hard feelings: [GİRİŞ]
Lorde _ Perfect Places
0:0/ but when we're dancing I'm alright
Gözlerimi tenine açmayı umduğum gecenin sabahıydı. Beraber uyumuştuk, dudaklarımdan öpmüştün beni, seneler sonra ilk kez. Uyandığımda yoktun. Seni şehrin her köşesinde, her kahvecinin girişinde, kitapçıların gözden ırak dar köşelerinde, saçlarımın ardında ve avuçlarımın arasında aramıştım. Gitmiştin ve ben terk edilmiştim.
İlk kez başıma gelmemişti, ama canımı sızlatmıştın.
Akşam olduğunda kapısını sessizce kapatıp çekip gittiğin daireme dönmüştüm, ısıtıcıyı açmış, sert kahvem ve hala sen kokan battaniyemi alıp önüne tünemiştim. İlk kez değildi, bunu biliyordum, bunu sen de biliyordun. Köşedeki emektar plaktan bir şeyler kulağıma tıngırdarken, ışıkları yanmayan oturma odamda yalnızca ısıtıcının yaydığı loş ışıkta, seni düşünmüştüm. Ve beni ve bizi.
Dün tam da oturduğum bu yerde, elinde bir kadeh kırmızı şarapla duruşun. Yorgunluktan çökmüş omuzların, ütüsü bozulmuş siyah gömleğin, bir köşeye fırlatılıp atılmış deri çantanın içinden sarkıp gözümü çalan siyah cübben. Seni aklımdan çıkarmam mümkün olacakmış gibi bakmıştın bana, seni kalbimden atmaya bir kez olsun yeltenmemişken.
Sen, ben, biz ikimiz işte, anla; sürekli başa sarılan bir şarkı değil de neydik, sevgilim Kyungsoo? Ben burada, orada, sen neredeysen ardında dolanırken ve sen ellerin bana, kalbin kalbime uzanmış, ters yönüme doğru koşarken?
Dört ay önce, Toscana'ya bir ziyaret yapacağın kulağıma çalınıp da bir trene atlayıp tesadüfen iş yerinin önünden geçtiğim, hani sen bahçede küçük çocuklarla konuşmaktayken kafanı kaldırdığında beni gördüğün o gün, bana söylediğin sözleri zihnimden atamıyordum bir türlü, hatırlıyor musun?
Oturma odamda, battaniye kıvrılmış anne yadigarı kırmızı şarabımı yudumluyorken sözlerini unutmuş gibiydin, ama ben unutmamıştım, ellerin bileklerimi sertçe kavramış ve beni, içerideki sakrament odasına sürüklemişti, burayı ikinci kez ve yeniden senin yüzünden ziyaret edişimdi.
Yasak, yanlış ve hata kelimeleri sözlerinin ihtişamını katlayan zehir dolu süslerdi. Bir rahip olan babandan söz etmiş, bana karşı katiyen bir şey hissetmediğini, bir kamp ateşinde birbirimize rast gelip derin sohbetler etmemizin tek nedeninin o koca sahilde yalnız iki çekik olmamız olduğunu söylemiştin. İki erkek, birbirini sevebilir, ama bu şekilde değil, senin hissettiğini zannettiğin şekilde değil. Üzgünüm Jongin. Alarm gibi zihnimi talan eden son sözlerin.
Beni dairemde bir başıma bırakıp gittiğin bu akşam, bir anda battaniyemi üzerimden atmış, plağı susturmuş ve bir kanıt aramıştım. Bir not, inci gibi bir yazıyla beyaz bir kağıdı süsleyen, dört ay öncesinde kalbimi kıran sözcüklerin kazınmış olduğu bir veda notu. Kırık kalbimin iyileşmesini engellemem için bir sebep aramıştım, bağladığı kabuğu koparıp yıllanacak bir leke olmasına izin vermem için. Ama sen yalnızca siyah gömleğini giymiş, deri çantanı almış ve kapıyı yumuşakça çekip gitmiştin. Belki de içtiğim şarabın etkisiyle o gece kapımı çaldığını unutmamı ummuştun. Peki, sevgilim Kyungsoo, o zaman neden kendi güzel dudaklarınla beni dudaklarımdan öpmüştün?
Senden gidemiyorum, bu bir döngü ve bak, emektar plağım yine başa sardı bizim bir türlü olamamış aşkımızı.
Ama merak ediyorum sevgilim Kyungsoo, kalbine yenilip ne zaman bana geri döneceksin?
0:0/ it's just another graceless night
ilk olarak 2018de yazılmış br one shot'tı bu. sonra uzatmayı, değiştirmeyi denedim. daha sonraları fleabag izleyip bir kere daha elimi attım, it'll passlemedi. profilimde durmadığını fark ettiğimde şaşırdım, dedim niye olmasın? artık sevmediğimiz insanlara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hard feelings [kaisoo]
Fanfictionkalbimi avucunda tutuyorsun, vurgun bu sızı dinmiyor. seneler birbirini kovalıyor, babalar, tanrılar ve büyük korkaklıklar. iki nokta arasında - geçmiş gelecek, dün bugün, günah ve sevap- ya da sadece sen ve ben, jongin ve kyungsoo salınmakta, ikimz...