Lütfen şarkı eşliğinde okuyunuz. İtalik yazılmış kısımlar şarkı sözlerinden alınmıştır.
*
Bugün de ılımlı şekilde yaşıyorum.
Yıpranmış şekilde adım adım yürüyorum.Saat gece yarısını çoktan geçmiş. Sebepsiz yorgunluklarım, aniden gelen hüzün bulutlarımla yanyana ve amaçsızca yürüyorum. Gecenin keskin soğuğunu derin derin soluyorum. Ceplerime tutam tutam ay ışığı dolduruyorum, çünkü boğuyor beni güneş.
Boğuyor beni güneş,
Ve çırılçıplak soyuyor beni dünya.Caddelerin boş olmasını seviyorum. Her yer sessizliğe gömülmüşken dünyada yalnız olduğumu daha iyi hissediyorum. Her gün farklı yollar keşfediyor, gözden kaçmış güzellikler arıyorum. Duvarlarda birkaç karalama, bir söz belki. Ya da kediler görüyorum, görünmez olmayan ama göze de asla ilk bakışta çarpmayan kuş yuvaları buluyorum. O gecenin keşfiyle dost oluyorum sonra. Sohbet ediyorum onunla ama sadece gün doğana kadar yanında kalıyorum. Ve asla bağlanmıyorum ona, ertesi gün geri dönmüyorum yanına. Tek gecelik dostluklarımla yaşıyorum.
Evet hem yaşıyoruz, hem ölüyoruz.
Adımlarımı daha büyük atmaya başlıyorum. Bu gecenin getirisini arıyorum gözlerimle dört bir tarafı tarayarak. Önümde loş bir park görüyorum sonra. Ay ışığı altında parıldayan bir şeyler hissediyorum.
Mesafeleri nasıl kapattığımı bilmeden gidiyorum oraya. Sanırım uçuyorum, ayaklarımla.
Loş bir parkta
Şarkı söyleyen isimsiz bir kuş...Bir ağacın ardına gizleniyor ve nefesimi tutuyorum. Bir kuş şakıyor sanki, mest oluyorum. Hayır hayır diyorum o bir kız. Belli ki bir de kırık bir kız. Bakıyorum, ağlıyor usul usul. Söylemeyi kesmiyor ama. Hıçkırıklarıysa şarkıya derin bir büyü katıyor. Kitaplarda okuduğum şeyi bizzat yaşıyorum. Ateşe çekilen pervane gibi ona çekiliyorum. Kendimi tutamıyorum ve kontrol edemiyorum. Tamamen efsunlu bir havada efsunlu bir sese çekiliyorum.
Yanına yaklaştıkça parçalara ayrılıyorum sanki. Sadece birkaç dakikada beni paramparça ediyor.
Elimden bir şey gelmez başka yolu yok.
Ay ışığı altında parçalanmış olan beni topluyorum.
''Ay çocuğu'' diyorum sana.Ay çocuğu diyorum ona. Ayın parıl parıl olduğu bir gecede onun kadar parlayan kıza ne de güzel uyuyor bu isim. Seviniyorum.
Yavaşça buz tutmuş betona oturuyorum. Avuç içime çenemi, ona ruhumu yaslıyorum. Saatlerce oturuyor ve onu dinliyorum orda. Hiç susmuyor, bilmediğim bir dilde durmadan söylüyor. Durmadan dinliyorum.
Derin gecenin ardından,
Senin şarkı söyleyen sesin
Kırmızı gündüzü getirdi.
Bir adım... Ve başka bir adım...
Şafak geçip giderken
Ay uykuya daldığında
Bana eşlik eden mavi gölgeler de kayboldu.Gök kızıllanıyor neden sonra. O hala söylüyor ama ben kalkıyorum. Biliyorum ki ay uykuya daldığında ve yerini güneşe bırakmaya başladığında benim için gitme vakti gelmiştir. Çünkü demiştim, boğuyor beni güneş.
Ve çırılçıplak soyuyor beni dünya.Sesini duyarak geldiğim bu parktan onun sesi eşliğinde ayrılıyorum. Ama asla geldiğim gibi değilim. Yok oldum aslında ve toparlanamıyorum.
Elimden bir şey gelmez başka yolu yok,
Ay ışığı altında parçalanmış olan beni topluyorum.
''Ay çocuğu'' demiştim sana,
Nerede ayın çocukları?
Soğuk gecenin havasını soludum.
Evet, hem yaşıyoruz hem ölüyoruz.Evet, hem yaşıyorum hem ölüyorum. Ben bir şekilde o parkta tutuluyor, ordan ayrıldığımda da ölüyorum. Adım adım evime dönerken yollara kanımı damlatıyor, etlerimi bırakıyorum. Parça parça oluyorum.
Ertesi gece kendimle olan yıllık anlaşmamı bozuyor ve yeni bir arayışa girmeyip ona gidiyorum. Dün döktüğüm parçalarımı bugün birer birer toplayarak yolumu buluyorum. Sesinin hala geçmemiş sıcaklığını takip ediyorum.
Lakin ayın bugün parlamadığını çok geç görüyorum. Parktaki solgunluğu iyice yakınlaşana kadar fark edemiyorum. Hiçbir şeyin dünkü büyüsünde olmadığını çok geç anlıyorum. Çünkü o yok, sesi yok. Sesine sığınmış dünyalar yok.
Yokluğunda gri kalmış havayı soluyamıyorum. Onsuz kalmış bu parkı istemiyorum. Oturduğu yerde hala parıldayan gözyaşlarını görebiliyor, sesinin dokusunu esen her rüzgarda tekrar hissedebiliyorken duramıyorum daha fazla orda.
Geceye fısıldıyorum sesim çaresizlik dolu.
Loş bir parkta
Şarkı söyleyen isimsiz kuş
Neredesin sen ~Ah sen~Evime geri dönüyorum. Titrek bir mum ışığında masama oturuyorum.
Bir gün Ay'a
Uzun uzun bir mektup yazdım,
Senin kadar aydınlık olmayacaktı.
Küçük bir mum yaktım...Ve bir söz aldım. Ay asla senin kadar parlamayacaktı. Hatta dediğine göre belki güneş bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Çocuğu| Tek Bölümlüktür
Fanfiction" Elimden bir şey gelmez başka yolu yok Ay ışığı altında parçalanmış olan beni topluyorum." V-RM / 4 o'clock