Sabah güç bela alarm sesini duyup uyandım. Ama kalkabiliyormuydum? Hayır.
Tavanla bakışıp duruyordum ki annemin kahvaltı hazır hâlâ giyinmedin mi dediğini duydum.
Ne kadar uykum olursa olsun elimi yüzümü yıkamadan ayılamayacağımı düşünerek ayaklandım. Odadan çıkmadan canım yastığım ve biricik yorganıma bir kere daha baktım, sanırım burakla evlenemezsem ömrüm onlarla gecicekti.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama gelip üzerimi giyindim saçımı tarayıp salık bıraktıktan sonra dudağıma nemlendirici krem sürdüm bu soğuk havada catlayıp bir de onun bana acı vermesini istemiyordum ardından Kahvaltı için aşağı indim babam ve annem çoktan masaya oturmuşlardı bile.
Annem beni gördüğünde sen gece uyumadın mı dedi sorgucu bir sesle.
Ne alakası var ki anneciğim dediğimde tamamıyla anlamıştı uyumadığımı.
Hem gözlerin patates gibi şişmiş hem de sen böyle bu kadar zor kalkmazdın her halinden anlaşılıyor dediğinde, babam lafa atlayıp hanım kızın üstüne gitme demek ki uyku tutmamış olsun bu günlük böyle dedi.
Babamı seviyordum zor anlarda ki kurtarıcımdı. Annemin aksine daha yumuşaktı, bir yere giderken anneme duyurmadan babamdan izin aldığım çok oldu.
Kahvaltımı edip odamdan çantamı alarak ayakkabılarımı giymeye yöneldim. O sırada babam kızım bugün okula seni ben bırakıyim mi? Dedi.
Büyük bir sevinçle neden olmasın diyip kapıda onun gelmesini bekledim.
Arabayla okulun önüne geldiğimizde babamın yanağına bir öpücük kondurup Teşekkürler dedim. Ne demek deli kız diyip yanağımı sıktı ve iyi dersler dedi. Arabadan inip okula doğru yürümeye başladığımda, okula giriş yapan burağı gördüm. Adımlarımı hızlandırdım ve yanına yaklaşıp Günaydın dedim. Tabiki tanıyordu beni ama öyle bi samimiyetimiz yoktu.
O da göz ucuyla bakıp soğuk bir ifadeyle Günaydın deyip adımlarını hızlandırdı.
Tamam en azından göz ucuyla da olsa bakmıştı, bu da bişey diyip kendimi mutlu etmeye calışmıştım.
Ve farkettim ki onunda gözlerinin benimkinden farkı yoktu. Al işte gecenin o saatine kadar arabayla gezersen annemin demesi gibi gözlerin patates gibi şişer.
Her neyse sınıfa gelmiştim ve çantamı bırakarak Çağla ve çağlayanla birlikte ilk derse girmeden önce kantinde su almaya gitmiştik.
Evet Çağla ve Çağlayan bizim sınıftaki ikizlerdi, ikisininde aynı sınıfa düşmesi bir tesadüf değildi elbette. Babaları birlikte calışmaları için öyle istemişti ama bu durumdan şikayetçi değillerdi. Bende ikisiyle de iyi anlaşıyordum. Ve Çağlanın sevgilisi burağın sınıfında olduğu için arada cağlayla sevgilisi tartıştığında aralarını düzeltmek için burakların sınıfına gidip cağlanın sevgilisiyle konuşuyordum tabi göz ucuyla da burağa bakıyordum.
Öğle tenefüsüne çıktığımızda 2 sınavı da olmuştuk ve ben sınavda uyumamak için kendimi zor tutmuştum.
Kantine inip yemek almak için kapıdan döndüğümde bi çocukla carpışmıştık ve çocuk elindeki yiyecekleri döktüğüm için bana bağırıyordu. Neden dikkatli olmuyorsun aptal kız! Bana bunların yenisini almak zorundasın deyip kolumu çekiştirmeye başladı.
Afallamıştım özel okulda okuyorduk ve bu çocuk neyin artistliğini yapıyordu?
Kıza bağırıp çekiştirmeyi kes. aç köpekler gibi yemeklere bakıcağına önüne baksaydın kızı fark edip sana çarpmadan geri cekilebilirdin.
Burağın sesini duyarak kolumu çekiştirmesi kesmişti. Burağa baktığında burak suratına yemek parasını atarak uzaklaştı.
Çocuk hiç bir şey demeden yerden yemek parasını toplayıp Kantine indi. Bense bu olayı şaşkınlıkla izleyip idrak etmeye çalışıyordum.
Burak olayı görmüş müydü? Ve beni korumuş muydu? Kafam karışmıştı. Ama anladığım tek şey ona o kadar da görünmez gelmediğim. Mutlu olmuştum ve günü ağzım kulağımda yani otuz iki diş bi şekilde tamamlamıştım.
son derste bittikten sonra eve gitmek için okuldan ayrıldığımda yolda burağın yanına doğru yaklaşan bi kız gördüm. Ama burak pek onunla ilgileniyormuş gibi durmuyordu. Her zaman ki gibi. Kız oldukça güzel görünüyordu çoğu erkeğin dikkatini cekebilirdi ama burağın asla..
Derken burak kıza bir şeyler söyleyip taksiye atlayıp gitti. Kız ağlamaya başladı, doğrusu merak ediyordum ama gidip kıza soramazdım herhalde bu saçma olurdu. Sonra kızda bi taksiye atlayıp gitti. Hiç bir şey anlamamıştım, ama deli gibi merak ediyordum.
Bu düşüncelerle evin kapısına kadar geldiğimde içeri girecekken babamla da kapıda karşılaştık. Günün nasıldı? Diye sevecen bi şekilde sorunca koluna girip evin kapısından günümü anlattım. Annem de bizi görüp kıskanmış bi şekilde baktığında gelip bize sarıldı. Bence annem baba kız ilişkimizin bu kadar kuvvetli olmasını kıskanmıştı. Ama babamın anneme ne kadar aşık olduğunu bilmeyen de yoktu.
Hadi bakalım ellerinizi yıkayın ve akşam yemeğine gelin dedi. Ilk önce odama gidip rahat bişeyler giydikten sonra ellerimi yıkadım ve yemeğe indim. Yemek sırasında annemin laf sokmaları devam etti tabiki.
Sınavların nasıl geçti? Umarım uyuyup da kalmamışsındır dedi. Babam hafif öksürdü ama birsey demedi. Annemle çekişmeli, laf sokmalı bi akşam yemeğinden sonra odama geçip ders çalıştım. Sonra bir kahve alıp odamın o en sevdiğim cam köşesine geçip elime bir kitap alarak okumaya başladım. Kitap bana bir terapiydi, yorucu bi günün ardından iyi gelen tek şeydi.
Kahvem ve kitap okumam bittikten sonra annem ve babama iyi geceler diyip odamda yatağımın içine girip telefonumda ınstagrama girdim. Tabiki burağın profiline girip attığı storylere baktım. Bu gece normaldi çünkü dün gece fazlaca aksiyon yaşamıştı. Bende bu gecelik mesaimi bitirip uyumaya koyuldum.Yazmaya fırsat buldukça yazıcam. Umarım beğenirsiniz.