Baharın geldiğinin habercisi olan kuşlar.Ah kuşlar.Mavi mor kırmızı rengarenk çiçekler.Evinin bahçesinde beyaz bir koltuk,yıkık dökük masanın üstünde bi pipo.Bir havlayan köpek ve bi de gökyüzündeki güneş.Elindeki fotograf albümüyle beyaz koltuğa oturup sayfaları yavaş yavaş çevirip fotoğraflar üzerinde gidip gelen eliyle anılarını canlandırıyordu yaşlı kadın,ne yazık.
Yıllar önce tanışmışlardı eşiyle.Bir fabrikada kazancını sağlamak amacıyla canla başla çalışan iki işçiydi ikiside nihayetinde.Taa ki bi gün işlerin kötü olduğunun haberini veren fabrika müdürünün onları ve onlar gibi bir çok kişiyi işten çıkarmasıyla başlamıştı hikayeleri. ******************************************. O zamanlar 25 yaşların başında olan Bal işlerinden ve ailesinin durumlarından dolayı ayrı yaşamaya başlamış kendi hayatını kurmaya karar vermişti.Annesi hayattaydı,babası ise amansız bir hastalıktan ötürü ölmüştü.Annesi bi başkasıyla evlenmiş bi çocuğuyla çok da mutlu olmayan bi hayatı vardı.Defalarca dayak yemiş hatta bir keresinde omuriliğine aldığı darbe ile sakat kalabilmenin eşiğinden geçmişti.Bunlara göz yummak,böyle işkencelere maruz kalmak neyin nesiydi allah aşkına ? Aklı almıyordu Bal'ın,fakat elinden de birşey gelmiyordu.Ne kadar anlatırsa anlatsın,annesi üvey kardeşinden dolayı onunla kalmak zorunda olduğunu ve ona bakmak için bir gelirinin olmadığını Bal'a da yük olmak istemediğini sayıklayıp duruyordu.Mutlu değildi ama onun tabirince'mecburdu işte'.
Üvey babası bir konfeksiyonda ayak işlerine bakan işçi olarak çalışıyordu.İçkisi oyle arada sırada,kumarı olmayan evine zamanında gelen huysuz,aksi ve bencil bir adamdı.
Annesiyle bir arkadaşı vasıtasıyla tanışmış dul olduğu için yardım etmek istemiş daha sonra evlenmeye karar vermişlerdi bir şekilde.Daha sonra üvey kardeşi gelmiş dünyaya. .Kıt kanaat geçimini sürdüren mutsuz bir ilişki üstüne kurulmuş bir aileydiler işte.
Saat 9.20 Penceresinden içeri süzülen güneşe açmıştı gözlerini Bal.Sabah olmuş,mahalledeki efsun abla yine saatinden şaşmadan bağırıyordu kocasına.Her gün aynı saatte hiç sıkılmadan bıkmadan,"iki ekmek al akşam,geçe kalma bekliyorum bak!!'
Doğrulup kalktı yataktan,salına salına pencere önüne geldi.Hafif araladı perdeyi,sonra tamamen.Pencere demirlerinin gıcırtısının verdiği rahatsız gürültüyle açtı penceresini.
Hava mis gibi,elini çenesinin altına koyarak bakakaldı biraz.Fırından gelen ekmek kokuları,eskicinin sesi,çocuklarının bağırışları,kadınların kaldırım kenarındaki kahkahaları,bir yaz günü İstanbul işte dedi içinden..
Tekrar içeri girip yatağını düzeltti derken yastığının altından bir fotograf düştü ayağının hemen yanına.Almak için eğildi ve hafif bir gülümsemeyle"özledim Gülen göz,özledim dedi."
Kahvaltısını yaptıgı masayı topladıktan sonra eline çay bardağını alıp yine cam kenarına oturarak düşündü biraz.Bugun biraz gezmeli iş bakmalı,daha sonra belki anneme uğramalı dedi içinden.
Hem kira da gelmişti,biran önce toparlanmalıydı.Bardağını çabucak yıkayıp kurulayıp rafa yerleştirdi.Üstünü de giydiğine göre gün başlıyor demekti.
Aynanın karşısına geçip,bunca yıldır ayakta olmanın verdiği gururla 'Haydi bal,göster kendini dedi'.
Kapının çarpmasıyla çıkmıştı işte evden.Önce bi kaç yere başvuracaktı.Bir otobüse atlayıp işlek bi cadde üzerinde indi.Daha önceden ilkokula kadar okuyabilmiş okulu bırakmak zorunda kalmıştı babası ölünce.O zamanlar da da çalışmak zorunda kalmış,bir kaç mağaza deneyimine güvenerek girmişti bir mağazaya yine.Fakat personel eksikliği olmadıgından geri çevrildi.Aynı sokak üzerinde bi kaç mağazaya da uğradıktan sonra,bu da son diyip giriverdi içeri.Yaşlı bir dede,elinde bir kaç tahta.Etraf eski ahşap süslerle dolu.
'Merhaba'dedi Bal,'
Buyur kızım' dedi yaşlı dede.
'Şey..Ben penceredeki ilanı gördüm,ve eğer mümkünse çalışmak istiyorum.Bu kaçıncı mağaza bilmiyorum,1 haftadır işsizim ve inanın bu işe hayli ihtiyacım var eğer beğenmezseniz o zaman hayır diyin ama lütfen bi deneyin beni' dedi Bal,günlerin yorgunluğu hatta günlerdir sokak sokak aradığı ama bulamadığı iş yorgunluğu yüzünden.
Sakallarına,saçlarına aklar düşmüş yüzü bembeyaz gözleri masmaviydi mesut dedenin,güldü bıyıkları sağa sola ahenkle açılarak.
'Bi soluklan hele,nedir bu acelen? Otur bir bardak çayımı iç.'
'Teşekkür edip yine ahşaptan olan sandalyeyi çekip oturdu Bal.Mesut dede de tam karşısına.
'Daha önce bir marangoz dedenin yanında çalıştın mı bakalım?dedi mesut dede gülerek.
'Hayır ama yapabilirim' dedi bir istekle Bal.
'Peki yarın gel o halde bi görelim seni ha ?' Yine bıyıkları sağa sola açılmış gözlerinin içi gülerken verdiği cevapla.Sevinçten duramayan Bal,teşekkürlerini defalarca dile getirip ayrıldı
Marangoz mesut dedenin mağazasından.
Evet!Bu sefer olmuştu hem kirasını ödeyecek belki annesine bir hediye bile alacaktı.Otobüse bineceği yere gelmişti nihayetinde.Durağın demirine yaslanmış bekliyordu.Bir an dalmış fabrikada tanıştığı Gülen gözü hatırlamıştı.Aptal aptal gülüyordu,derken birinin onu dürtmesiyle irkildi.
'BAL?'
'AH GÜLEN GÖZ'
'Ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli'diyip sarılmak için yanaştı Gülen Göz.
Bal,daha şaşkınlığını üstünden atamazken Gülen Göz sarılmıştı bile.
Ve o sıcaklığıyla birleşen kokusu gelmişti genzine,bir kaç saniyede olsa hissetmişti onu.
Otobüs gelmişti işte tam da o an.Ne olurdu biraz daha gecikseydi?
Biraz daha sarılsaydı biraz daha bahsetseydi neler yaptığından.En son fabrikada işten çıkarıldıkları gün konuşmuşlardı zaten.Nasılda özlemişti onu Bal.Yol boyunca kafasını cama yaslamış elleri burnunda eline sinen kokusunu içine çekiyordu.Nasılda güzel gülüyordu.ilk işe girdiği gün tanışmışlardı Bal ile.Önce ufak tefek bir sorun yüzünden kızdırmıştı Bal'ı ama daha sonra neredeyse her öğlen yemeği sırasında onu bekliyordu.Bir ara iş arkadaşları hep beraber toplanıp bir şaka yapmışlardı Gülen Göz'e,en az Bal kadar kendisi de gülmüştü.
Böyle sanki,sanki gülerken gözleri de gülüyordu.O gün bugündür Gülen Göz diyordu Bal ona.
********************************************
Saat 16.50 olmus,Nihayet inmişti otobüsten.Kapının önündeydi.
Üç kere çalınan kapının ardından sesler geliyordu.Kapıyı açan Bal'ın annesiydi.
' Hoş geldin kızım,gel içeri gel' dedi kadıncağız.Gözünün altındaki morlukları kapatmaya çalışmış belliki.
Hiç isteksiz ama bir o kadar da üzgün bakıyordu Bal annesine,ah bir kabul etse yanına gelmeyi mis gibi de bakardı ona da üvey kardeşine de.
'Nasılsın annecim?' Dedi kapının eşiğinden içeri bakarak.Evdeydi kocası.Kim gelmiş diye cazgır bir şekilde bağırışından belliydi.
'İyiyim kızım sen nasılsın ? İçeri gelsene neden kapıda duruyorsun ?'
'Yok' dedi Bal.'Gidicem annecim bi uğrayayım dedim neden erken geldi bi sıkıntı mı var yoksa ?'
' Ha yok hayır bugun iş erken bitmiş o yuzden.Ben de tam sofrayı kuruyordum.Gel iki lokma bişeyler ye bari'.
Bal annesiyle vakit geçirmeyi özlemiş ama o adam evdeyken de rahat olamayacağını düşünüp dönmeye karar vermişti.
'Yok annecim dışardan geliyorum iş buldum eve geçmedende hem sana haber vereyim hem de bi uğrayayım istedim,iyisin bi sıkıntı yok öyle değil mi ?'
Genç kadın göz altındaki morlukları umursamaz bi tavır takınıp omuz silkerek,bir o kadar da kızının iş bulduğuna sevinmiş bir şekilde,
'Çok şükür güzel kızım benim allah güzel yüzüne güldü demek iş buldun hayırlısı olsun,sen iyi ol yeter beni merak etme olur mu ?' Dedi.
Bal 'buldum annecim buldum,Olur olur sen dikkat et kendine ben yine uğrarım sana.Gir hadi içeri' diyip sarıldıktan sonra,ilerledi yavaş adımlarla.
Kapının kapandığını duyduktan sonra dönüp baktı arkasına ve bir iç çektikten sonra devam etti yürümeye.Duraktan otobüse bindi ve
evine bir durak kala indi.Bakkal Rüstem amca yine her zamanki gibi kapının önüne koyduğu sandalyeye oturmuş elinde çay bardağı Bal'a,'uğramaz oldun hayırsız nerelerdesin?'dedi gülerek.
'Sorma Rüstem amca hayırlı işlerin olsun hadi diyip gülerek karışıklık verdi o da geçerken bakkal Rüstem amcanın önünden.Yorgundu ama bu güzel mahallenin havasını solumadan da girmek istemedi evine.Efsun abla yine camda,çocuklar sokakta,kadınlar kaldırım kenarında.Herşey yerli yerindeydi,İstanbul da bi sokaktı işte burası.Kocaman İstanbul'da mutlu bir sokak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman makinası
Romansaİstanbul'da bir semt,semt içinde mutlu bir sokak.. İki ihtiyar aşık,bir pipo ve koca yanlızlık..