"Hissediyorum,bu sene harika bir sene olacak ve bütün kızlar peşimden koşacak zaten koşuyorlar ama olsun hepsi koşsun."diye konuştu Yekta denilen velet.
Son model arabayla okula gidiyorduk ve bildiğim kadarıyla evle mesafesi arabayla on beş dakikaydı.
Fakat bu yanımda oturan üvey kardeş denilen veletin çenesi yüzünden kendimi arabadan atmam an meselesiydi.Lanet olsun!Okuluna da!
Veledine de!
Yekta hala konuşmaya devam ederken şoför amcaya acıyan gözlerle baktım.
Ben böyleysem adam ne yapsındı!"Of!"diye bağırdım ve camdan dışarıya bakmaya devam ettim.
"Su...sana bir şey sorabilir miyim?"dedi Yekta ve omzumu dürtükledi.
Tip tip suratına baktım ve omzumu silkeleyerek elinin düşmesini sağladım."Sorma velet,bana hiçbir şey sorma!"dedim ve sinirle önüme döndüm.
İnsanlarla konuşmak istemiyordum.
İnsanların yüzüne bakmak istemiyordum.
Geriliyordum,bunalıyordum."Tamam soruyorum o zaman.Bir kızı etkilemek için ne yapılır,yani sen kızsın ya ondan soruyorum sen bilirsin?"dedi ve sırıtarak bana baktı.
Ben camdan dışarıya bakıyordum fakat bana baktığını hissediyordum."Lanet olası çeneni kapatman yeterli."dedim ve ifadesiz bir yüzle velede baktım.
O ise şok olmuş bir yüzle bana bakıyordu.
Arabanın durmasıyla veledi beklemeden arabadan indim ve okula doğru yürümeye başladım.Okulun bahçesine girdiğimde kimseye bakmadan yürüyordum ve herkesin bana baktığını hissediyordum.
Yanıma baktığımda velet havalı bir şekilde ellerini cebine sokmuş yürüyordu.
Kendi kendime gözlerimi devirdim.
Tabi bakarlardı.
Yanımda okulun sahibinin ortağı duruyordu ve bu oldukça sinir bozucuydu.Ben sadece sessizce ve kimseyle konuşmadan şu lanet olası okulu bitirmek istiyordum o kadar.
Reva mı bu bana!
Şu veledi gerçekten boğazlayasım var!Okula girdim ve Yekta denilen veledin yardımıyla müdür yardımcısından sınıfımı öğrendim.
Sınıfın kapısından girdim ve kimseye bakmadan cam kenarının en arka sırasının bir önüne oturdum.
En arkayı kapmışlardı lanet olasıcalar!Cama dönerek okulun arka bahçesine bakan manzaraya baktım.
Okulun arka bahçesi yemyeşildi ve güneş vuruyordu fakat hava soğuktu.
Sonbahar yaklaşıyordu ve ben oldukça memnundum.
Yazı pek sevmezdim bunun nedeni aşırı sıcak olmasındandı.
Kışı da pek sevmezdim,fazla soğuktu.
Bana sonbahar ve ilkbahar yeterliydi.Yanıma birinin oturduğunu hissetmemle o kişiye döndüm.
Koyu kahve kıvırcık saçları vardı ve bu onu oldukça tatlı bir kız yapıyordu.
Ve gözleri ise saçlarıyla uyumluydu,yani koyu kahverengiydi."Merhaba,sen yeni kızsın sanırsam benim adım Gazel."dedi tatlı bir gülümsemeyle ve elini uzattı.
Ben ise boş gözlerle ona baktım.
Yüzüm o kadar boş ve ifadesizdi ki kızın yüzündeki gülümseme hafiften kaybolur gibi oldu.
Fakat ben son anda elimi uzatınca gülümsemesi büyüdü."Su."dedim bomboş bir ses tonuyla ve elimi çektim.
"Ihım,memnun oldum Su.Ee nerden geliyorsun?"dedi Gazel ve merakla yüzüme baktı.
"Evden."dedim ve ifadesiz bir yüzle Gazele baktım.
Bunun üzerine Gazel kocaman bir kahkaha attı ve bu tüm bakışların bize yönelmesini sağladı.
Kafamı sinirle iki yana sallayarak sınıfa öldürücü bakışlar attım.
Sanki film çekiyoruz burda!
Bok var!"Sesinin ayarı yok mu?"dedim ve sinirle yüzüne baktım.
O ise kıvırcık olan saçlarını gözlerinin önünden çekmekle meşguldü."Ha,bir şey mi dedin?"dedi ve sinirle ellerini saçlarına sokup çekiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Teen FictionHayatı yalanlar üzerine kurulmuş küçük bir kız çocuğu... Etrafında olan bitenlerden habersiz sadece kendi acısını sarmaya çalışan minik bir kız.O acısını tek başına sarmaya çalışırken etrafındakilerin ona oynadığı oyundan habersizdi.Nasıl haberdar o...