Bölüm 1: Peron 9 3/4

52 6 5
                                    


Serago, yurt odasında yatağa yayılmış, oda arkadaşlarının bavullarını hazırlamalarını izliyordu. Ursula, bavulun kapağının üstünde zıplayarak kapatmaya çalışırken Muracu dış fırçasını arıyordu. Yumitsu, yolculuk için erzak almaya gittiği mutfaktan geri döndüğünde arkadaşlarını cebeleşirken görünce kendi kendine, "Ben neden bunlarla arkadaşım?" diye sordu. Elindeki meyveleri çantasının içine attı.

"Bilmem farkında mısınız ama biz büyücüyüz." dedikten sonra uzun çizmesinden asasını çıkardı.

"Accio diş fırçası!"

Muracu'nun diş fırçası Serago'nun yastığının altından fırlayıp Yumitsu'nun eline geldi. Muracu, Serago'ya pis pis bakıp, "Bunun sende ne işi var?" diye sordu. Serago sinsi sinsi sırıtınca Muracu artık diş fırçasını istemediğine karar verdi.

Yumitsu asasını yeniden, bu sefer Ursula'nın bavuluna doğru salladı.

"Topla!"

Ursula'nın eşyaları düzgünce bavuluna yerleşti ve bavulun kapağı kolayca kapandı.

Hepsi hazır olunca Müdire Perphorilda Ylune onları odasına çağırdı.

"Lütfen şuraya, şöminenin karşısına geçin, evet - şimdi bavullarınızı şuraya, masanın yanına bırakın. Onlar siz gittiğinizde çoktan yerleşmiş olacak. Hogwarts için gerekli kitap, araç ve gereçler çoktan sizin için ayrılmış yurt odanızda."

Kızlar büyük koltuğa oturdular. Karşılarında da Müdire Ylune oturuyordu. Hepsi birbirine tuhaf bakışlar atarken Müdire konuşmaya başladı.

"Eminim hepiniz neden okul değiştirdiğinizi merak ediyorsunuzdur. Özellikle böyle tehlikeli bir zamanda neden Hogwarts'a gidesiniz ki? Sorun şu ki, orada yardımınıza ihtiyaçları olan insanlar var. Size şimdilik bu kadarını söyleyebilirim. Orada geçirdiğiniz seneler boyunca bunu daha iyi anlayacaksınız. Hazırsanız eğer," dedikten sonra ayağa kalkıp şöminenin yanındaki raftan bir kase aldı. Yumitsu çoktan içindekinin uçuç tozu olduğunu anlamıştı. Müdire, kaseyi kızlara doğrulttu.

"Bu uçuç tozu. Bir avuç alın, şöminenin içine girin ve "Peron 9 3/4!" diye bağırın. Daha sonra elinizdeki tozları yere atın. Bu kadar basit. İlk denemek isteyen?"

Ursula elini kaldırdı. "İlk ben giderim."

Müdire, kaseyi Ursula'ya uzattı. Ursula bir tutam alıp şöminenin içine girdi.

"Peron 9 3/4!"

Ursula, etrafından ateşler çıktığını gördü ama ateşleri hissetmedi. Daha sonra çok tuhaf bir hisle aşağıya düştüğünü sandı. Midesi hiç olmadığı kadar bulanıyordu.

Bam.

Belirdiği şöminede ayakları birbirine dolandı ve şöminenin içinden yola çıkarak sert bir şekilde tas zemine düştü.

Tam ayağa kalkacağı sırada kendisine uzatılmış bir el gördü. Elin sahibine baktığında bunun turuncu saçlı, kahverengi gözlü ve uzun boylu bir çocuk olduğunu gördü. Eski bir kazak ve kot pantolon giyiyordu. Ursula, kalmak için çocuktan destek alırken arkasındaki şömineden çığlık atarak birisi üzerine düştü. Ursula kemiklerini hissetmiyordu. Serago, Ursula'nın üstünden kendini yana doğru attı.

İsmini öğrenemediği kızıl çocuk gülerken yanında aynısından bir tane daha belirdi. Ursula bir saniyeliğine acaba öldüm mü diye düşündü fakat hemen kendini toplayıp yerden kalktı. Kalkınca Serago'yu da çekiştirerek yerden kaldırdı.

İkizlere dönerek, "Ben Ursula, bu da Serago." diyerek kendilerini tanıttı.

Biraz daha uzun boylu olan, "Fred ve George." dedi. "Sizi daha önce Hogwarts'da gördüğümü hatırlamıyorum, ya sen, George?"

"Hayır kardeşim, ben de hatırlamıyorum."

"Yeni geldik biz. Ilvermorny'den. 3. senemize burada devam edeceğiz." diye açıkladı Ursula.

"İsimleriniz çok tuhaf. Orada herkesinki böyle mi?"

Serago bıyık altından, "Yumitsu ve Muracu'yu görene kadar bekle." dedi.

O sırada arkadaki şömineden doğru bir şekilde Muracu belirdi.

"Ejderhayı an asayı hazırla." dedi Serago.

Muracu şömineden adımını atıp havalı bir şekilde omzunun üstünden tozları temizledi.

"Gençler bu değişikler kim?" diye sordu ikizleri göstererek.

"Değişik mi? George, bu yerden bitme bize değişik mi dedi?"

"Sanırım öyle dedi."

Ursula gergince gülerek cevap verdi, "Kusura bakmayın, gelirken kafasını vurmuş heralde. Biz yavaştan kalkalım. Yer kalmaz sonra filan. Hehe, hadi görüşürüz."

Bir eliyle Serago'yu, diğer eliyle Muracu'yu tutarak gidecekti ki arkadaki şöminede Yumitsu belirdi.

Fred, "Daha var mı?" diye sordu.

Yumitsu ikizlere ağzı açık bakıyordu. "Siz klon musunuz?" diye sordu. Serago arkadan onaylarca kafasını salladı, "Çok mantıklı."

"Hayatınızda hiç ikiz görmediniz mi?" diye sordu George.

Trenin gürültüyle buhar çıkarmasıyla hepsinin kafası aynı anda trene döndü.

Muracu endişeyle bağırdı. "KOŞUN LAN TREN KAÇIYO!"

İki kere söylemesine gerek kalmadan 6 kişi aynı anda trene doğru depar atmaya başladı.

Trenin kapısında aynı anda girmeye çalıştıkları için Muracu ve Yumitsu kapıda sıkıştı. Geri geri çıkıp yeniden girmek zorunda kaldılar.

Protecting the Golden TrioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin