Gelen Songül'dü.
"Korkuttum mu?" dedi Güney'in yanındaki sandalyeye otururken.
Güney:
"Y... yok dalmışım öyle."
Songül:
"Seni de mi uyku tutmadı."
Güney:
"Evet..."
Songül Güney'in ne diyeceğini merak ettiği için uyuyamasa da bunu Güney'e söyleyemezdi.
Güney:
"Üstüne bir şey alsaydın keşke. Üşürsün böyle."
Songül:
"Bir şey olmaz... hava iyi zaten."
Güney sandalyenin üzerindeki şalı Songül'ün omzuna attı.
"Olsun... al bunu yine de."
Songül:
"Sağol...
İkisi de bir süre sessiz kalmıştı. Bu sessizliği aynı anda birbirlerine seslenerek bozdular.
Güney:
"Songül.."
Songül:
"Güney.."
Güney:
"Söyle sen."
Songül:
"Önemli bir şey değildi. Sen söyle."
Güney:
"Olsun.. söyle..."
Songül:
"Bugün bir şey diyecektin ya onu soracaktım."
Güney:
"B.. ben de onu söyleyecektim." deyince Songül gülümsedi.