On Altıncı Bölüm "GÖK GÜRÜLTÜSÜ"

43.3K 3.5K 4.4K
                                    

"Şu çocuk kim? Bize ters ters bakıyor. "

Başımı çevirdiğimde Jimin'i hiç bu kadar sinirli görmemiştim.

  Beni her seferinde başka erkeklerle görmesine mi şaşırmalıydım yoksa her seferinde katlanan tepkilerine mi?  

16.BÖLÜM

Arabaya ilerlediğim sırada izlenildiğimi fark ediyordum. Bu Jimin'in sorunu neydi? Bir insanın durduk yere böylesine kinle bakmasını gerektirmeyecek cinsten elle tutulur biçimde saf  nefretle bakıyordu. Sorun ben miydim? Benden ciddi anlamda haz almıyor diyemezdim, durum bu olsa bile neden birden öyle olsun ki? Ona bir şey yapmamıştım sonuçta.

Sürücü koltuğunun yanında yerimi alırken Jimin'in hala bize baktığını fark ettim.

Dayak mı istiyordu? 

Şakam yoktu, eğer gerçekten dayak istiyorsa ağabeyim onu seve seve döverdi.

"Bu asalak orospu çocuğu neden hala o lanet gözlerini çekmiyor? Sevgilin falan mı?"

"Hayır, değil ve küfür etme ona."

Rahatsız olmuştum. Tamam, milleti dövüyor olabilirdi ama genelde küfür etmezdi. Sanırım gerçekten sinirlenmişti.

"Acaba gay mi?"

Tükürüğüm genzime kaçarken öksürmeye başlamıştım, beklemediğim bir tepkiyi vermiş olsası içinde bulunduğum tehlikeli durumu birkaç saniyeliğine gözardı etmişti.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Yakışıklı çocuğum sonuçta, benden etkilenmiş olabilir."

Demişti dalga geçercesine. Ona uzaylı görmüş bir keçi gibi bakmaya başladığımda arabayı okuldan çıkarttı, bu konuyu daha fazla üstelemek istemiyor gibiydi, yaptığım mimiklere karşı laf çarpmayı bırakın tek bir söz dahi etmemişti.

Bu okuldan nefret ediyor oluşu aklıma geldiğinde arkama yaslandım, onun nefret ettiği şeylere karşı zaafım vardı.

O sevmiyorsa ben sevmeliydim. O seviyorsa benim nefret etmem gerekirdi. O yaşıyorsa, benim ölmem; ben ölürken de onun yaşaması gerekiyordu. Çünkü birimiz siyahken diğeri griydi.

"Neden okuldan aldın beni?"

Omzunu silkti.

"Dün çok şüpheliydin."

Şüpheli cevaplar ardı arkası kesilmeden geliyordu, gözlerimi kısarak ona doğru çevirdim bedenimi.

"Beni düşünüyormuş gibi konuşmayı bırak. Bir işin düşmese odama bile girmezsin sen."

Hafifçe gülümsedi, bilindik tebessümü dudaklarında yerini aldığında kaçamak bir bakış atmıştı yüzüme.

"Beni nasıl da tanıyorsun kardeşim."

"Bir şey yaptıracaksın, değil mi?"

"Benim için birinin evine girmelisin."

"Ne?"

"Duydun, eğer yapmazsan babama erkeklerle fingirdeştiğini falan söylerim, bilirsin sözünün eri biriyim."

"İstediğini söyle hatta üstüne fuhuş yaptığımı ve elde ettiğim gelirle mafya çetesi oluşturduğumu söyle, umurumda değil.  İstediğin kadar tehdit et, bu bir suç, kimsenin evine giremem ben."

Dedim kararlı bir biçimde.

"Öyle mi diyorsun?"

"Öyle diyorum."

OH MY TEACHER¹ • Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin