Adsız Bölüm 1

2 2 1
                                    


  Kardeşleri oynarken onları izleyen bu küçük kedinin adı Mestan'dı. Ona bu adı evine geldiği insan vermişti. Mestan bu küçük insanı çok seviyor, onu annesi sanıyordu. Ama ne yazık ki annesi olamazdı çünkü o erkek bir insandı. Ne yapsın annesini hiç görmemişti ki! Annesi kardeşlerini ve kendisini doğururken ölmüştü. Şimdi bu yeni geldiği evde tek kedi kendisiydi. Buraya sadece betonların olduğu bir yerden gelmişti. Orada tek değildi. Kardeşleri de vardı. Eski sahibi onu buraya getirmişti. Çünkü bu yeni evinin sahibi yaşlı amca bir yavru kedi istemişti.  

  Eski sahibi bir kadındı. Onu da annesi sanıyordu. Bu kadın Mestan'ı büyük beyaz elleriyle tuttuğu gibi bir kutunun içine koyup, buraya kadar getirmişti. Burası geldiği yerden çok daha güzeldi. Yemyeşil otlar, ağaçlar, şırıl şırıl akan nehir, dağlar, tepeler her şey harikaydı. Hele de gece! O beton dünyasında göremediği ama burada gökyüzünde kendisine göz kırpan yıldızları görünce bayıldı. Her gece gökyüzüne bakmaktan çok keyif alıyordu. O kocaman beyaz tepsi buradan daha iyi görünüyor, hatta kendisine gülümsüyordu.
Buraya geleli bir ay olmuştu. Bu evde kendisini çok seviyorlardı. Zaten evde üç kişi vardı. Evin sahibi yaşlı insan ve iki oğlu evin sahipleriydi. Yaşlı adam çiftçiydi, iki oğlu da ona yardım ediyordu. Mestan bu üç insanı da çok seviyordu. Hele de en küçük insanı! O kadar da küçük değil, on üç yaşındaydı. Ama Mestan bu küçük insanı kendisi gibi yavru sanıyor 'Diğer iki sahibinden daha küçük kesinlikle yavru olmalı' diyordu. Bu küçük insanın adı Adil'di.
Mestan evdeki tek kediydi. Hatta köydeki tek kediydi. Aslına  

  bakılırsa o öyle sanıyordu. Çünkü köyde kendisinden başka beş kedi daha vardı. Mestan evden uzaklaşamadığı için o kedileri göremiyordu. Bu kediler de Adil'in amcasının evinde kalıyorlardı. İki ev arasındaki uzaklık çok değildi, ama az da değildi. Bu beş kediden üçü erkek, ikisi dişiydi. Dişi kedilerin adı "Boncuk" ve "Zeytin"di. Erkek kediler ise Hururu, Tekir ve Canavar'dı. Bu kedilerin en yaşlısı Hururu'ydu. Kediler kendi arasında bu kediye Hururu Baba diyorlardı. Bu bıyıklarının yarısı uzun, yarısı kısa, pis, suratsız bir kediydi. Ama çok zekiydi. Bir insan bu kediyle konuşsa kafatasının içinde insan beyni olduğunu sanırdı. Bir bilge gibi dolaşıyor ve bu dört kediye her gece öğütler veriyordu. Hururu Baba'nın eve girmesi yasaktı. Ne zaman eve girmeye kalksa, karşısında elinde sopayla sahibinin beklediğini görürdü. Eve giremediği için üzülüyordu. Aslında sahipleri de haklıydı. Sahibinin bebeği için hazırladığı mamayı yemek de neydi? Bunun için ona kızmışlardı. Yaptığı şeyin kötü olduğunu biliyordu. Şimdiki aklı olsa yapmazdı. O zamanlar cahildi ve bunu şimdi kendi de çok iyi biliyordu.
Hururu Baba gece gündüz evin ahırının üst tarafında oturur, yatardı. Ara sıra dolaşırdı. Gündüz etrafta gezen serseri tavuk ve horozların sert bakışlarına, hakaretlerine ve saldırılarına maruzkalırdı."Siz ne kadar utanmaz ve saygısızsınız! Aynı türden olmayabiliriz ama ben sizden yaşça büyüğüm! Biraz saygılı olun!" derdi. Sahibi eve girmesini yasakladığı halde bu yaşlı kediye her gün yemek veriyordu. Karnı doyan Hururu Baba gündüz uyur, geceleri ise sadece düşünür ve gökyüzünde yıldızları seyrederdi.

İnsanların yaptığı kullandığı araçlara bakıp "Nasıl yapıyorlar bunları?"diye, kendi kendine soru sorar ve düşünürdü. Evlere, telefon direklerine, evlerde yanan ışıklara, sokak lambasına, traktöre ve arabalara bakıp şaşırırdı. Hepsinin adını da biliyordu. İnsanlardan öğrenmişti. O gece Boncuk, Zeytin, Tekir ve Canavar Hururu Baba' nın yanına gelerek, selam verdiler. Bu dört kedi gece gündüz yatar, sahiplerinin verdiği yemekten yer, geceleri de Hururu Baba'nın yanına gelirlerdi. Kedilerin bir özelliği olan avlanma nedir, hiç bilmezlerdi. Doğru! Niye avlanacaklardı ki? Nasıl olsa evin sahibinin eşi yaşlı kadın, her gün yemeklerini veriyordu. Karnı doyan kedi hiç avlanır mı?Önlerinden geçen fareyi, kertenkeleyi, çekirgeyi görmezden geliyorlardı. Akşam saatlerinde birbirleriyle boğuşup yorulur, geceleri de Hururu Baba'dan öğüt dinlerlerdi. Aralarında en ağır başlı olan Tekir:
– Selamlar Hururu Baba, dedi. Gözlerini gökyüzüne dikerek:
– Ne var orada? Niçin hep gökyüzüne bakıyorsun? Dedi. Hururu Baba:
– Düşünüyorum, diye karşılık verdi. Canavar alaylı bir tavırla:
– Zaten başka ne iş yaparsın ki sen? dedi. Boncuk ve Zeytin onu dürttüler. Hururu Baba bu serserinin söylediğini duymuş ama aldırış etmemişti. Hururu Baba konuşmaya başladı, "Görüyor musunuz? Kediler hep bir ağızdan "Neyi?" diye yanıt verdiler. Hururu Baba:
– Ay'a bakın bize nasılda gülümsüyor! İnsanların yapmadığını o yapıyor. Tekir şaşkın halde:
– Ay mı gülümsüyor? Ama nasıl olur ki? Ayrıca ekmeğini yediğin insanlara da haksızlık ediyorsun Hururu Baba onlar iyi insanlar.
– Evet iyi insanlar, dedi Hururu Baba. Ama bu dünyadaki en güzel, en iyi şeylerden biri olan gülümsemeyi az yapıyorlar.Benim gördüğüm insanlar sadece buradaki insanlar değil, gençken birçok Ademoğlu gördüm, dedi. Boncuk:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

digital kediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin