-Tüm şarkı sözlerinin çevirileri en altta var.-''Peki, şuna ne dersin?'' Gitarını eline alıp tanıdık bir melodi çaldı.
''So kiss me where i lay down, my hands pressed to your cheeks.''
Tanrım sesi çok huzur vericiydi.
''Kulağa iyi geliyor.'' diye cevap verdim. Gülümseyerek devam etti.
''I have loved you since we were eighteen. Long before we both thought the same thing. To be loved and to be in love.''
Kıkırdadım. Sözleri bana yazmıştı.
''Beğendin mi?''
''Dipper, bu tamamen bizi anlatıyor. Mükemmel.''
''Beğenmene sevindim ama henüz tam olarak bitmiş değil. Sözlerin geri kalanını senin yardımınla yazacağım. Ne de olsa bu şarkıya ilham veren sensin. Diğer bütün şarkılarımda olduğu gibi.''
Bir şey diyemedim. Kızardığıma emindim. Onun için aşağıya bakmakla yetindim.
''Pekala, yazmaya devam edelim mi?''
Onaylar biçimde kafasını salladı.
''Defterimde şöyle bir söz var: 'I could say that i was made for holding you.' . Ama şöyle bir şey var, bu söz geçmişi anlatıyor. Şimdiki zamana çevirebilir misin?''
''Tabii.'' dedim.
Melodiyle tekrarladım: ''All i can do is say that these arms were made for holding you.''
''Gerçekten iyi.'' dedi ''Bu işe yeteneğin var.''
Gülümsedim. Beni yetenekli kılan şeyin onun bana verdiği ilham olduğunu bilmiyordu.
''I wanna love like you made me feel when we were eighteen.''
Onu şarkı söylerken sonsuza kadar dinleyebilirdim ve asla şikayetçi olmazdım.
''Sen mükemmel bir çok yazarısın.''
Ciddi bir şekilde defterine bakıp söz düşünürken:''Senin gibi birinden ilham alan herkes böyle söz yazabilir, bu bana özel değil.'' dedi.
Bir süre kaşlarını çatıp elinde gitarıyla şarkı sözü yazmasını izledim. Aklına yeni bir fikir gelince mavi gözlerini kısıp kafasında ölçüyordu, sonra defterine yazıp geri kalanını söylüyordu.
''Let's split the night wide open... And we'll see everything we can living love in slow motion. Sonra nakarat öncesi ve nakarat. İşte bu. Sonuna geliyorum.'' Ciddi ifadesinden uzaklaşıp bana gülümsedi.
''Hatırlıyor musun, eskiden okuldayken nasıl eğlenirdik. Keşke mezun olmasaydık. Liseye başlayınca asla hiç kimseyle bizim şu arkadaşlığımız gibi olamadık. Başta sen soğuk olsan da sonra aramıza sen de katılmıştın. Mezuniyet günü hayatımın hem en mutlu hem de en mutsuz günüydü.''
"Tabii ki hatırlıyorum. Ayrıca sanki arkadaşlığımız bitmiş gibi konuşma. Hala aynı değil miyiz?''
''Evet, ama nasıl anlatsam... aynı okulda olup o yaramazlıkları yapmayı, o ortamı özledim.''
''Anlıyorum. Ve emin ol bende özlüyorum. En kısa zamanda yeniden görüşmeliyiz.''
''Herkesi arıyorum ve yarın kesinlikle buluşuyoruz.''
''Paz, kız arkadaşımsın diye demiyorum ama dünyanın en tatlı insanısın.''
Yine bir şey diyemedim. Artık bu iltifatlara alışmam gerekiyordu ama ben sürekli kızarıp yere bakıyordum. Aptal ben.
Ben hala utanırken Dipper uzanıp yanağımı öptü. ''Hadi çıkalım, sinemaya falan gideriz.''
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ŞARKI- ONE DIRECTION-18
ÇEVİRİLER (SIRASIYLA):
1) O zaman uzanıp ellerimin yanaklarında olduğu zaman öp beni.
2) Seni 18'imiz den beri sevdim. İkimiz de aynı şeyi düşünmeden uzun zaman önce: sevilmek ve sevmek.
3) Yapabildiğim tek şey bu kolların seni tutmak için yapıldığını söylemek.
4) 18 olduğumuz zaman bana hissettirdiğin gibi sevmek istiyorum.
5) Geceyi açıp parçalara ayıralım. O zaman görebileceğimiz her şeyi görebiliriz, aşkı yavaş çekimde yaşayarak.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Büyük ihtimalle diğer bölümlerde buluştukları zaman okuldakilerin şimdiki zaman hallerini göreceğiz, sonradan geçmişte göreceğimiz bir kaç karakterle birlikte. Vote verip yorum bırakmayı unutmayın. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wonderstruck (Reverse Falls - DipCifica)
FanfictionSLOW UPDATE. "Ben Hatırlıyorum. Ya sen?" (Tüm hakları Dipper Gleeful'un aslında hiç var olamamış mavi gözlerinde saklıdır.) --> Kapaktaki orijinal (yazısız ve filtresiz) fotoğraf (fanart) bana ait değildir.