"Çok sağol."
Eylül:
"Önemli değil."
Güney telefonu kapatınca oturup Songül'ün uyanmasını beklemeye başladı. Songül'ün sızmadan önce söyledikleri aklından çıkmıyordu.
*******
Songül uyandığında nerede olduğunu anlayamamıştı.Uykulu gözlerle ve dağınık saçlarla ayaklarını sürükleye sürükleye salona girdiğinde Güney'i gördü.
Songül:
"Güney..."
Güney:
"Günaydın."
Songül:
"Günaydın."
Güney:
"Kahvaltı hazır. Gel hadi."
Kahvaltı masasına oturduklarında Songül başını ovdu.
"Off çok başım ağrıyor."
Güney:
"Kahvaltıdan sonra ilaç içersin."