Öğle saatleriydi. Oscar gecenin sarhoşluğuyla anca bu saatte uyandı. Lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı.Her sabah olduğu gibi aynaya bakıp kendini içten içe övdü. Acıktığını fark etti . Yavaş adımlarla mutfağa gitti. Yemek masasının üzerindeki haftalardır yıkamadığı bardağı aldı ve hemen yanındaki sürahiden bardağına su doldurdu. Bir bardak su içip buzdolabını açtı, atıştırmalık bir şeyler yedi. Kendine bir şeyler hazırlamaya her zamanki gibi erindi . Akşamdan kalan 20 papelle pizza sipariş etti. Sipariş gelene kadarda Cooper ' ı yürüyüşe çıkartayım dedi. Oscar , hayvanlardan nefret eden bir insanken bir Pazartesi sabahı kapının önünde gazetesini parçalayan bir yavru köpek onun hayatında yeni bir çağ açmıştı . Oscar eskinin klasik yaşamını terk etmek istemediği için uzun bir bir araştırma sonucu piyasada tek olan gazete firmasıyla anlaşma yaptı ve hafta içi her gün kapısına eski yıllardaki gibi birisi gazete atıp gidiyordu. Kapının sağ tarafındaki ayakkabı dolabından hiç sevdiği hatta biran önce yırtılsada çöpe atsam dediği siyah spor ayakkabısını aldı.Daha sonra kapıyı açıp ayakkabıyı yere bıraktı.O sırada posta kutusunda basitçe bırakılmış çapraz şekilde duran bir zarf gördü. Zarfa yavaşça uzandı. Üzerinde seni seven Stephen yazıyordu. Stephen , Oscar ' ın söyledeği yalanlar yüzünden haftalardır onunla konuşmuyordu . O an dünya sanki durmuştu. Oscar 'ın gözünün önü karardı. Aynı şekilde babasının ölüm haberinide yıllar önce bu şekilde almıştı. Yine mutlu olduğu bir öğle saatinde görmüştü ve yine gözünün önü kararmıştı . Zaten Stephen 'a babasının ölümünden sonra dahada yakınlaşmıştı . Stephen onun her şeyiydi. Küs olsalarda birbirleri için canlarını verirlerdi .Oscar 'ın kalbi çok hızlı atamaya başladı. Okumakla okumamak arasındaki o ince çizgide kalmıştı. Her şey sanki ağır çekimde gösteriliyormuş gibiydi. Sarhoş olmuşcasına çıkış kapısını kapatmadan zarfı alıp mutfak masasına oturdu. Kafasından "dur bir saniye. Stephen'ın yine kamera şakalarından birisi bu" dedi. Zarfı açtı.İçerisindeki kağıda hızla göz geçirdi.Sonra "Stephen çok komiksin. Hadi saklandığın yerden çık" diye bağırdı. Kimsenin olmadığını fark edince Stephen'ı aramayı denedi.Defalarca aramasına rağmen çağrıya yanıt gelmiyordu. O sırada evin zili çaldı. Stephen 'in olduğunu sanıyordu. Kapıya yaklaşır yaklaşmaz yüksek bir ses tonuyla "Bugün epey saçmaladın dostum" dedi. Siparişi getiren genç " Pardon, anlamadım efendim " diye hızla yanıt verdi. Oscar ücreti ödeyerek bu konu hakkında açıklama yapmadan pizzayı alıp kapıyı örttü. Mutfağa düşünceli şekilde geri döndü.Mektubu tekrardan düzgünce okumaya korkuyordu. Pizzayı masanın üstüne bırakıp elindeki mektup ile birlikte Stephen'in evine koşar adımlarla gitti. Stephen, 6 sokak arkasındaki çok katlı binaların ilkinde oturuyordu.Yakında yıkım emri verilirdi zaten. Asansör olmadığı için 4. kata yürüyerek çıktı. Stephen 'in evinin kapısının açık olduğunu fark etti. Evin içerisine girdiğinde dağınıklık falan göremedi. Tek gördüğü yatağının üstünde bırakmış olduğu teknolojinin pahalılığına inat kullandığı antika bir tuşlu telefondu. Oscar yolda gelirken sol arka cepine koyduğu mektubu özenle cepinden çıkardı, Stephen'ın yatağına uzanıp dikkatlice okumaya başladı.
Ben Stephen Gates. Küçüklüğümden bugüne bildiğim her şeyi asıl söylemek istediğim kişilerden sakladığımı dile getirmek isterim.Üzgünüm,belkide sana bile yüzlerce kez yalan söyledim.Böyle olması gerekiyormuş. Zaten ben yalanım dostum, yalan söylesem ne olurdu ki.Anlattıklarımın hepsi kurguydu. Üzgünüm ki artık Stephen Gates diye birisi olmayacak. Fark edeceksin ki Stephen Gates diye birisi hiç olmamış.Görevlilere bunları anlatsan bile bir şey değişmez. Aklından şüphe duyacaklardır ya da bu mektubu senin kurguladığını düşüneceklerdir. Fark ettiysen bu mektupta senin yazı biçimi kullandım. Üzgünüm dostum, hiç olmadığım kadar.Bende sıradan bir insan olmak isterdim. Lakin bazı şeyler daha sen doğmadan belirleniyor ve sen ne istersen iste bu sonu olmayan labirentten çıkamıyorsun. Artık kim olduğumun pek bir anlamı yok. Bu mektubu sadece sana değer verdiğim için yazdım. Lütfen bana kızma. Kendine iyi bak dostum. Unutma ki dünyaya şekil verenler her zaman kitaplarda yer almaz. Burası saçma oldu pardon :/ Dünyaya şekil verdiğim falan yok ama tekrardan söylemek istiyorum ki kendine iyi bak dostum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wabi Sabi
General Fictionİyilerin kendini gösterme fırsatı olmadığı bir dünyada ; bir dost ve hiç istenmeyen bir karanlık geçmişin sizi bırakmadığını hayal edin . Elbette aklınıza film ve romanlardaki bilindik sahneler gelecektir . Lakin bu hikaye sizin aklınızdaki bütün dü...