B/10

23.9K 2.1K 533
                                    

25/07/1962

Gece uykumdan uyandığımda odanın her zamankinden daha karanlık olduğunu fark ettim. Lanet giderek güçleniyordu ve ben bu odadan dışarı çıkamıyordum. Her ne kadar az olsa da lanet beni de etkiliyor. Üzerimdeki yorgunluk yüzünden gündüzleri istediğim gibi hareket edemiyor, uyuduğumda ise hep geceleri uyanıyorum.
İlk odadan çıkışım dün geceydi. Fazlasıyla tedirgindim ama bu olaylara mantıklı bir cevap bulmalıydım.
Evin en sevdiğim bölümü olan büyük kütüphaneye gitmiştim.
Kütüphanede arkası dönük geniş omuzlu birini fark ettiğimde odadan çıkacaktım ama fazla hızlı bir şekilde önümde belirmişti.
Evdeki kimsenin umurunda olmadığımı ve odamda olduğumu bildiklerini söylemişti. Benden haberleri vardı ama zarar vermiyorlardı. Belki de çalışmalarımı gündüzden yapmalı ve bir şekilde bu evden çıkmalıydım..

02/11/1962

Bugün.. fazla aksiyonluydu.. Ne yazık ki adını yeni öğrendiğim Jimin ve Yoongi tarafından ısırıldım. Vampire dönüşmeyeyim diye de kanlarından içmek zorunda kaldım. Hayatımda yaptığım en iğrenç şey bu olabilir!
Artık dayanılmaz bir hal almaya başladı. Kan bağışı yapmayan ben yakalandığım her anda garip olan varlıklara kanımdan veriyordum resmen! Fazlaca yorgun düşen bedenimi taşımak işkence gibi geliyor artık. Bu işe bir son vermeliyim..

|Flashback|

Hoseok odasında birkaç tur attıktan sonra özel olan oda gelmişti aklına. Her şeyi bitirecekti.

Saat 00.00'a gelmek üzereyken umursamayıp odasından çıktı. Mutfağa girip eline keskin olan bıçaklardan birini alıp özel odaya giden merdivenlerden hızlıca indi.

Korkudan titrese de bu işkenceye bir son verecekti. Boynundaki kolyeyi çıkarıp eline sardı ve kolyenin mavi taşını avcunun ortasına, sıfır simgesine denk gelecek şekilde konumlandırıp elini ize bastırdı.

Kapı içeriye doğru aralandığında Hoseok az bir kuvvet uygulayıp aralanan kapıdan içeri girdi.

Dikkatini direkt odanın ortasındaki kilitlenebilen tabut çekmişti. Yanına doğru ilerlerken bunun burada ne işi olduğunu anlamaya çalıştı fakat pek üzerine durmadı. Evinde vampirler dolaşırken tabut umurunda değildi.

Bıçağı kolyeyi sardığı sol elinin bileğine götürüp gözlerini kapattı ve düşünmeden hızlıca çekti. Canı fazla yansa da aynı şeyi sağ el bileğine yaptı. Artık bu işkenceye bir son veriyor olmanın mutluluğunu yaşıyordu.

Yere damlayan kan giderek çoğalırken bedeni yerle bir olmuştu. Bedenindeki kan giderek dışarıya sızarken kalbinin yavaşlamaya başladığını hisseder gibi olmuştu.

Saatin 00.00 olmasıyla lanet işlevini kaybetmiş, Jungkook odasından nihayetinde çıkabilmişti. Merdivenlerden yavaşça inerken aldığı yoğun kan kokusuyla siyah olan gözleri daha bir koyulaşmış, kokuyu takip etmişti.

Kan kokusunu takip edip, sürekli kilitli olan kapının şu an aralık olduğunu görünce koşarak oraya ilerlemişti. Beklemeden içeri girdiğinde yerde kanlar içinde yatan Hoseok'un cansız bedenini görünce duraksamıştı.

Hoseok öldüğünden laneti bozmaları daha bir zor olacaktı. Gözleri cansız bedende gezindikten bir müddet sonra tam arkasını dönmüştü ki duyduğu kıpırdanmayla kaşlarını çattı.

Yavaşça arkasını dönüp kalkmaya çalışan Hoseok'un siyah damarlar çıkan soluk yüzünü, siyaha dönen gözlerini ve uzayan dişlerini gördüğünde şaşırmasına engel olamamıştı. Giderek kendilerine benziyordu..

O an aklına dolan bilgilerle gözlerini sıkıca kapatıp geri açtı.

'Eğer bir insanın kanında vampir kanı dolaşıyorsa öldükten dakikalar sonra gözlerini yeni doğan bir vampir olarak açar'

"Aptal Jimin! Aptal Yoongi!"

Kendi kendine söylenirken düşündü. Karşısında ayaklanan bedenin uğursuzluğunu gelen tuhaf seslerden de anlayabiliyordu. Hoseok'un onlardan biri olmaması gerekliydi.

"Üzgünüm, Hoseok."

Hoseok yeni dönüştüğünden etrafa bakınıp içecek kan ararken bir anda gelen darbeyle ağzından çıkan kan Jungkook'un üstüne sıçramıştı.

Gözleri kısa bir an kesişirken Jungkook parmakları arasındaki kalbi sıkmaya devam ediyordu. Başka çaresi yoktu..

Hoseok'un bedeni bir kez daha yerle bir olurken Jungkook elindeki kalbe çevirmişti bakışlarını.

Saniyelerin ardından gözlerini yerdeki bedene indirip derince yutkundu. Ardından elindeki kalbi hemen masanın üzerindeki siyah kutuya bıraktı. Daha sonra Hoseok'un cansız bedenini kaldırıp odanın ortasındaki tabuta yerleştirdi.

Cansız bedenin elindeki kolyeyi fark ettiğinde uzanıp eline almış, yüzüne yaklaştırarak incelemişti. Daha sonra tabutun kapağını kapatıp kilitlemişti.

Dakikalar içinde olan şeyler yüzünden değişik hissediyordu.

Kolyeyle beraber odadan çıkıp kapıyı bendine doğru çekerek kilitlenmesini sağladı. Kapıyla bakışmasını kestikten sonra arkasını dönüp elini yüzüne götürerek kazağının koluyla yüzünü temizledi.

Üzerindeki kirli kıyafetler onu rahatsız ediyordu. İnsan üstü hızıyla Hoseok'un odasına vardığı gibi kolyeyi yatağın kenarındaki komidinin en alt çekmecesine atmış, ardından üzerindeki kirli kıyafetlerden kurtulup ebeveyn banyosuna girmişti. 

Kanlardan kurtulmak adına kısa, soğuk bir duş almıştı. Henüz kendine gelememişti. Hâlâ ne yaşadığını sorguluyordu.

Duşun ardından Hoseok'a ait olan kıyafetlerden üzerine geçirmişti. Acelesi olmamasına rağmen hareketleri hızlıydı. Sanki ortam değişse yaşadıklarını unutacak gibiydi.

Odadan çıkacağı sıra masasının üzerindeki kitabı fark etmesiyle masaya doğru ilerledi. Yanına vardığı masanın üzerindeki kitabı eline alıp birkaç sayfasına baktıktan sonra gelişi güzel yere savurmuştu. Beyni zonkluyordu.

Hoseok, artık bu evde olmayacaktı.

|Flashback end|

Jisun sayfalarını çevirdiği kitapta boş sayfadan başka bir şey göremeyince umutsuzca kapağını kapadı. Daha evden kurtulacak herhangi bir bilgiye ulaşamamıştı.

"O günden sonra sana ne oldu Hoseok?"

Boş odada gözlerini gezdiriyor, bir yandan da düşünüyordu. Hoseok'un bir anda yazmayı bırakması garipti. En son yazdığı yazıdan intihar ettiğini düşünüyordu, ya da evden bir şekilde kaçtığını..

"Bu kolye ne işe yarıyor? Bari bundan bahsetseydin."

Umutsuzca elindeki kolyeye bakıp iç çekti. Yine her şey kendisine kalmıştı, kendisi bulacaktı bir çıkış yolu. Tabi ölmezse...

•••

- Jimse.

Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin